Sezen Aksu "Kutlama"
3 yıl sonra...
Hakim 'karar' deyince tüm mahkeme salonu ile birlikte ben de ayağa kalktım. Gülümseyerek Demir'e baktığımda Demir de yüzünde varla yok arası bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Dava, Demir'in müvekkilinin lehine sonuçlanacaktı. Hakimin kararını bir avukat adayı olarak biliyordum. Aranılan bir avukat olarak Demir de biliyordu elbette. Sonunda hakim boğazını temizleyip beklediğimiz cümleyi söylediğinde ne Demir şaşırdı ne de ben. Demir'in müvekkili olan orta yaşlı kadın rahatlamış ve minnettar bir ifadeyle Demir'in elini sıkarken gülümsemem yüzümde daha da büyüdü. Demir'le gurur duyuyordum. Dava boyunca yüzümde bir hayranlık ifadesiyle dinlemiştim onu. Gözlerim her hareketini, mimiğini zihnime kaydederken kalbim hızla atıyordu. O kadar zeki, mantıklı, karizmatik ve haklı konuşuyordu ki ona hayranlık duymamak elde değildi.
Kısa, hem de çok kısa bir süre sonra ben de onun durduğu yerde duracak, ben de müvekkilimi savunacaktım. Kendime güveniyordum. İyi bir eğitim almıştım ve çok iyi bir yerde staj yapmıştım. Yanımda her koşulda bana destek olacak, gerektiğinde akıl hocalığımı yapacak bir adam olacaktı. Demir'in de sık sık söylediği gibi, yenilmez bir avukat olacaktım.
Salon boşalıp da hepimiz koridora döküldüğümüzde karşı tarafın avukatı Demir'le konuşmak için Demir'in yanına gidince duvara yaslanarak konuşmalarının bitmesini beklemeye başladım. Demir karşısındaki adamı ciddi bir ifadeyle dinlerken arada bir başını sallıyor ve kısa cümleler kuruyordu. Konuşmanın çabuk bitmesi için çabaladığını hissedince kendi kendime gülümsedim. Tam o anda onun da gözleri bana kaydı ve yüzünde ufak bir gülümseme oluştu. Ancak çabucak gözlerini karşısındaki adama dikip gülümsemesini sakladı.
Adam, Demir'in elini sıkıp konuşmalarının bitmesini benim gibi köşede sessizce bekleyen müvekkilinin yanına yürüyünce ben de Demir'e doğru yürüdüm ama bu defa da Demir'in müvekkili Demir'i yakaladı. Demir'in yüzünü belirgin bir hayal kırıklığı ifadesi kaplarken gözleri bir kere daha bana çevrildi. Dudaklarımı büzerek başımı iki yana salladım ve merdivenlerden inmeye başladım. Daha dört – beş merdiven inmiştim ki Demir bana yetişip kolunu omzuma attı. Cüppesini çıkarmış, koluna atmıştı. "Çok sabırsızsın." diye mırıldandı kulağıma doğru. "İki dakika bekleyemedin."
"Çok mu sabırsızım?" Yüzüne bakıp gözlerimi devirdim. "Bu söylediğine inanamıyorum. Askerden dönmeni dört gözle, ondan beklenmeyecek bir sabırla bekleyen sevgiline bunu nasıl söylersin?"
"Ada, ben askerliğimi bedelli yaptım." dedi yine kulağıma doğru eğilerek. Sesinden güldüğü anlaşılıyordu.
"Yirmi bir gün değil mi? Bekledim sonuçta." dedim sırıtarak.
Adalet Sarayı'ndan çıkıp otoparka doğru yürümeye başladığımızda dayanamayıp yanağına bir öpücük kondurdum. "Tebrik ederim, iyi iş çıkardın avukat."
Gülümseyerek ellerini belime yerleştirdi. "Sonunda ağzından güzel bir kelime çıktı."
Ben de gülümsedim. "Seni seviyorum."
Uzun saçlarımı kulağımın arkasına doğru itekleyerek iç çekti. "Ben de seni seviyorum Küçük Sevgilim."
Gülümsemeye devam ederek dudaklarımı ısırdım. "Ne kadar çok? Mesela arabayı benim kullanmama izin verecek kadar çok mu?"
"Arabayı senin kullanmana izin vermeyecek kadar çok." dediğinde kaşlarımın çatıldığını hissettim. "Ben iyi araba kullanırım."
Gülerek başını iki yana salladı. "Hayır."
Ağzımın şaşkınlıkla açıldığını hissettim. "Şaka yapıyorsun değil mi?"
Yeniden başını iki yana salladı. "Çok hızlı kullanıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA
General FictionBAŞKA... Her şey o cümleyle başladı. Bu cümle, öylesine güçlü bir cümleydi ki daha bir çift göz onu gördüğü anda başlamıştı pek çok şeyi değiştirmeye. Karar verildi ve yeniden yazılmaya başlandı hayat defterine satırlar. Hayal bile edemeyecek...