Bölüm 7

416 16 0
                                    


Bu biraz önce gördüğüm mavi saçlı kızdı. Tuvaletlere giden boş koridorun oradaydı. Duvara doğru yaslanmıştı. Başı gerideydi. Kolları yine bedenine dolanmış bir vaziyetteydi. Gözleri kapalıydı. Nerdeyse düşecek gibiydi.

"Ada?"

Ve kız yere düştü.

Kısa bir duraksamanın ardından kolumu kurtarıp kızın düştüğü yere doğru koştum. İnsanların arasından geçiyordum. Herkes kendi çapında dans ediyordu. Koşarken onları itekliyordum ama kimsenin umurunda değildi. Kimse beni fark etmiyordu bile. Tıpkı yere düşen mavi saçlı kızı fark etmedikleri gibi.

Yanına ulaşınca dizlerimin üzerine çöküp başını dizlerimin üzerine aldım. Saçlarını yüzünün gerisine attım. Saç dipleri terden sırılsıklamdı. Yüzü parlıyordu. Göz makyajı göz altlarına, yüzüne kadar akmıştı. Gözlerini ovuşturmuş gibiydi. Yutkunup gözlerini hafifçe araladı.

Evet, tahmin ettiğim gibi, kız gerçekten de hastaydı. "Beni duyuyor musun? Bir şey söyle." Titriyordu.

Gözbebekleri yukarıya doğru kayarken kalbim korkuyla atmaya başladı. Titreyen ellerimle nabzını buldum. Çok hızlı atıyordu. Tam yardım istemek için bağıracaktım ki Demir Bey göründü. Bir bana, bir kıza baktıktan sonra, hemen yanımıza eğilip elini kızın boyuna koyup nabız atışını kontrol etti. Elini alnına koydu.

"Ne oldu?"

"Bilmiyorum, baygın değil sanırım. Titriyor."

Demir Bey, başını kaldırıp bana baktı. Siyah gözleri kısılmıştı. Yeniden kıza doğru eğilip kızın tişörtünün kolunu yukarı doğru çekti. "Uyuşturucu krizine girmiş olmalı."

Gözlerimi kocaman açıp kucağımda yatan kıza baktım. "Ama o çok küçük." Bir hastalığı olduğunu düşünmüştüm ama uyuşturucu kullanıyor olabileceği aklımın ucundan geçmemişti.

"Ne fark eder?" dedi sertçe kızı kucağına alırken. "Hastaneye gitmesi gerekiyor."

O, kızla önden giderken ben de hemen arkalarındaydım. Hızla dışarı çıkarken birkaç kişi dönüp Demir Bey'e baktı ama çok da umursamadılar. Çok içip sarhoş olan bir kızı taşıdığını düşünmüş olmalıydılar. Şu anda bu kız kaçırılıyor olsa bile herkesin ne düşüneceği belliydi ve bu çok korkutucuydu. Sanırım ben de olsam kızın sarhoş olup sızdığını falan düşünürdüm.

Kapının önüne çıkar çıkmaz. "Biri arabamı getirsin," diye bağırdı.

Korkuyla kıza bakıyordum. Titremeleri yavaşlamış ama yüzü daha da soluklaşmıştı sanki. Ağlayacaktım neredeyse. Ya onu zamanında hastaneye yetiştiremezsek ya ölürse diye ödüm patlıyordu. Bir insan kendine bunu nasıl yapabilirdi?

Neredeyse bir dakika sonra araba geldi. Kapıdaki güvenlikler ve vale de durumu anlamış, endişeli görünüyorlardı. "Sen arkaya geç," dedi bana.

Hemen arka koltuğa oturdum. O da valenin yardımıyla başı dizime gelecek şekilde kızı yatırdı. Sonra da vakit kaybetmeden arabayı hareket ettirdi ve dörtlüleri yaktı. Sık sık korna çalıyordu. Arabalar da bize yol veriyordu.

Kısa süre sonra bir hastanenin önünde durduk. Demir Bey, hemen arabadan inip, benim oturduğum tarafın kapısını açıp kızı yeniden kucağına aldı. Ben de hemen arkasından indim. Koşarak acilden girdik.

Sonrası son derece hızlı gerçekleşti. Parça parça fotoğraf kareleri gibiydi. Birileri koşup Demir Bey'in kucağından kızı alıp sedyeye yatırmıştı. Vakit kaybetmeden acil müdahale odasına almışlar, bize de dışarıda beklememizi söylemişlerdi.

BAŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin