53

786 107 95
                                    

Chanmin

Chan, abisinin seungmin'i götürmesini söylediğinde sevinmişti. Dünden sonra seungmin ile yalnız kalamamışlardı. Belki konuşmazlardı ama chan seungmin'le sadece yan yana olmaktan bile mutluydu.

Chan seungmin'in kapısını açtığında seungmin'den bir gülümseme kazanmıştı. Seungmin arabaya bindiğinde kapıyı kapatıp arabanın arkasından dolaştı yüzünde gülümsemesiyle. Arabaya bindiğinde ise gülümsemesini saklamaya çalışmıştı.

Arabayı çalıştırdığında seungmin'in "Kemerini tak." Uyarısıyla kemerini takmıştı. Unutmuştu, çünkü seungmin aklını başından alıyordu. Pek şikayetçi olduğu söylenemezdi gerçi.

Yola çıktıklarında ikili bir süre sessiz kalmıştı. Chan ne konuşacağını bilmediği için sessiz kalırken, seungmin nasıl başlayacağını düşünüyordu. Namjoon'dan özür dilerken bu kadar gerilmemişti. Chan'ın onu affetmemesinden korkuyordu belki de.

Bir yerden başlayıp özür dilemesi gerekiyordu. Düşüncelerine bir son vermeye karar vererek konuşmaya başladı. "Özür dilerim."

Chan birden gelen özürle kaşlarını çatarak bakışlarını bir anlığına seungmin'e döndürmüştü. "Neden özür diliyorsun?"

"Dün söylediklerim için." Sesi kısılmıştı.

"Özür dilemene gerek yok. Sen haklıydın. Ben korkman gereken biriyim. Bana güvenmemekte haklısın." Chan gözlerini yoldan ayırmadan konuştuğunda sesindeki üzgün tını fark ediliyordu.

"Hayır haklı değildim. Sinirliydim ve saçmaladım. Söylediklerimden hiçbiri gerçek değildi." Seungmin telaşla konuştuğunda chan dinlemeye devam etti.

"Senden korkmuyorum. Sana güvenmeseydim şu an yanında oturuyor olur muydum? Namjoon hyung'dan seninle konuşmak için yardım ister miydim?" Duyduklarıyla duraksadı chan. Arabayı yol kenarında durdurdu. Yan dönerek seungmin'e baktığında onunda aynı şekilde durduğunu görmüştü.

"Ne yaptın?" Sormuştu çünkü inanamıyordu.

"Seninle konuşmak istiyordum ama fırsat bulamıyordum. Onunla konuştum."

Güldü chan. Önüne dönüp camdan dışarıyı izledi. Saçını karıştırdı. Ne söyleyeceğini bilmiyordu. Ne söyleyebilirdi ki? 

Onun sessiz kalmasını seungmin yanlış anlamıştı. "Benimle konuşmak istemiyorsun sanırım. Üzgünüm." Önüne dönüp çantasına sarıldı üzüntüyle.

Chan seungmin'in bu haline güldü. Önceki pozisyonuna döndü. Bu sefer daha yakındı. Seungmin ona bakmıyor camdan dışarı bakıyordu.

"Seungmin bana bakar mısın?" Chan'ın ciddi sesiyle kafasını çevirdi. Çevirmesiyle chan'ın kendisine fazla yakın olduğunu gördü. O kadar yakınlardı ki neredeyse burunları birbirine değiyordu.

"Seni seviyorum." Chan'ın birden gelen cesaretle söylediğine seungmin şaşkın bakışlarla baktı. Daha şaşkınlığını atamazken üstüne dudaklarının üstündeki baskıyla gözleri büyümüştü.

Chan dudaklarını hareket ettirmiyordu. Sadece temas eden dudaklar seungmin'in dudaklarını aralamasıyla hareketlendi. Seungmin chan'ın üst dudağını emerken chan alt dudağıyla ilgileniyordu. İkiside oldukça yavaştı. Birbirlerini nazikçe öpüyorlardı. Chan bir elini seungmin'in ensesine bir elini beline koymuştu. Seungmin ise ellerini çantasından ayırmamıştı.

İlk ayrılan chan olurken ikiside hızlı hızlı nefes alıyordu. Chan alınlarını birleştirmiş seungmin'in saçlarıyla oynuyordu. Seungmin ise hâlâ öpüşmenin etkisinden çıkamamıştı. Chan seungmin'e bakıyor tepkisini ölçmeye çalışıyordu. Seungmin ise gözlerini kapatmış anın gerçekliğini sorguluyordu.

Doktor ve mafya/Skz Bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin