61

729 96 253
                                    

Önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun lütfen~

Ertesi gün

"Jeong bana kravat verebilir misin? Yanımda hiç yok." Hyunjin sevgilisinin odasına girdiğinde sormuştu. Ceketini giyen jeongin hyunjin'i görünce gülümsedi.

Dolabının çekmecesini açarken konuştu. "Gel içeri. Kapıda bekleme." Hyunjin jeongin'in konuşmasıyla yeni fark ediyordu kapıda durduğunu. Odaya girip yatağa oturdu ve sevgilisini izledi. Jeongin kravatlarından birini alarak yatakta oturan hyunjin'in karşısına geçti.

"Sen bağlar mısın? Ben bağlamayı bilmiyorum." Jeongin hyunjin'in sevimliliğine tebessüm ederek kafasını salladı. Hyunjin'in giydiği gömleğin son düğmesini bağladı önce. Sonra da kravatı bağlamaya başladı.

"Bugün yanımdan ayrılma lütfen. Senin desteğine ihtiyacım var." Hyunjin gözlerini sevgilisine çıkardı.

Bugün Bayan chae'nin cenazesi vardı.

"Yanından ayrılmayı düşünmüyorum zaten. Ayrıca yanında olmasam bile kalbinde olduğumu unutma. Oradan da desteğimi hissedebilirsin." Jeongin kravatı bağlamayı bitirdiğinde gülümsedi.

Hyunjin jeongin'in gülümsemesine karşılık güldü. Kendisini ne kadar kötü hissederse hissetsin jeongin'in gülüşü ona iyi geliyordu. İhtiyacı olan tek şey küçük bir tebessümdü.

"Teşekkür ederim." Hyunjin'in birden teşekkür etmesine anlam veremedi jeongin. "Neden teşekkür ediyorsun?"

Omuz silkti. "Bilmem. Etmek istedim." Öylesine değildi. Söylemedi çünkü dile getirdiği an ağlayabilirdi. Şu an ağlamak istemiyordu. Dün yeterince ağlamıştı. Cenazede de ağlayacağını biliyordu.

Jeongin hyunjin'in dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. "Asıl ben teşekkür ederim."

"Sen neden teşekkür ettin şimdi?" Kaşlarını çattı anlamayarak.

"Beni sevmeyi bırakmadığın için, beni dinlediğin için, beni affettiğin için, her şey için." Uzun zamandır jeongin bunları hyunjin'e söylemek istiyordu. Onu dinlemeseydi şimdi birlikte olamazlardı. Bu yüzden felix'e de minnettardı. O dinlemeseydi hyunjin'de dinlemezdi onu.

"Açma şu konuyu. Şimdi ağlamak istemiyorum." Hyunjin jeongin'in beline kollarını sarıp kafasını karnına koymuştu.

"Peki, peki. Açmıyorum." Jeongin hyunjin'in uzun saçlarına ellerini daldırıp okşadı. "Salona gidelim mi? Diğerleri de oradadır." Konuyu dağıtmak için söylemişti. Böyle kalmayı istiyordu aslında.

"Biraz böyle kalalım." Hyunjin jeongin'in ne istediğini anlamış gibi dile getirmişti.

"Tamam. Böyle kalalım." Jeongin ellerinin hareketini durdurmadan sevgilisinin saçlarıyla oynamaya devam etti. Hyunjin'de onun belini okşuyordu gömleğin üstünden.

Şu an o kadar huzurluydular ki bir an için her şeyi unuttular. Dünyanın sesini kıstılar ve sadece birbirlerinin kalplerini dinlediler. Sadece kısa bir süre huzuru dinlediler.

Tabii bu kapının tıklatılmasıyla fazlasıyla kısa sürmüştü. "Artık gitmemiz gerekiyor." Namjoon'un gitmeleri gerektiğini söylemesiyle ayrıldı ikili.

"Gitme vakti." Jeongin elini oturan sevgilisine uzatıp tebessüm etti.

Hyunjin buruk bir tebessümle sevgilisinin elini tuttu. Ayağa kalkarak ellerini kenetledi ardından. Birlikte salona indiklerinde herkesin geldiğini görmüşlerdi.

"Herkes buradaysa gidelim artık." Seokjin gördüğü çiftle birlikte oturduğu yerden kalktı. Seokjin'in ayaklanmasıyla oturanlar da kalkmıştı.

Doktor ve mafya/Skz Bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin