(Multide Görkem var. 🤗💞😝🔥)Ateş, bana tişört bulmaya gittiğinde ben de duşa girdim. Daha önce Ateş'in arabasını yıkadığım şampuanın aynısı oradaydı. Hep aynı şampuanı kullanıyor olmalıydı. Oysa ben sık sık şampuan değiştirirdim. Ben kız olmama rağmen Ateş'in saçları benimkinden daha güzeldi zaten. Ya da bana öyle geliyor olabilirdi. Daha fazla vakit kaybetmeden ılık suyun altına girdim.
Artık işim bitmek üzereyken kapı sesini duydum. "Buraya havlu bırakıyorum. Kıyafetlerin de odamda. Orada hazırlanabilirsin. Bu arada pizza söyledim. Sever misin?" diye sordu. Tabi ki de severdim. Pizzayı kim sevmezdi ki? "Severim." diye kısa bür cevap berdim. Duştayken uzun uzun sohbet edecek değildik sonuçta. "Aşağıda seni bekliyorum." dedi. Hemen ardından yeniden kapı sesini duyduğumda çıktığını anladım.
Kısa süre içinde ben de duştan çıktım. Ateş'in bıraktığı havluyu vücuduma doladım. Havlu dizlerimin üzerine geliyordu. Hızla çıktım banyodan. Acıkmıştım. Hemen çaprazdaki oda, Ateş'in odasıydı. Oraya yöneldim. İçeri girdiğimde Ateş oradaydı. Aynanın karşısında saçlarını düzeltiyordu. Ne gerek vardı ki buna? Saçları her zaman güzel görünüyordu zaten. "Duşa girmeyecek misin?" diye sordum kaşlarımı havaya kaldırarak. Başını bana çevirip cevap verdi. "Birazdan yemek gelir. Sonra girerim duşa." dedi. Şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Ona doğru iyice yaklaşıp arkasına geçtim. Onu sırtından tutarak, odanın dışına doğru itmeye başladım. "Duş almadan olur mu, Ateş?!" dedim sitemle. Başını bana doğru çevirdi. Sırıtıyordu. "Peki." dediğinde onu itmeyi bıraktım. "Git, hemen duş al." dedim sert bir ifadeyle. Sırıtarak lavaboya doğru yöneldi. Ben de yeniden odaya dönüp kapıyı kapattım.
Pantolonum ve Ateş'in bıraktığını düşündüğüm tişört oradaydı. Hızlıca giyindim. Tişört büyük olmuştu. İçinde kaybolabileceğim kadar... Ateş'in omuzları benimkinden oldukça genişti ama başka seçeneğim de yoktu. Ateş banyoda olduğu için o an saçlarımı kurutamazdım. Bu yüzden topuz yapmaya karar verdim ama toka yoktu yanımda. Bu yüzden Ateş'in çalışma masasına yaklaşıp kalem aramaya başladım. O sırada masada Ateş'in çizimlerini gördüm. Benim asla anlayamayacağım, mimari çizimlerdi. Hiçbir şey anlamıyor olsam da gözğme güzel gözükmüşlerdi. Belki de Ateş çizdiği için hoşuma gitmişti. Üsttekileri kaldırıp alttaki kağıtlara da baktım. Ateş'in bunlarla ilgilendiğini bilmiyordum. Yani mimarlık okuyacağını biliyordum ama bu kadar ciddiye alıp üzerine çalışacağını düşünmezdim. Şaşırmıştım.
Kağıtları biraz daha inceledikten sonra masada bulduğum bir kalemle saçlarımı tutturarak dağınık bir topuz yaptım. Aynada saçlarıma baktım. Tabi ki de kötü görünen yerlerini düzeltmeyecektim. Artık iyice acıkmıştım. Öğlen olmuştu. Daha fazla oyalanmadan kapıya yöneldim. Odadan çıkıp merdivenleri inmeye başladım. O sırada kapı çalınca hızlandım. Kapı deliğinden küm olduğuna baktım. Pizzacı gelmişti. Şaşırtıcıydı çünkü pizzacı bizim yaşlatımızdaydı.
Kapıyı açtım. Pizzacı iki tane pizza kutusunu elime uzattı. Para falan hazırlamamıştım. "Bir saniye, hemen getiriyorum parayı." deyip içeriye ilerlediğimde pizzacı seslendi. "Biz Ateş'le hesaplaşırız sonra, yenge." dedi. Şaşkınlığımı anlamak için yüzümü incelemeye gerek bile yoktu. Bir süre konuşamadım. "Peki, o zaman. Siz sonra hesaplaşırsınız." dedim.
Yenge mi dedi o? Yenge nedir ya?
Pizzacı kapının önünden uzaklaşırken ben de ellerim dolu olduğu için dirseğimle kapıyı iterek kapattım. Salonun ortasında, koltukların çnünde duran alçak masaya bıraktım pizza kutularını. O sırada merdivenlerden inen Ateş'i gördüm. Saçları ıslaktı. Havluyu boynuna atmıştı. Dünkü kıyafetlerini giymişti. Gömleğinin düğmelerini yarıya kadar iliklemişti. Göğsü açıktı. Elleriyle saçlarını karıştırıyordu. Fazla çekiciydi. Baş döndürecek kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...