Biliyorum bir ay oldu. Ama gerçekten berbat bir ay geçirdim. Her şey için öyle isteksizdim ki bazen babam bile bu durumuma kızıyordu. Bırakın kitap yazmayı kolumu bile kaldırmak istemiyordum. Sadece uyumak ve bir daha uyanmamak istiyordum. Benim için gerçekten zorlu bir süreçten geçiyorum. Umarım beni anlıyorsunuzdur. Hâlâ okuyor musunuz ondan da emin değilim ama neyse
Seokjin ve namjoon konuşmak için salona gitmişlerdi. Seokjin derin nefesler alıp vererek sakinleşmeye çalıştı. Nefret ediyordu kendisi adına karar verilmesinden. Daha önce amcasıyla sırf bu yüzden kavga etmiş ve konuşmayı kesmişti.
Tabii ki şu anki durumu bilmediği için sinirlenmesi doğaldı.
Kollarını göğsünde bağlayıp namjoon'a döndü. “Geçerli bir sebebin vardır umarım.”
Namjoon sevgilisinin karşısında durdu. Gerçeği söyleyip söylememe arasında kararsızdı. Telaşa kapılmasını istemiyordu. Ama söylemezsede ciddi bir kavga edecekleri ortadaydı.
“Önce bir otur. Her şeyi anlatacağım.” Söylemeyi seçti. Kavga ederlerse olayın büyüyeceğini ve hiç istemeyeceği yerlere gideceğini biliyordu.
Seokjin namjoon'a uzunca bakmış sonra da oturmuştu. Namjoon da seokjin'in önünde dizleri birbirine değecek şekilde sehpanın üstüne oturmuştu.
Derin bir nefes alarak anlatmaya başladı. “Babamla konuşmaya gitmiştim ya hani. Babam…” Durdu. Gözlerini kaçırarak devam etti. “Ölüm emri veriyordu.”
Seokjin anlayamadığı cümleyle kaşlarını çattı. “Ne anlatıyorsun şu an? Ne emrinden bahsediyorsun?”
Namjoon seokjin'in ellerini ellerinin arasına alarak gözlerinin içine baktı. “Kimseye bir şey olmayacak. Saçınızın tek bir teline bile zarar gelmeyecek.”
“Bir dakika.” Seokjin duyduklarını anladığında gözleri büyümüş, sesi titremişti. “B-baban bizi mi?”
“Hayır, hayır ağlama.” Namjoon ellerini seokjin'in yanaklarına koyarak alınlarını birleştirdi. “Koruyacağım sizi. Söz verdim sana. Hepinizi koruyacağım. O yüzden hepinizin gitmesi gerekiyor. İyiliğiniz için gideceksiniz.”
“S-sen? Ne yapacaksın?”
“Gerekeni. Sen beni merak etme. Her şey yoluna girdiğinde geri geleceksiniz. Ben sizi evimizde bekliyor olacağım.”
Seokjin kafasını iki yana sallayarak reddetti. “Olmaz. Sensiz gitmem. Ya sana bir şey olursa? Hayatta yalnız bırakmam seni.”
“Sevgilim.” Islak yanaklarını sildi sevgilisinin. “Bana bir şey olmayacak. Bak söz veriyorum, sağ salim burada seni bekliyor olacağım.”
“Hayır, gitmiyorum. Bende kalacağım.” İnatla gitmeyeceğini söylesede namjoon'un buna izin vermeyeceği ortadaydı. “İnat etme. Lütfen.”
Seokjin'de namjoon kadar ısrarcıydı. “Hayır dedim. Seninle kalıyorum. Israr etme.”
Namjoon ne derse desin seokjin'in kararını değiştirmeyeceğini anlayarak kafasını salladı. “Peki.”
Onlar biraz daha konuşurken zil çalmıştı. Zil çalınca yemek odasına geri döndüler.
İkilinin geldiğini ilk gören seungmin olurken sormuştu. “Kavga etmediniz, değil mi?” Onun sorusuyla diğerlerinin de dikkati onlara dönmüştü.
“Etmedik. Bizim kavgalar eskide kaldı.” Cevaplayan namjoon olmuştu. Eski yerlerine oturduklarında korumalardan biri içeri girerek saygıyla eğildi ve konuştu. “Efendim, bay yoo geldi.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor ve mafya/Skz Bts
FanfictionHastane koridorunda koşuyordu genç. Koridorda ki hastalar ne olduğunu anlamadan genç doktora bakıyorlardı. Genç koridordan sağa döndü ve ulaşmak istediği kapıya ulaştı. Kapıyı açıp hızla girdi odaya. "Jin hyung acil hasta geliyor!" ‼️Fikir bana aitt...