10

1.3K 135 19
                                    

Sizce de çok bezemiyorlar ?

Sonunda kardeşini bulduğunda, gülümseyerek felix ile konuştuğunu gördü ve derin bir nefes verdi. Nefes alış verişlerini düzene sokmaya çalışarak yanlarına yürürken uzaktan onları izleyen bir beden görünce adımlarını durdurdu.

Sarı saçlı genç dikkatle seungmin'i izliyordu. Seungmin ise bundan habersiz bir şekilde felixle konuşuyordu. Seokjin hızla seungmin'in yanına vardı ve kolunu tuttu.

Seungmin daha ne olduğunu anlayamadan abisi tarafından sürüklenmeye başladı. Şaşırarak konuştu. "Hyung ne oluyor? Neden kolumu bu kadar sıkıyorsun?" Seokjin ise ne yaptığının farkında bile değildi. Beyni durmuştu sanki. Korkmuştu. O adamın kardeşinin(chan), kardeşini izlemesinden korkmuştu.

Seokjin, seungmin'i kendi odasına götürüp kapıyı kapatarak kitlemişti sanki onları koruyabilecekmiş gibi.

Seungmin, abisine sorgular bakışlar atarak neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ama anlayamıyordu. Abisini daha önce hiç böyle görmemişti.

Seokjin, kardeşini hızla kendine çekip sarıldı. Bir eli sırtında, diğeri de saçlarının arasına karışmıştı. Sıkıca göğsüne bastırıyordu kardeşini. Sanki her şeyden koruyacakmış gibi sıkıca sarıyordu seungmin'i. Kardeşi onun her şeyiydi. Ailesi gittikten sonra tek kalmışlardı.

Seungmin daha onyedi yaşındaydı. Annesi ve babasıyla abisini görmeye seul'e gidiyorlardı. Seokjin, o zamanlar üniversiteye gidiyordu. Seungmin, annesi ve babasıyla abisine sürpriz yapmaya gidiyorlardı. Arabada annesinin ve babasının kahkahaları yankılanıyordu. Onlara seul'e varlıklarında abisinin nasıl şaşırıp, sevineceği hakkında tahminlerini anlatıyordu. Ama bu hayali gözyaşlarıyla son bulmuştu seungmin'in. Karşıdan gelen arabayı görmeyen babası aniden arabayı sola çevirmesine rağmen kazadan kaçamamış ve soldan gelen arabayla çarpışmışlardı. O kazadan sadece seungmin sağ çıkmıştı. Seokjin, kazanın haberini aldığında yıkılmıştı. Ailesini kaybetmişti ve kardeşinide kaybetmek istemiyordu. Hayatını ona bağlamıştı. Şimdi adamın birinin gelip kardeşini elinden almasına izin vermeyecekti.

"Hyung, iyi misin? Sorun ne? Korkuyorum söyle, lütfen." Seungmin hafif ağlamaklı sesiyle konuşmuş ve abisinin yüzünü görmek için kendinden uzaklaştırmaya çalışmıştı. "Korkma, sorun yok. Sadece biraz böyle kalalım, olmaz mı?" Seokjin, kardeşinin kokusunu alarak rahatlamaya çalışıyordu, seungmin de abisini bu hale getiren şeyi bulmaya. Seungmin kollarını abisinin sırtına çıkararak sıvazlamaya başladı.

Gençler bir süre öyle kaldıktan sonra ilk ayrılan seungmin olmuştu. "Hyung iyi değilsin. Eve gidip dinlenmek ister misin?" Seokjin şiddetle karşı çıktı kardeşinin söylediğini. Onu burada yalnız bırakamazdı. "Hayatta olmaz!" Sesinin yüksek çıktığını sonradan fark ederek düzeltme çalıştı. "Yani, gidemem. Daha bakmam gereken bir sürü hasta var. Ayrıca bugün nöbetim var."

Seungmin, abisinin bu garip davranışlarına anlam veremiyordu. 'Ne olduysa o adamla konuştuktan sonra oldu.' Diye içinden geçirdi seungmin. "Hyung sen git, ben senin yerine nöbete kalır, hastalarına bakarım."

Seungmin'in bu söylediklerine normalde olsa seve seve kabul edecek olan seokjin, kardeşini kurtlar sofrasında yalnız bırakamayacağı için bu teklifi reddetti. "Hastalarımlada ben ilgilenirim, nöbetimede ben kalırım. Endişelenme sen, tamam mı?"

Seungmin, abisini ikna edemeyeceğini biliyordu. Daha fazla üstelemeden abisinin dediğini onayladı. O da abisi için endişeleniyordu. Koskoca iki gün içinde sadece iki saat uyumuştu ve gözlerinin kızarıklığı çok net anlaşılıyordu. Gözlerinden resmen uyku akıyordu. Gözaltları mosmor olmuştu. Resmen ölü gibi geziyordu. Seungmin, abisini omuzlarından ittirerek koltuğa oturmasını sağladı. Seokjin, kardeşinin ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu.

"Hyung, şimdi uzanıyorsun ve en az üç saat uyuyorsun! Ölü gibi gözüküyorsun. Hiç sana yakıştıramadım. Senin gibi dünya yakışıklısı bir adama böyle görünmek hiç yakışmıyor. Sen koskoca Kim Seokjin'sin! Biraz uyu ve kendine gel, derhal!" Seungmin, abisini zayıf noktasından vurarak dinlenmeye zorluyordu. Seokjin için görünüşü her şeydir çünkü.

"Nasıl?! O kadar mı kötü görünüyorum? Ben, Kim Seokjin?!" Seokjin elleriyle yüzünü yoklayarak sormuştu.

"Evet hyung." Seungmin, abisini koltuğa yatırarak ayaklarını da uzatmasını sağlayarak iyice uyumaya hazırladı. Bayılıp kalmasını istemiyordu. "Hyung, sen şimdi güzelce uyu ben de gidip hastalarınla ilgileneyim. Böylelikle kalktığında daha az hastayla ilgilenirsin." Seokjin karşı çıkmaya hazırlanırken seungmin onun konuşmasına izin vermeden son sözlerini de söyledi. "Hiçbir inkar kabul etmiyorum. Yatıyorsun uyuyorsun, beni sinirlendirmiyorsun! Tamam mı?" Seokjin kabul etmekten başka seçeneği olmadığından itaatkar bir şekilde kafasını onaylar biçimde salladı. Kardeşi odadan çıkarken o da uykunun kollarına kendini bıraktı.

8. Ve 9. Bölümleri okuduğunuzdan emin olunn

İyi okumalar~

Doktor ve mafya/Skz Bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin