Sonraki günler son derece sıradan ve sorunsuz geçerken rutine bağlanan hayatıma uyum sağlamaya başlamıştım. Final haftamızdaydık ve okuldan sonra ders çalışmaktan başka yapacak bir şeyimiz yoktu. Bu arada ben de fırsattan istifade Çincemi ilerletmiştim. Artık Çin yapımı filmleri altyazısız izleyebilecek düzeye gelmiştim. Bir sonraki hedefim Japonca öğrenmekti ama onun öncesinde ben de diğer arkadaşlarım gibi dönemin bir an önce sona ermesini bekliyordum. Son sınavımızı olduktan sonra kutlamak için bir şeyler yapmaya karar vermiştik ve hepimiz sabırsızlıkla bu günü bekliyorduk. Deliler gibi eğlenecektik Nihal'in deyimiyle.
Nihayet son sınavımızı da olduktan sonra üzerimize çöken rehavetle kendimizi çimlerin üzerine atıp günlerdir heyecanla beklediğimiz akşamla alakalı konuşmaya başladık. Hep, birlikte takıldığımız arkadaş gurubu olarak Bora'nın yakın bir arkadaşının kulübüne gidecektik. Belki Nihal'in sevgilisi Çağan da gelecekti. Melis de artık bizim gurubun üyesi olduğu için o da gelecekti. Bora ne kadar sinir olsa da davet ettiğim için Kaan da gelecekti.
Peri'nin ailesi şehir dışında olduğu için çıkışta kızlar olarak Perilerde kalmaya gidecektik. Bunun için babamdan izin almıştım. Kız gecesi yapmayalı uzun zaman olmuştu ve hepimize iyi gelecekti.
Akşamla ilgili planlarımızın üzerinden de geçtikten sonra hazırlanmak için evlerimize gittik. Babam öğrencilerinin notlarını sisteme girerken bir yandan da her zamanki hatırlatmalarını yapmayı ihmal etmedi. Hatta ben yetmedim Bora'yı da aradı ve alkollü araba kullanmamasını tembihledi.
Babamı sabırla dinleyip, söylediği her şeye sabırla cevap verdikten sonra nihayet akşam için hazırlanmaya başladım. Önce güzel bir duş aldım. Saçlarımı yandan ayırarak güzelce düzleştirdim. Üzerime siyah, sıfır kollu, dizlerimin biraz üzerinde biten rahat bir elbise giydim. Ona uygun ayakkabılarımı da giydikten sonra gözlerimi ortaya çıkaracak bir makyaj yaptım. Hazırdım.
Kulübe Melis ve Bora'yla gittim. Anıl da gelmek istemişti ama yarın önemli bir sınavı olduğu için Gaye Hanım izin vermemişti. Melis de ona sınavları bittikten sonra dördümüzün eğlenmek için çıkacağına dair söz vermişti.
Trafiğe takıldığımız için biraz gecikmiştik. Bizim takım tam kadro gelmiş, güzel bir de yer ayarlamışlardı bize. Kaan Peri'nin ve Zafer'in ortasından sıyrılıp gülümseyerek yanıma gelirken Peri'nin üzgün gözlerle Kaan'a baktığını fark ettim.
"Sayende dersimden geçtim. Hoca ödevi çok beğendi. Dile benden ne dilersen." dedi Kaan neşeyle.
"Ödevi sen yazdın. Ben sadece çevirdim. Çaba senin çaban. Tebrik ederim." dedim ben de gülümseyerek ve Peri'yle Zafer'in arasına girip Kaan'dan uzaklaştım. Ama Kaan pek pes eden biri değildi. Peri'nin yanına geçerek konuşmaya devam etti.
"Yine de sen olmasaydın geçemezdim o dersten. İnsanın senin gibi bir arkadaşının olması güzel."
Arkadaş kelimesini duyunca Peri'nin başı aniden havaya kalktı. Bana da ayağıma kadar gelen topu doksana atmaktan başka bir şey kalmadı. "Ne demek! Arkadaşlar bugünler içindir." dedim hemen 'arkadaş' sözcüğünü bastırarak. "Sen de arabanı iki tur bana verirsin ödeşiriz."
"Senin ehliyetin var mı ki?" diye sordu Kaan şaşkınlıkla.
Kaşlarımı çattım. "Elbette var. On dokuz yaşındayım Kaan."
"Ama yasaklı." dedi Zafer sırıtarak.
"Ne demek yasaklı? Ehliyetine mi el koydular?"
"Babam el koydu." Kaan sorarcasına bakınca iç çektim. "Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Peri anlatsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA
General FictionBAŞKA... Her şey o cümleyle başladı. Bu cümle, öylesine güçlü bir cümleydi ki daha bir çift göz onu gördüğü anda başlamıştı pek çok şeyi değiştirmeye. Karar verildi ve yeniden yazılmaya başlandı hayat defterine satırlar. Hayal bile edemeyecek...