7

1.4K 135 25
                                    

Hyunjin'den

Jisung'un yanından ayrıldıktan sonra bahçeye çıktım. Bahçeyi karış karış aramama rağmen bulamadım. Acaba içeri mi girdi ki? Telefonunu da açmaz ki şimdi. Yoo açması gerekiyor. Doktoruz biz her duruma hazır olmamız gerekiyor. 

Telefonumu elime alıp bir yandan bahçeye bakınırken, bir yandan abimin aramayı cevaplamasını bekliyordum. 

Çaldı… çaldı… çaldı… ve meşgule attı. 

Hah! Meşgule attı. Beni! Lee hyunjin'i! Ne yapıyor da beni meşgule attı? 

Telefonumun ana ekranını kilitleyip cebime attım. Bahçeye biraz daha baktım ama jungkook abimi göremedim. 

Belki acile gitmiştir. Adımlarımı acile doğru çevirdim. Felix de ortalarda yok zaten. Onu da en son hastalara bakarken görmüştüm. Nerede bunlar?

Bugün acil normalden fazla hareketli. Normalde bugün benim acilde olmam gerekiyor ama benim yerimde minhyuk hyung var. Bende onun yerine ameliyatlara giriyorum. Nedense bugün böyle olmasını istedi seokjin hyung. Bende seve seve kabul ettim tabii ki. Acil çok yorucu çünkü. 

Etrafta gene abimi göremedim. Bu seferde yoğun bakıma ilerledim ama gördüğümle dona kaldım.

Onun burada ne işi var? Üstelik gözleri kırmızı, yere çömelmiş bir şekilde. Dizlerimin titrediği hissettim. Duvarın arkasına geçip saklandım. Beni görmesini istemiyorum. İki yıldır yoktu, neden geri döndü? Neden burada? Neden ağladı? 

Arkama bakmadan koşarak uzaklaştım oradan. Rastgele bir odaya girdim. Kapıya yaslanarak yavaşça aşağı kaydım ve akmak için can atan gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ellerimle yüzümü kapatıp ağladım. 

Onu çok özledim. Ne kadar beni kırıp dökse de, beni enkaza çevirip gitsede onu özledim. Çok özledim. İki yıldır görmediğim adamı deli gibi özledim. Ona sarılmak, hesap sormak, sonra tekrar sarılmak istiyorum. Beni bırakıp gittiği için onu dövmek istiyorum. 

Oysa ki çok mutluyduk biz. Asla ayrılmayacağımıza söz vermiştik. Ne olursa olsun ayrılmayacaktık. Ayrıldık ama… Bırakıp gitti. Ulaşmayı denedim. Telefon numarasını değiştirdi, evini değiştirdi. Her yerde onu aradım ama yok olup gitti. Kalbimi de alıp defolup gitti! Beni yıkıp defolup gitti!

Ağlamam daha da şiddetlenirken biri bana sarıldı. Kafamı kaldırıp baktığımda abim olduğunu gördüm. Etrafa bakınca buranın onun odası olduğunu fark ettim. Bunca zaman odasında mıymış yani? Boşuna mı oradan oraya yürüdüm durdum? 

"Neden ağlıyorsun?" Endişeyle sorduğunda başta cevap vermek istemedim. Abim iki yıl boyunca yanımdaydı her zaman. O olmasaydı atlatamazdım belki de. Bana endişeyle bakan gözlerini görünce cevap verdim.

"H-hyung" hıçkırıklarımın arasında konuşmaya çalıştım. "Hyung. O b-burada." Bunlar çıkmıştı ağzımdan sadece. Abime daha çok sokularak ağlamaya devam ettim. Saçlarımı okşayıp beni sakinleştirmeye çalıştı. 

"Hyunjin sakin ol ve bana her şeyi baştan anlat." Beni kendinden uzaklaştırarak konuştu. Elleriyle gözyaşlarımı sildi. 

"Hyung. Jeongin burada. H-hastanede." Kaşlarını çattı. Jeongin'e en az benim kadar kızgındı o da. Onları tanıştırmıştım. Abim çok sevmişti jeongin'i. Bana onu hep eve çağırmamı söylerdi. Birlikte yemek yer vakit geçirirdik. Felix'te çok seviyordu jeongin'i.

"Nerede gördün onu? Konuştunuz mu? O yüzden mi ağlıyorsun?" Tek tek cevapladım sorularını. "Yoğun bakımın önünde gördüm. Görür görmezde kaçtım hemen."

Kafasını salladı. Yerde oturduğumuzu fark etmiş olacak ki ayağı kalkarak bana elini uzattı. Elini tutup ayağı kalktım bende. 

"Eve gidip dinlenmek ister misin? Senin için seokjin hyung ile konuşabilirim." Kafamı iki yana sallayarak reddettim abimi. Gitmek istemiyordum. "İyiyim, merak etme. Hastalarıma bakmam gerekiyor." 

"Emin misin?" Hafifçe gülümseyerek onayladım abimi. Benim için endişelenmesini istemiyorum. 

"Peki. Ama bir sorun olursa hemen bana geliyorsun. Tamam mı?" 

"Tamam, hyung. Endişelenme." Omzumu pat patladı. 

Kapıyı açıp odadan ayrıldım. Şu an yapmam gereken şey hastalarıma odaklanmak. Jeongin benim için bitti. Jeongin diye birini tanımıyorum ben. 

İyi okumalar~

Doktor ve mafya/Skz Bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin