Bölüm 68

126 8 0
                                    

"Teyze gerçekten sorun yok, iyiyim ben."

Teyzem, "Bugün ilk uçakla oraya geliyorum!" diye bağırınca telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım.

"Hayır gelmene gerek yok. Ben de birkaç güne döneceğim zaten."

"Uzaklaştırma kararı çıkartalım dediğimde beni dinlemeliydin. Peki ya Güven Bey'in yaptığına ne demeli? Aldı adamı evine götürdü. O da ilk fırsata seni kaçırdı işte."

Oflayarak kendimi koltuğa bıraktım. "Kimse beni kaçırmadı teyze. Ben kendi isteğimle geldim. Anlattım sana, Demir'in oğlu hastaymış, ona destek olmak için geldim."

"Çocuk için gerçekten çok üzgünüm ama sana mı kaldı destek olmak Ada! Karısı yok mu? O ne diyecek bu duruma?"

Teyzem bu konuda haklıydı. Ben de uçaktayken aynı soruyu Demir'e sormuştum. Demir, Barış Bey'in beni direkt evime götüreceğini, Serena'yla hiç karşılaşmayacağımı söylemişti. "Serena'yla karşı karşıya gelmeyeceğim." dedim bıkkın bir sesle. "Lütfen olayı büyütmeyin. Sadece birkaç gün, sonra hemen döneceğim."

Son iki gün öyle şeyler olmuştu ki çok yorgun düşmüştüm. Stresten dün geceden beri başım ağrıyordu. Telefonu bir an önce kapatıp uyumak istiyordum ama teyzemin beni azat etmesi pek mümkün gibi değildi. "Kerem? Kerem ne olacak? Çocuk senin için her şeye katlandı. Sen ne yaptın? Onu ortada bırakıp gittin."

Yumruğumu sağ şakağıma bastırdım. Baş ağrısından ölecektim. "Ben kimseyi bırakmadım teyze. Demir'e sadece arkadaşça destek olacağım. Bunu ona çok göremem. Sen şahitsin, o en zor zamanlarımda hep yanımda olmadı mı benim?"

Teyzem şimdi duraksamıştı. Demir'den her ne kadar hoşlanmasa da görmezden gelemeyeceği şeyler vardı. "Öyle tabi ama..."

Yumuşadığını hissedince devam ettim. "Nasıl perişan bir görsen. Ailesi de burada değil, gerçekten desteğe çok ihtiyacı var. Hem ben de sonsuza kadar burada kalacak değilim, birkaç gün sonra döneceğim Antalya'ya. Ayrıca Kerem'i ortada falan bırakmadım ben ama döndüğümde de onunla konuşup arkadaşlığımızı tamamen bitirmeyi düşünüyorum."

"Bak şimdi..." diye söylendi teyzem. "Neden durduk yere bitiriyorsun Kerem'le arkadaşlığını? Söyleyince kızıyorsun ama Demir yüzünden değil mi?"

Artık sabrımın iyice sonlarındaydım. "Ya niye her şeyi Demir'e bağlıyorsun? Demir'le ilgili değil bu durum. Teyze görmüyor musun ben Kerem'e zarar veriyorum."

"Ama o sana iyi geliyor."

"Eğer sırf bana iyi geliyor diye onunla olmaya devam edersem Kerem'e yazık olmaz mı? Bencillik değil mi bu?" İç çektim. "Teyze ben Kerem'e sırtındaki yükten fazlası değilim. O mutlu olmayı çok hak ediyor ama onu mutlu edecek olan kişi ben değilim. Onu bırakmam lazım. Mutlu olması için, kendi hayatına bakabilmesi için Kerem'i bırakmam lazım. Onu gerçekten çok seviyorum ve mutlu olması için de elimden geleni yapacağım."

Teyzem kısa bir süre durup düşündükten sonra, "Peki." dedi. "Sen daha iyisini bilirsin. Yeter ki mutlu ol da."

"Teşekkür ederim." diye mırıldandım. "Kapatıyorum artık. Çok uykusuzum, başım da ağrıyor."

"Tamam canım. İlaçlarını sakın aksatma."

Sehpanın üzerindeki ilaç yığınına baktım. "Aksatmam. Bu arada sakın buraya gelmeye falan da çalışma. Dediğim gibi, birkaç güne döneceğim."

Telefonu kapattıktan sonra oturduğum yerden bir yıldır görmediğim evimin salonunun her ayrıntısını incelemeye başladım. Her şey bıraktığım gibiydi. Barış Bey'le eve girerken evin havasız ve tozlu olacağını düşünmüştüm ama sonra büyük bir şaşkınlık yaşamıştım. Her şey bıraktığım gibiydi evet ama ev tertemizdi. Demir ben gittikten sonra düzenli olarak evimi temizletmiş, evimin toz ve örümcek ağı toplamasına izin vermemişti.

BAŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin