52

728 125 137
                                    

Söylemek istediğim bir şey var umarım geçmeden okursunuz. Söyleyeceklerimi herkes üstüne alınmasın lütfen. Hepiniz için söylemiyorum.

Bu bölümü yazarken moralim o kadar bozuktu ki anlatamam.
Ben bu kitabı sadece bir ship üzerine yazmıyorum. Burada 7 ship var. Hepsine değinmeye çalışıyorum ve hepsi bu kitabın ana shipi. Sadece bir shipin ana ship olduğu binlerce kitap var. Ben burada farklı şeyler yapmaya çalışıyorum. Bir bölümü yazarken bile saatlerimi harcıyorum. Siz ise sadece bir shipi okuyup diğer bölümleri çöp olarak görerek geçiyorsunuz. Ben buraya emek harcıyorum ve her ship için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Sadece bir ship için okuyacaksınız hiç okumayın. Tek bir shipin olduğu onca hikaye var gidip onları okuyun.
Emeğimi hiçe saymayın. Yazmayı seviyorum ve bırakmak istemiyorum. Bırakmam için zorlamayın.

3.kişiden anlatım ertesi gün

Yemek odasında duyulan tek ses çatalın tabağa vurma sesiydi. Kimse konuşmuyordu. Ortam o kadar gergindi ki neredeyse ağlamak istedi jimin.

Uzun masada en başta namjoon, namjoon'un sağında seokjin solunda chan. Chan'ın yanında sırasıyla hoseok, minho, taehyung, changbin, jeongin, jimin vardı. Seokjin'in yanında seungmin, jisung, yoongi, hyunjin, jungkook, felix vardı.

Yoongi, arada jisung'a bakıp tabağını kontrol ediyordu. Yemediğini gördükçe kendine kızıyordu. Jungkook da felix'in ve hyunjin'in tabaklarını kontrol ediyor tabaklarını dolduruyordu. Onlarla ilgilenmekten kendi tabağını bitirememişti bile.

"Ne bu gerginlik ya? İçim şişti!" Kahvaltı sofrasındaki gergin ortamdan sıkılan jimin bağırarak dikkatleri kendine çekmişti.

"Çok kasıyorsunuz. Biraz rahatlayın! Herkesin suratı beş karış. Felix onayla beni." Felix birden adını duymasıyla ne cevap vereceğini bilemezken taehyung konuşmuştu.

"Afedersiniz jimin bey başımızda onca dert varken sizide gerdik(!)" Taehyung jimin'e sertçe çıkıştığında jimin yüzünü buruşturdu.

"Dalga geçme benimle. Şu yüzlerinizdeki ifadeye bakın. Önünüzdeki yemekle oynamaktan başka bir şey yaptığınız yok. Arada birbirinize attığınız bakışları söylemiyorum bile." Jimin masada oturan herkesi tek tek incelemişti. Chan seungmin'e, minho jisung'a, namjoon seokjin'e kaçamak bakışlar atmışlardı.

"Jimin sus ve kahvaltını et." Namjoon'un sert sesiyle sustu jimin. Onun lafının üstüne laf söyleyemezlerdi.

Bir süre çatal bıçak sesleri ortamda duyulurken jisung sandalyesini sofradan uzaklaştırarak kalktı. "Size afiyet olsun. Ben bahçedeyim."

"Hiçbir şey yemedin ama." Yoongi sessizce konuşmuştu ama herkes sessiz olduğu için duyulmuştu. Jisung duysada cevap vermeden çıktı yemek odasından.

Yoongi jisung'un arkasından bakarken bir sandalye sesi daha duyuldu. "Afiyet olsun." Minho da jisung'un arkasından kalktığında yoongi derin bir nefes aldı.

"Jisung'la konuştun mu?" Seokjin yoongi'ye bakarak sormuştu.

Yoongi'nin gece uyuyamadığı her halinden belli olurken bıkkınlıkla cevapladı seokjin'i. "Akşam konuşacaktım ama uyuyordu. Sabah da denedim ama kaçtı benden."

"Biraz zaman ver, üstüne gitme." Önce yoongi'ye baktıktan sonra sırayla seungmin, hyunjin ve felix'e baktı. "Sizde yalnız bırakmayın jisung'u. Boş durduğu zaman hemen farklı konular açın. Eğlendirin. Ne bileyim bir şeyler yapın işte. Kafası dağılsın."

Üçlü seokjin'i kafalarıyla onayladı. Ardından dört sandalye daha aynı anda çekilmişti. Bütün bakışlar birden kalkan dörtlüyü buldu.

"Uuu soulmate." Jimin gülerken changbin açıklama yapma gereği hissetti.

Doktor ve mafya/Skz Bts Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin