76

451 62 91
                                    

Chan'dan

"Yavaş, yavaş." Seungmin'in ellerinden tutarak inmesine yardım ettim. Çatıdan indikten sonra hiç konuşmamıştı. Yol boyunca sessiz gözyaşları dökmüştü.

Fazlasıyla ağırdı bugün duydukları. Omuzlarındaki yükü görebiliyordum. Bunca zaman dik gördüğüm omuzların çökmesi gösteriyordu bana…

"Kendim de inebilirim. Ayaklarım tutuyor şu an." Dedikten sonra sendelemesiyle belinden tutup düşmesini engelledim. Yüzlerimiz yakınken konuştum. "Emin misin? Pek tutuyormuş gibi değiller."

"Ayağım takıldı." Savunmasına güldüm. Bir elim belini tutarken diğer elimi dizlerinin altından geçirerek kucağıma aldım.

Kolları hemen boynumda birleşti. "Kendim yürürdüm." Homurdanır gibi konuşup kafasını omzuma yasladı.

"Ben önlemimi alayım da." Seungmin kucağımda bahçeden geçip evin kapısına ulaştım. "Bas zile." Seungmin kafasını omzumdan kaldırıp zile bastı. Bir dakika sonra kapı hizmetçilerden biri tarafından açılmıştı.

İçeri girerken hizmetçiye hitaben konuştum. "Yiyecek bir şeyler hazırlayıp odama getirin."

Yavaş adımlarla odama doğru ilerlerken seungmin konuşmaya başladı. "Yorgun hissediyorum."

"Önce bir şeyler ye. Sonra dinlenirsin." Odanın kapısını açarken söylemiştim.

"Yemek istemiyorum." Dikkatlice yatağa bıraktım ve kaşlarımı çattım. "Olmaz. Yiyeceksin." Diyip yanına oturdum.

Dudaklarını büzüp yanaklarını şişirdi. Yavru köpek bakışlarıyla aşağıdan bakmaya başladığında tebessüm edip yanağını öptüm. "Hiç öyle bakma yiyeceksin." Dediğimde bakışları değişmişti. Kaşları çatılı baktığında gülesim gelmişti.

"Çok gıcıksın!" Elini ellerimin arasına aldım.

"Ama beni seviyorsun." Bilmişce konuşup omuz silktim.

Gülümseyip boştaki elini elimin üstüne koydu. "Evet seviyorum."

"Bende seni seviyorum." Yüzüne eğilip dudağına kısa bir öpücük kondurdum. Alınlarımızı birleştirip konuşmaya devam ettim. "Öyle çok seviyorum ki sen ağlarken ölüyormuş gibi hissediyorum. Senin canın yandıkça ben ölüyorum." Sustuğumda gözlerinden yeniden yaşlar akmaya başlamıştı.

"Ağlama. Yalvarırım ağlama. Öldürme beni."

"Ağlatma sende!" Yanlışlıkla oluşturduğum duygusal anı fark edip hemen bozmuştu. "Of ya! İyice sulu göz oldum." Omzuma minik yumruklar atarak uzaklaştırdı beni kendinden. Ben ise bu haline gülmeden edemedim. (Minik🤏)

"Sende iki güzel söz söyleyince ağlıyorsun. Ne yapayım, kaba adamlar gibi mi davranayım?" Kaşlarımı çatıp dudak büzdüm.

"Iyy hayır! Bu halini seviyorum." Islak yanaklarını sildi. "Sakın öyle iğrenç adamlar gibi olma!" Gülüp kafa salladım. "Merak etme sevgilim. Asla öyle olmam." En azından sana karşı.

Cümlemin bitmesiyle kapı tıklatıldı. Kalkıp kapıya giderek açtım. "Buyrun efendim." Kadının uzattığı tepsiyi alıp kapıyı kapattım.

"Kalk bakalım köpüşüm." Hâlâ yatan sevgilimi kaldırmak için söylesemde yatakta dönerek diğer tarafa kaçmıştı. Yüz üstü yatarken "istemiyorum" demişti.

"Aşkım iki lokma bir şey ye. Sonra uyursun." Kafasını hafif kaldırıp yüzüme baktığında dudağımı büzdüm. "Hadi lütfen." Kafasını tekrar yastığa gömüp ofladıktan sonra kalktı.

Doktor ve mafya/Skz Bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin