Bölüm 21

279 15 0
                                    



"Sakinliğini gördün değil mi? Adamın hiçbir şeyden korkusu yok." dedi Güven Bey odanın içinde bir ileri bir geri dolaşırken. Hala öfkeliydi ve Ada'yla Murat gittiğinden beri odanın içinde deli gibi dolaşıyordu.

"Ada'nın sadakatine güveniyor." diye mırıldandı Demir. Kollarını kavuşturmuştu. Dışarıyı izlerken dalgındı. Ada'nın, babasıyla odadan çıkarken ona attığı bakışı unutamıyordu bir türlü.

"O benim kızım." Demir bir şey söylemeyince devam etti. "Sezin'i odada görünce anladı her şeyi. Zaten birkaç şeyden de kuşkulanıyormuş bir süredir."

Odanın kapısı tıklatılınca Demir ve Güven Bey, aynı anda "Gir." dediler.

"Merhaba." Melis gülümseyerek başını uzattı kapıdan. "Sen de mi buradasın baba?"

Melis'in gözleri ikisinin asık suratlarında dolaşırken gülümsemesi soldu. "Ne o? Kötü bir şey mi oldu yoksa?" dedi içeri girip kapıyı kapatarak.

Demir, yeniden arkasını dönerken Güven Bey, derin bir iç çekişle kendisini koltuğa bıraktı. "Murat Soysal her şeyi öğrendi?"

Melis korkuyla elini ağzına kapattı. "Peki ya Ada? Ada da öğrendi mi?"

"Hayır."

Melis de babasının karşısındaki koltuğa kendini bıraktı. "Nasıl tepki verdi?"

"Ada'nın bir daha buraya gelmesini de bizlerle görüşmesini de yasakladı." dedi Demir onlara bakmadan.

"Ama..." duraksadı. "Benimle de mi?"

"Muhtemelen." dedi Güven Bey.

"Saçmalık. Böyle bir şeye hakkı yok. Ada, benim kardeşim ve o adam onu görmeme engel olamaz." dedi Melis öfkeyle.

Melis, Ada'nın kardeşi olduğunu biliyordu. Tanıtım gecesinde Ada'nın küpesini gördüğünde anlamıştı bir şeyler olduğunu. O tasarım küpenin aynısını yıllar önce babasının özel kasasında görmüştü. Çok beğenmişti. Eline alıp incelerken babası yakalamış, bunu gördüğünü kimseye söylememesi için Melis'e söz verdirmişti. O günden sonra bir daha o küpeyi görmemişti Melis, hatta unutmuştu bile. Ta ki küpenin eşini Ada'nın kulağında görene kadar.

Tanıtımdan sonra babası, Melis'in Ada'ya olan davranışlarındaki değişikliği anlamıştı ve onunla konuşmak istediğini söylemişti. "Bana söylemek istediğin bir şey var mı Melis?" diye sormuştu yalnız kaldıklarında. Melis de sadece özel kasasını açmasını istemişti babasından. Güven Bey, hiçbir şey demeden kasayı açmıştı. Melis kasanın içindeki minik kutudan Ada'nın küpesinin eşini çıkarmış ve babasının önüne koymuştu. "Ada'nın annesinin adı Eyşan değil mi?" diye sormuştu babasının gözlerinin içine bakarak. Babasının yüzündeki şaşkınlığı gördüğündeyse gözleri yaşlarla dolarken alayla gülmüştü. "Bilmediğimi mi sanıyorsun?"

Ada'yı asla kabul etmeyeceğini söylemişti. Annesine yapılan bu yanlışı asla affetmeyecekti. Tek bir kardeşi vardı, o da Anıl'dı. Ada'ya da bu yüzden kötü davranmıştı ama Ada bıçaklandığında da deli gibi korkmuştu. O kadar çok ağlamış, o kadar üzülmüştü ki, o on beş günlük süre içerisinde Ada'yı hiç yalnız bırakmamıştı. Daha sakin kafayla düşündüğü zamansa Ada'nın hiçbir suçunun olmadığını anlamıştı. Tek bir suçlu vardı. O da babasıydı. Zamanı geldiğinde, annesinin Ada'yı öğrendiğinde çok üzüleceğini biliyordu. Babasını annesine karşı savunmayacaktı ama Ada'yı da yalnız bırakmayacaktı.

"Bu adam kendini ne sanıyor?" diye söylendi Melis.

"Murat abi kötü biri değil Melis. Ayrıca Ada'yı da çok seviyor." dedi Demir, Melis'e bakarak. "Ada'ya yıllarca babalık etmiş, onu da anlamak lazım."

BAŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin