Bölüm 67

99 7 2
                                    

Gözlerimi açtığımda sarhoş geçirdiğim gecelerin sabahlarında olduğum gibi sağlıklı ve sapasağlam bir şekilde kendimi evimde, odamda bulmadığım için zihnim çoktan geri sarma tuşuna basmış, dün geceye geri dönmüştü. Sarhoş olmanın bana hiçbir şeyi unutturmadığını daha önce de tecrübe ettiğimden dün geceye dair hatıralarım son derece gerçek ve çok netti.

Gözlerimi bir otel odası olduğu her halinden belli olan odanın bej rengi duvarlarına dikip sakin olmaya çalıştım. Kendimi iki büklüm bir şekilde bir kutuya kapatılmış gibi hissediyordum. Yaşadıklarımın bir rüya olmadığını çok iyi bilsem de rüya olsun istiyordum.

Kapının yavaşça açıldığını duyunca gözlerimi kapattım. Halıya değen ayakkabıların yumuşak sesi kulaklarıma çalınırken göğsümün hızlı hızlı inip kalktığını hissediyordum. Uyuma numarası yapmak değildi derdim aslında ama her ne yapmak istiyorsam artık kontrol edemediğim kalp atışlarım ve düzensiz nefeslerim yüzünden berbat olmuştu.

Yatağın kenarına oturduğunu hissettim. Parmakları usul usul saçlarımın arasında dolaşırken uyumadığımı bildiğini biliyordum ama bununla ilgili hiçbir şey söylemedi. Saçlarımı okşamaya, elinin tersini usul usul yüzümde gezdirmeye devam etti. O böyle yaptıkça benim düzensiz nefeslerim de kendini kaybeden kalp atışlarım da yavaş yavaş normale döndü. Kastığımı anlamadığım bedenim yumuşadı. Birbirine sımsıkı yapışık olduğunu ancak aralandığını hissettiğimde anladığım dudaklarım serbest kaldı. "Bu bir rüya değil Ada. Gözlerini açtığında ne kadar burada olmamı istemesen de ben burada olmaya devam edeceğim." dedi fısıltıyı andıran bir sesle.

Yutkundum. Gözlerimi açmamıştım. "Sana bir şans daha veriyorum. Sözünü tut." dedim tıpkı onun gibi sesimi kısarak. "Bırak hatırlamak istemediğim bir rüya olarak kalsın."

Yüzüme doğru eğildiğini hissettim. Nefesini yüzümde hissedebiliyordum. "Mükemmel olmak istemiyorum. Hata yapmak istiyorum. Bencil, kötü bir adam olmak istiyorum. Sadece kendi istediklerimi düşünmek istiyorum."

İlişkimiz bir kısır döngüden başka bir şey değildi bizim. Sürekli başa sarıyorduk. Gözlerimi araladım nihayet. Çökmüş göz altlarına, gergin dudaklarına, sakalların çevrelediği kemikli yüzüne, uzamış dağınık saçlarına baktım. "Yeni bir hayat kurdum ben." dedim aynı sessiz tonda.

Hafifçe başını salladı. "Görebiliyorum. Sözünü tutamayan bir tek ben değilmişim."

"Mutluyum!" Sesim yükselmişti, savunmaya geçmiştim hemen. "Bir sevgilim var."

"Biliyorum."

Ben doğrulup oturunca Demir de geri çekildi. Başını hafifçe yana eğmiş, dikkatle yüzüme bakıyordu. Yüzünde beni rahatsız eden buruk bir gülümseme vardı. Çenemi dikleştirdim. "Onu seviyorum. Harika biri o."

"Umurumda değil." dedi düz bir sesle.

Gözlerindeki ifade o kadar farklıydı ki tüylerim ürpermişti. Ona daha fazla bakmaya dayanamayıp yataktan kalkmaya yeltendiğimde hiç beklemediğim bir çeviklikle kolumdan tuttu.

Öfkelenmeye başlamıştım artık. Bir yıl önce her şeyi halledip kendimize yeni bir sayfa açmıştık. Neden gelip her şeyi mahvediyordu? Neden sürekli bizi aynı çıkmaza sürükleyip duruyordu?

Kolumu elinden sertçe çektim ama bırakmadı. "Derdin ne senin? Neden geldin?"

"Seni götürmeye."

Sabırla gözlerimi kapatıp açtım. "Saçmalama, bırak kolumu."

"Ada ister kendi isteğinle istersen zorla. Seni almadan bu şehirden gitmeyeceğim." dedi ciddiyetle.

BAŞKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin