63

615 77 46
                                    

Mv den sonra yaşayan var mı diye kontrol etmeye geldim.

"Selam sincapçık." Karşımda konuşan kişiye baktığımda tanıdık sima şaşırmamı sağlamıştı.

"Bay kim?"

"Naber sung? Görüşmeyeli nasılsın bakalım?" Karşımda duran elleri cebinde bana sırıtan adam, daha iki hafta önce hastaneye yüksek ateş şikayetiyle gelmişti.
Piç herif.

"Niye öyle bakıyorsun? Kötü bir şey yapmışım gibi." Sırıtarak konuşması sinirlerimi altüst ederken tam konuşacağım zaman diğer adamın konuşmasıyla sustum.

"Salak mısın? Boş konuşup başımızı şişirme." Adam konuşup karşıma geçtiğinde ellerim bağlı olmasaydı yumruğu sırıtan yüzüne geçirirdim.

"Baksana jisung, Leeknow'da ne buluyorsun? Sadece merakımdan soruyorum. Konuyla tamamen alakasız ama sormazsam içimde kalırdı." Daha leeknow'un kim olduğunu anlayamadan önümdeki adam çekildi.

"Bana boş konuşma deyip kendinin boş konuşması çok özel cidden. Çekil şuradan." Bay kim ya da sangbum her kimse önüme geçti.

"Sanırım neden burada olduğunu anlamadın. Hemen anlatıyorum. Şu yanımdaki şahsiyet benden gelip yardım istedi. Yalvardı biraz." Gizli bir şey söylüyormuş gibi elini ağzıyla kapatıp konuşmuştu fakat sesi yüksek olduğu için duyulmuştu.

Mal bu adam. Nereye düştüm ben tanrım?

"Az salla amına koyduğum. Sen geldin bana." Diğer adam karşımdaki adama tekme atıp yere düşmesini sağladı.

"Seni var ya!" Sangbum yerden kalkıp adamın üstüne atladığında ben ne olduğunu anlamadan birbirlerine yumruk atmaya başlamışlardı.

"Ne yapıyor bu aptallar?" Fısıltılı bir cümle kurup dövüşen adamları anlamsız bakışlarımla izledim. Yanımda öylece duran adamlar ikiliyi ayırma gereğinde bulunmuyorlardı.

"Dur dur." Adını bilmediğim adam altta kalınca ellerini sangbum'un kollarına koyup durdurdu. "Misafirimizin önünde kavga etmemiz hiç doğru değil. Hiç misafirperver değiliz."

Sangbum kaşlarını çatıp bana baktı. "Haklısın. Misafirimize ayıp oluyor." Ayağa kalkıp birbirlerinden iki adımla uzaklaşıp üstlerini düzelttiler.

"Az önceki kavgamız için özür dileriz jisung. Seni korkutmuş olmalıyız." Sangbum gülüp konuştuğunda kaşlarımı çattım.

"Siz ne saçmalıyorsunuz?! Derhal çözün beni!" Uzun süredir konuşmadığım için sesim biraz kalın çıkmıştı.

"Çözeceğiz zaten. Biraz sakinleş sonra çözeceğiz." Tekrar sangbum konuşmuştu.

"Sakinim ben zaten gerizekalı! Çöz beni!" Sesim yüksek çıkmasına rağmen ikili önemsemeden bana bakmaya devam ettiler.

"Çözeceğim varsa bile çözmeyeceğim. Dediğin şey çok ayıptı. Kırıldım işte." Sangbum kollarını göğsünde birleştirip sırtını döndü. Küstü mü şimdi ne yaptı? Çocuklar bile yapmıyor bu hareketi artık. Beyin yaşı bir galiba.

"Ben şimdi seni bir kıracağım! Bıraksanıza beni! Ne istiyorsunuz benden aptallar!?" Adını bilmediğim şahıs önüme gelip elini omzuma koyduğunda kendimi sandalyenin izin verdiği kadar geri çektim.

"Bir; ben o aptala benzemem benimle böyle konuşamazsın." Sert sesi ve yüz ifadesi biraz olsun korkutmuştu beni. Devam etti, "İki; senden bir şey istemiyoruz. Bizim sorunumuz seninle değil. Bizim sorunumuz o evinde kaldığınız kişilerle. Özellikle Leeknow ile."

Geri çekilip elini omzumdan çektiğinde derin bir nefes aldım. Hâlâ Leeknow'un kim olduğunu anlamamıştım. Lan! Minho'dan mi bahsediyor yoksa? Hoseok hyung'da olabilir. O da Lee sonuçta.

Doktor ve mafya/Skz Bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin