64

556 74 36
                                    

Önceki bölüm diyorum daha da bir şey demiyorum.🤐

Seokjin'den

Jisung kaybolalı neredeyse 7 saat olmuştu. Öylece oturmaktan başka yapabildiğimiz bir şey yoktu. Namjoon diğerleriyle birlikte bizi eve bırakıp gitmişti. Nereye gittiğini sorduğumda ise cevap vermemiş sadece bana güven demişti.

Yoongi oturup aralıksız ağlamış sonunda da yorgunluktan uyuya kalmıştı. Odada uyuyordu şimdi. Jungkook da başında duruyordu.

Bizde salonda oturmuş jisung'a bir şey olmasın diye dua ediyorduk sadece. Elimizden başka bir şey gelmiyordu çünkü.

Hyunjin felix'e sarılıyordu. Felix'in başı göğsünde, kolları da belindeydi. Hyunjin'in bir eli felix'in sırtında diğeri saçındaydı. Aynı bizim sarıldığımız gibi sarılıyorlardı.
Felix boş bakışlarla yere bakıyordu. Bir günde bu kadar acı onu yıpratmıştı. Sadece onu değil hepimizi yıpratmıştı. Fakat biz güçlü duyabiliyorduk. Felix için çok zordu.

Seungmin için de çok zordu. Ortaokuldan beri arkadaşlardı jisung ile. 12 yıllık arkadaşlıkları vardı.

Seungmin bana sarılıyordu sıkıca. Elleri belimi sarıyordu. Yüzünü boynuma gömmüştü. Bende saçlarını okşuyordum sakinleşmesi adına. Bir süre sonra uyuya kalmıştı. Bugün çok yorulmuştu o da.

Uyanmamasına dikkat ederek bir kolumu bacaklarına diğerini de sırtına koyarak dikkatlice kucağıma aldım kardeşimi. Yavaş adımlarla odasına götürdüm. Yatağına yatırırken de oldukça dikkatliydim. Uyanırsa uyumazdı çünkü.

Üstünü örtüp yatağın kenarına oturdum. Saçlarını okşadım yumuşakça.

Bir anlık seungmin'in kaçırıldığını düşündüm. Kafayı yerdim. Seungmin benim her şeyim. Ona bir şey olacak düşüncesi beni delirtirken gerçekten olması öldürürdü beni. Hayatımı seungmin'e adadım ben. Onsuz bir hayat olmazdı benim için.

Seungmin'e o kadar odaklanmıştım ki gözümden akan yaşların hızlanmasıyla kendime geldim. Yataktan kalkıp yanaklarımdaki ıslaklıkları sildim. Eğilip anlına bir öpücük kondurduktan sonra odadan çıkıarak salona indim.

Tam koltuğa oturacağım sırada evin içinde yankılanan zil sesiyle kapıya koştum. Yardımcı kadından önce ulaşıp kapıyı açmıştım umutla. Beklediğim kişileri göremeyince yüzümdeki umut kırıntıları uçup gitmişti. Bir umut jisung'u beklemiştim.

"Bunlar size geldi bay kim." Korumanın bana uzattığı paketleri alıp teşekkür ettim. Arkamdan gelen hyunjin ve felix önemli bir şey olmadığını görünce salona gitmişlerdi. Kapıyı kapatıp paketleri inceledim.

Büyük olanın üstünde benim adım yazıyordu. Hastaneden istediğim sakinleştirici olduğunu anlamam zor olmamıştı. Yoongi için istemiştim. Kendine zarar vermesi durumunda kullanmayı düşünüyordum. Umarım kullanmak zorunda kalmazdım.

Küçük kutuya baktığımda üstünde bir şey yazmıyordu. Kolye kutusu gibi bir kutuydu. İçini açtığımda gördüğüm şeye anlam veremedim. Flash belleği elime alıp inceledim. Nesini incelediysem? Gri, normal flash işte.

Tekrar salona dönmeyip namjoon'un odasına gittim. Flashın içinde ne olduğuna bakmak istiyordum. Namjoon'un bilgisayarı işime yarardı.

Namjoon evde olmadığı için odasına girmek pek içime sinmiyordu ama flashın içindekini merak ediyordum. Çekinerek kapıyı açıp içeri girdim. Daha önce sadece bir kere girmiştim odasına. Siyah oda işte. Anlatılacak bir şeyi yok. (Üşendiğimden anlatmayıp aşağıya resim koydum bakarsınız)

Doktor ve mafya/Skz Bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin