Aynadaki yansımama bakarken yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Kalbimle, ruhumla, gözlerimle güldüm sonra. Tüm varlığımla güldüm. Mutluydum. İçim içime sığmıyordu. Aşıktım. Seviyordum, seviliyordum.
Alışmaya başladığım bu hız beni tedirgin etmiyordu artık. Sorunlar kısa sürede çözüme kavuşuyordu. Hatta sorun da oluşmuyordu artık. Her şey güzel bir rüya gibi mükemmeldi.
Demir'le babamdan onay aldıktan sonra başlamıştı bu güzel rüya aslında. Ertesi sabah Ender Hanım gelmiş, babam ve babaannemle tanışmış ve bizi akşam yemeğine davet etmişti. Babamın ilk başlarda beni tedirgin eden bu hızdan rahatsız olup bu yemek teklifini reddedeceğini düşünsem de öyle olmamıştı. Demir'in kime çektiği belli oluyordu. Ender Hanım o kadar etkileyici ve ikna ediciydi ki babam itiraz bile edemeden bir anda akşam yemeği için saat kararlaştırılmıştı. Bu ailenin bizim üzerimizde yadsınamayacak bir etkisinin olduğu açıktı. Önce Demir babamı asla ikna olmayacağı şeylere ikna etmiş, şimdi de annesi imkansız gözüyle baktığım bir şeye onu ikna etmişti.
Akşam yemeğiyse düşündüğümden güzel geçmişti. Ender Hanım ve Demet abla çok güzel ağırlamışlardı bizi. Evet, artık Demet abla diyordum. Aslında Ender Hanım da ona hanım dememe gerek olmadığını söylemişti ama rahat edememiştim. Bu yüzden ona Ender Hanım demeye devam ediyordum.
Akşam yemeği babamI da babaannemi de çok memnun etmişti. Yemeklerin hepsini Ender Hanım yapmıştı. Eli o kadar lezzetliydi ki her yemeği beğenmeyen babaannem bile Ender Hanım'ın yemeklerine hayran kalmış, tarif bile almıştı. Arda da bilmişliği ve tatlılığıyla herkesi kendine hayran bırakmıştı.
Bu arada babam ve Demir arasında yeninden bir sıcaklık oluşmaya başlamıştı. Babam ailesini sevse de Demir'e mesafeli durmak konusunda biraz inat etmişti ilk önce ama konu futbol olunca, ikisi de Beşiktaşlı olunca babamın korumak istediği o mesafe yerle bir olmuştu.
İlişkimizle ilgiliyse hiç konuşmamıştık. Babam her ne kadar onay verse de, her ne kadar Demir'in ailesiyle yemek yese de Demir'le ilişkimizi görmezden gelmeyi tercih ediyordu. Bunu fark eden Ender Hanım bu konunun üzerine hiç gitmemişti. Bir aile dostumuzla yediğimiz yemek gibi olmuştu yemeğimiz. İçimden bir ses babamın bu tavrının Demir'e özgü olmadığını söylüyordu. Demir'le değil başka biriyle olsaydım da babamın böyle bir tepki vereceğini düşünüyordum. Artık daha iyi anlıyordum. Babam beni kıskanıyor, paylaşmak istemiyordu.
Güven Kozcu'yla Demir'le olayımızdan sonra bir kez Melis, ben ve Anıl'la yediğimiz öğle yemeğinde bir araya gelmiştik. Aslında Demir'le alakalı Güven Kozcu'dan onay almak gibi bir derdim yoktu ancak konu bir şekilde oraya gitmişti. Onun da Demir'le olan ilişkimden rahatsız olmadığını fark etmiştim. İnsanlar beni gerçekten çok şaşırtıyordu.
Aynadaki gülümsememe bir kere daha baktıktan sonra saçlarımı atkuyruğu yapıp salonda oturan babam ve babaannemin yanaklarından öpüp evden çıktım. Babam nereye gideceğimi sormamıştı. Demir'in yanına gideceğimi biliyordu ve dediğim gibi, görmezden gelmeyi tercih ediyordu.
Demirlerin evlerinin kapısını, yüzünde her zamanki güzel gülümsemesiyle Ender Hanım açtı. Bana sıcak bir şekilde sarıldıktan sonra birlikte salona girdik. Salonun geniş camlarından havuzda oynayan Demir'le Arda'yı görünce gülümsemem yüzüme yayıldı.
"Ne kadar mutlular değil mi?"
Demir'e su atmaya çalışana Arda'ya gülümseyerek bakıp başımı salladım. "Evet."
"Demir'i ilk defa böyle görüyorum ben."
Gözlerimi Demir'in kahkahalarla aydınlanan yüzünden Ender Hanım'a çevirdim. "Nasıl yani?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA
Fiksi UmumBAŞKA... Her şey o cümleyle başladı. Bu cümle, öylesine güçlü bir cümleydi ki daha bir çift göz onu gördüğü anda başlamıştı pek çok şeyi değiştirmeye. Karar verildi ve yeniden yazılmaya başlandı hayat defterine satırlar. Hayal bile edemeyecek...