10. BÖLÜM

10.9K 433 41
                                    


(Multide Ateş - Görkem var🔥💋)

Görkem'den...

Evin önüne geldiğimizde hala yüzüne bakmıyor, göz teması kurmuyordum. Bu kadar rezillik çok fazlaydı! Yüzüne bakmadan teşekkür ettim. Gülümsüyordu. Yani belki de ilk kez sırıtmadan, dalga geçmeden gülümsüyordu. Arabadan inmeye utanıyordum. Bu kılıkla mahalleye çıksam, adım da bir şeylere çıkardı.

O sırada Ateş ne düşündüğümü anlamış olacak ki, benden önce inip kapımı açtı. Bir süre şaşkınca yüzüne baktım. Sonra arabanın dışına bir adım attım ve arabadan çıktım. Ateş yakın koruma gibi, sanki benim görünmemi engellemeye çalışır gibi önümde dikiliyordu. Ben apartmana doğru adım attığımda benimle birlikte ilerledi ve kolunu yine omzuma attı. Bu kez itiraz etmedim. Zile bastım. Kapı açılınca apartmanın içine adım attım. Ateş de benim arkamdan girdi apartmana. Serpil teyze "Kim o?" diye seslendiğinde, işaret parmağımı dudağımın üzerine tutarak, sus işareti yaptım Ateş'e. Yine sırıtmaya başladı ama sessizce. Serpil teyzeye "Benim." diyerek cevap verdikten sonra, "Serpil teyze, Cemre'yle biraz oturacağız apartmanın önünde. Birazdan gelirim. Sen kapıyı kapat." dedim. Serpil teyze, "Tamam kızım." dediğinde kapıyı kapatmasını bekledim. Kapının kapandığını duyunca sessizce konuşmaya başladım. "Neden yardım ettin?" diye sordum. Sonuçta o umursamaz biriydi. Kimse için kılını kıpırdatmayacak biri gibi duruyordu. Sırıtarak baktı bana. "Çünkü biz... biz..." dedi. bizim ne olduğumuzu o da bilmiyordu sanırım. "Biz?" dedim, soru soruyormuş gibi. "Çünkü, sıra arkadaşımsın." dedi geçiştirmeye çalışarak.

Söylediği şey karşısında güldüm. "Ciddi misin?" dediğimde bıkkınlıkla ofladı. "Çünkü Beren, benim yüzümden uğraşıyor seninle. Ve inan bana, yapabileceklerinin sınırı yok." dediğinde gözlerimi devirdim. "Bir söz vardır bilir misin? Ateş olsa cürmü kadar yer yakar!" dedim 'Ateş' kelimesine vurgu yaparak. Başını geriye atıp güldü. Göz kırpıp arkamı dönüp merdivenleri çıkmaya başladım. Merdivenlerin yarısında durup başımı çevirdim. "Görüşürüz sıra arkadaşım." dedim alaylı bir ses tonuyla. O da arkasını dönüp apartman kapısına doğru yürümeye başladı. Arkası dönükken konuştu. "Görüşeceğiz sıra arkadaşım." deyip apartmandan çıktı. Arkasından gülerek merdivenleri çıkmaya başladım.

Karşımda Kıvanç'ı görünce yüzümdeki gülümseme kayboldu. Sanırım bizi dinlemişti. Kaşları çatıktı. "Sana zarar verecek. Biliyorum." dediğinde ben de kaşlarımı çattım. "Sen de bana zarar veriyorsun! Bana söylediğin sözü düşündün mü hiç?" dediğimde beni süzüyordu baştan aşağıya. Konuyu değiştirir gibi, "Senin bu halin ne?" dediğinde güldüm. "Sana ne?" dediğimde bağırmaya başladı. "Sana zarar verdiğimi söylüyorsun! Sana zarar vermemek, seni incitmemek için taşındığımı bilmiyorsun! Yıllardır gözlerinin içine nasıl baktığımı bilmiyorsun! Senin yanında bir başkasını görmeye tahammül edemediğimi anlamıyorsun. Ve şimdi geçmiş bana 'sana ne' diyorsun. Seni nasıl sevdiğimi hala görmüyorsun değil mi?" dediğinde şoka girdim. Şaşkınca onun yüzüne bakıyordum.

O sırada Serpil teyze geldi yanımıza. Gözleri dolmuştu. Tıpkı benim gibi. Kıvanç'ın gözlerinde ise öfke vardı. Koşarak merdivenlere yöneldim. Eve girip kapıyı kapattım. Gözlerimden akan iki damla yaşı sildim. Bana endişeli gözlerle bakan Ozan'a baktım. Yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirdim. Ozan'ın elini tutup salona geçtim. Ozan bana dönüp, "Resmimi verdin mi Ateş abime?" diye sorunca elimi alnıma vurdum. "Ablacım unuttum. Yarın veririm ama. Olur mu? dediğimde omuzlarını indirip kaldırdı. "Hayır abla! Olmaz. Arasana Ateş abiyi. Gelir belki?" dedi. Elimle burnunu sıkıp ayağa kalktım. "Olmaz ablacım. Yarın veririm. Söz." dedim. Yüzü asılsa da ısrar etmedi. Odama geçtim. Ozan da çizgi film izlemeye başladı. Üstümü değiştirdim. Cemre'yle konuşmaya ihtiyacım vardı. hemen ona mesaj attım.

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin