37

757 95 9
                                    

Aynı saatlerde

Jimin yatağında uzanmış tavana bakıyordu. Az önce yoongi ile konuşmuştu ve mutluydu. "Tavanım niye bu kadar sade? Ayna mı yaptırsam, resim mi çizdirsem?" Bu gibi düşüncelerle bakıyordu tavana. İşi olmadığında yaptığı bir şeydi bu.

Tavanı seyretmeye devam ederken aklına gelen şeyle kalktı yataktan. Dağılmış saçlarını düzeltirken odadan çıktı. Adımlarını kardeşinin odasına çevirdi. Kendi odasının yanında olan odanın siyah kapısını tıklattı. Kardeşinin cevabını beklemeden girdi içeri.

Jeongin aniden açılan kapı ile elindeki fotoğrafları yorganın altına sakladı. Aceleyle gözyaşlarını silerken abisi çoktan görmüştü.

"Jeongin? Ağlıyor musun sen?" Hızla kardeşinin yanına gelip elleriyle sakladığı yüzünü görmek için kollarını tuttu.

"Hayır. Alerjiden dolayı yaşardı sadece. Bir şey yok." Kaçırdığı gözleriyle bir yalan uydurdu.

"Senin alerjin yok." Kardeşinin karşısına otururken yalanını ortaya çıkardı jimin. "Ne oldu? Hastaneden geldiğimizden beri odandan çıkmadın. Son bir haftadır da sürekli dalgınsın. Sorun ne? Anlat bana." Jeongin abisinin ilgili tavrıyla ağlamaya başladı.

"H-hyung ben çok kötüyüm." Ağzından sadece bunlar çıkmış ve hıçkırarak ağlarken abisine sarıldı.

"Ssh ağlama. Ben yanındayım." Jimin bir eliyle kardeşinin saçlarını okşarken bir eliyle sırtını sıvazlıyordu.

Jeongin bir süre abisinin göğsünde ağladıktan sonra ayrıldı abisinden. Gözyaşlarını sildi iç çekişlerinin ardından. Kızarmış yanakları ve burnuyla ısırılası duruyordu.

"Anlat hadi. Neler oluyor?" Jimin eliyle kardeşinin kolunu okşarken sordu. Birazda olsa kardeşini rahatlatmaya çalışıyordu.

"Hyung b-ben çok kötü biriyim."

"Hangimiz iyiyiz ki." Jimin kardeşinin moralini biraz da olsa düzeltmek için söylediği şeyi şakaya vururken, jeongin'in ciddi yüzüyle sustu.

"Sana anlatacağım şeyi bölmeden dinle, lütfen." Jimin kafasını sallayarak onayladı kardeşini.

"Ben dört yıl önce biriyle tanıştım. O çok güzeldi. Bakışları, gülüşü, sesi her şeyi çok güzeldi. O büyüleyiciydi. Hâlâ öyle." Yüzündeki gülüş ile konuşurken birden duraksadı ve gülüşü soldu.

"Ben onu çok sevdim hyung. Her şeyimle çok sevdim. O da beni sevdi. Biz birbirimizi çok seviyorduk." Gözlerinden yaşlar akmaya başlarken onun için en zor kısma gelmişti.

"A-ama ben o-onu bırakıp g-gittim." Ağlaması şiddetlenirken elleriyle yüzünü kapattı.

Jimin duyduğu hikayeyle ne tepki vereceğini bilemezken ağlayan kardeşine sarıldı sadece.

Bir süre sonra sakinleşen jeongin anlatmaya devam etti abisin omzundayken. "Ben gitmek istemedim. Onu bırakmak istemedim. Yemin ederim istemedim. Onu korumak istedim sadece. Onu bırakmak istemedim."

Jimin kardeşinin anlattıklarıyla üzülmüştü. Kardeşinin neler yaşadığını bilmemek onu üzmüştü. Kardeşi böyle üzülürken her şeyden habersiz olmak onu üzmüştü.

"Şimdi onu tekrar gördüm. A-ama o artık benden nefret ediyor hyung." Tekrar ve tekrar gözyaşları süzüldü jeongin'in.

"Ağlama. Düzelecek her şey. Sana söz veriyorum düzelecek." Jimin kardeşini sakinleştirmek isterken sinirlendirmişti bilmeden.

Kafasını iki yana salladı jeongin. "Düzelmeyecek. Hiçbir şey düzelmeyecek. Hyunjin eskisi gibi bana aşık gözlerle bakmayacak, bana gülüşünü göstermeyecek, beni sevmeyecek!" Sonlara doğru sesi yükselmişti.

Jimin jeongin'in yüzünü ellerinin arasına alarak gözyaşlarını silerken konuştu. "Düzelecek. Benim ne zaman sözümü tutmadığımı gördün?"

"İki yıl önce gördüm hyung. Bana bu işlere karışmayacağıma dair söz vermiştin. Beni uzak tutacaktın ama sözünde durmadın. Şimdi ben bunlar yüzünden hyunjin'i kaybettim. Ben hayatımı kaybettim." Jeongin abisinden uzaklaşırken abisini üzeceğini bilmeden konuşmuştu.

"Bunlara karışmasaydım ben şu an ağlıyor olmazdım. Hyunjin'i bırakmak zorunda kalmazdım. Belki de şimdi onunla sarılıyor olabilirdim. Ona onu sevdiğimi söyleyebilirdim. Ama hiçbiri olmadı. Ben hyunjin'i terk ettim! Veda bile etmeden, neden gittiğimi söylemeden öylece gittim! Ona onu sevdiğimi söyleyemedim!" Jeongin çoktan ayağa kalkıp saçlarını çekiştirmeye başlamıştı.

"Jeongin…" jimin ayağa kalkıp kardeşine sarıldı.

Jeongin ayakları titrerken dizlerinin üstüne düşerken abisi tuttu ve birlikte yere oturdular.

"Ben gittim. Onu bıraktım. Ben gittim…" jeongin sayıklarken jimin saçlarını okşuyordu. Gözlerinden bir yaş firar ederken umursamadı.

"Her şey düzelecek. Hyunjin'e onu sevdiğini söyleyeceksin. Söz veriyorum."

Jeongin canı gerçekten acımazsa ağlamazdı ve jimin bunu bildiği için kardeşinin ağlamasına dayanamazdı. Jeongin de bunu bildiği için abisinin yanında ağlamazdı.

Şimdi ise canı o kadar çok yanıyordu ki ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu elinden. İki yıldır her gece yalnız başına ağlardı şimdi ise yanında abisi vardı.

Evet saat 00.18 ve ben bölüm atıyorum.  kitap neredeyse 10k olmak üzere bende dedim ki bölüm yazayım. Yazdığım gibi de yayınlama huyum olduğu için yayınlıyorum.

İyi gecelerr~

Doktor ve mafya/Skz Bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin