Odadan çıktığımda hala ağlıyordum. Afife Hanım'ın hakkımda kötü düşünmemesi beni çok mutlu etmişti. Seniha Hanım'ın ya da diğerlerinin beni sevmemesi, arkamdan dedikodu yapması umurumda bile değildi. Önemli olan Afife Hanım'dı ve o kaleyi de bilmeden fethetmiştim.
Babaannem, ne kadar zorda kalırsak kalalım eğer dürüst ve iyi kalmayı başarabilirsek önünde sonunda kazanacağımızı söylerdi. Ben bugün kazanmıştım işte. Afife Hanım beni denemişti. Her şeye rağmen, Demir'e olan sevgimden ve ailesine olan saygımdan ödün vermemiştim. Hesaplama içerisine girmemiş, planlar yapmamıştım. Babaannemin söylediği gibi dürüst ve iyi olmayı başarmıştım.
"Ada?" Demet abla şaşkınlıkla merdivenlerden hızlı hızlı indi. "Ne oldu sana? Neden ağlıyorsun?"
Konuşamadım. Hala ağlamaya devam ediyordum. Sıkıca Demet ablaya sarıldım.
"Ne dedi babaannem?" Eda da yanımıza ulaşmıştı. Sesi endişeliydi. Beni bu halde gördüğü için Afife Hanım'ın bana kötü şeyler söylediğini düşünüyor olmalıydı.
"Babaannemle mi konuştun?" Demet abla şaşkınlıkla geri çekildi. "O mu ağlattı seni?"
Ben daha bir şey diyemeden Eda araya girdi. "Bir kızın üzerine de bu kadar gidilmez ki ya!"
Başım iki yana salladım gülümseyerek. "Hayır, düşündüğünüz gibi bir şey olmadı. Afife Hanım bana çok güzel şeyler söyledi. Hatta elini bile öptürdü."
"Bizi üzmemek için böyle söylemiyorsun değil mi?"
"Yemin ediyorum Demet abla." dedim gözyaşlarımı silip gülümsemeye devam ederken. "Sadece benim anlattığınız gibi biri olup olmadığımı anlamak için böyle yapmış."
Eda çığlık atıp yerinde deli gibi zıplarken Demet abla yeniden bana sarıldı. Afife Hanım'ın bu adımı sadece beni değil, onları da çok sevindirmişti. "Anneme hemen bu müjdeli haberi vermeliyiz. Çok üzülüyordu babaannemin sana böyle davranmasına."
Hep birlikte güzel haberi Ender Hanım'a vermek için bahçeye çıktık. Çocuklar yorgunluktan sızdıkları için bahçe büyüklere kalmıştı. Ender Hanım, Seniha Hanım ve Eda'nın annesi Sevcan Hanım, birlikte oturmuş kahve içiyorlardı. Ender Hanım'ın bizi görünce kaşları çatılmıştı. Kahve fincanını masanın üzerine bırakıp ayağa kalktı. "Ada, hayatım ne oldu sana, neden ağladın?"
Sevcan Hanım da en az Ender Hanım kadar endişeli gözlerle bana bakarken Seniha Hanım başını çevirip bakmamıştı bile.
"Mutluluktan ağladı." dedi Eda neşeyle. "Babaannem elini öptürmüş Ada'ya."
Seniha Hanım'ın başı hızla bana doğru dönerken gülmemek için dudaklarımı ısırdım. "Ah, çok şükür Ada! O kadar rahatladım ki anlatamam." Ender Hanım sıkıca boynuma sarıldı. "Canım benim, güzel kızım."
"Ben de çok sevindim." dedi Sevcan Hanım samimiyetle elimi sıkarak. "Sen gerçekten çok iyi bir kızsın. Annemin de bunu kısa sürede fark etmesine çok sevindim."
Eda bize de birer kahve yapmak için mutfağa gidince Seniha Hanım da işlerinin olduğunu söyleyip kalktı. Afife Hanım'ın beni kabul etmesine çok bozulmuştu. Eda'nın da dediği gibi, onun tek niyeti beni küçük düşürmek, aradan çıkarmak ve Demir'le Gözde'nin arasını yapmaktı. Pardon ama ben? Ada Soysal, Demir Ertürk'ü onlara bırakır mıydım? Asla!
Akşam yemeği için masa hazırlama ritüelimiz her zamanki gibi çok eğlenceli geçti. Benim ailem bu kadar kalabalık değildi. Daha önce hiç böyle kalabalık bir aile sofrasında oturmamıştım. Çok seviyordum bu yüzden bu yemek masasını. Eğlenceli, sevgi dolu, sıcacık bir masaydı. Afife Hanım'ın her seferinde yüzünde huzurlu ve mutlu bir ifadeyle neden masayı izlediğini çok iyi anlıyordum. Bu yemek zamanlarının döndüğümüzde en çok özleyeceğim şeylerden biri olacağından adım kadar emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA
General FictionBAŞKA... Her şey o cümleyle başladı. Bu cümle, öylesine güçlü bir cümleydi ki daha bir çift göz onu gördüğü anda başlamıştı pek çok şeyi değiştirmeye. Karar verildi ve yeniden yazılmaya başlandı hayat defterine satırlar. Hayal bile edemeyecek...