(Multide Görkem ve Ateş var😝)
(Bence çok yakışıyorlar.
Siz de düşüncelerinizi aşağıya yorum olarak bırakmayı unutmayın lütfen. Görüşleriniz benim için çok değerli.)Sınıfa girdik Ateş ile birlikte. Biz içeriye girerken Ateş elimi tutunca bir anlık bir paniğe kapıldım. Herkesin öğrenmesi için doğru zaman mıydı? Ben bunları düşünürken Beren de bize doğru geliyordu. Moralim bozulurken elimi çekecekken Ateş elimi sıkınca çekemedim. Beren'le göz teması kurmamaya çalıştım. Ateş ise ona çok soğuk bakıyordu. Beren hem kızgın hem de üzgün gözüküyordu. Önce ellerimize baktı. Sonra da Ateş'in boşta kalan kolunu tutup yalvarır gibi baktı. "Biraz konuşabilir miyiz?" dediğinde Ateş sıkıntıyla derin bir nefes alıp bana baktı. 'Merak etme, halledeceğim' bakışı atıp gözlerini kırptı. Daha sonra da ellerimizi birbirinden ayırıp önden yürüyerek sınıftan çıktı. Beren de peşinden gitti.
Şimdi ne gerek vardı böyle şeylere? Kenara çekip konuşmak falan ne demek? Ben neciyim burada? Benim yanımda neden konuşulmuyor?
Kendi düşüncelerimle tartışırken aynı anda sırama doğru yönelip sırama yerleştim. Önümde oturan Eymen bana döndü. "Günaydın." dedi neşeli bir ses tonuyla. Ben de gülümsemeye çalışarak cevap verdim. "Günaydın." dedim. Ruh halimi hemen anlamış olacak ki, "Ne oldu?" diye sorunca derin bir nefes alıp ofladım. "Az önce Beren gelip Ateş'le konuşmak istediğini söyledi. Ateş de onunla konuşmaya gitti." dediğimde sırıtmaya başladı. "Hallederiz kanka, sorun yok. Eymen kardeşin bu günler için var. Ama sen neden gönderdin ki onları? Sen de gitseydin. Biraz sahiplensene." deyince biraz düşündüm. "Kimi sahipleneyim? Ateş'i mi? Saçmalıyorsun. Bunu nasıl yapayım?" dediğimde yine sırıtarak cevap verdi. "Ateş seni nasıl sahipleniyorsa, senin için Cenk'i nasıl dövüyorsa öyle sahipleneceksin sen de. Ben mi öğreteyim bunu? Neyse, bak şimdi ben gidip Beren yellozunu dinleyeceğim ama bir şartım var." dediğinde hemen söze atladım. Elbette biliyordum ne istediğini. "Tamam, Cemre'yi ayarlarım sana. Hadi git şimdi! Her şeyi, kelimesi kelimesine anlatacaksın!" dedim. Mutlu bir yüz ifadesiyle ayağa kalktı. "Eyvallah kardeşim." deyip sınıftan çıktı.
Henüz zil çalmadığı için rahat hareket edebiliyorduk. Ben de Cemre'nin yanına gittim. "Kanka, Eymen bugün çıkışta seni evine bırakmak istiyormuş. Sana söylemeye çekiniyor." dediğimde sevinci yüzüne yansıyordu. "Ciddi misin?" dedi gülümseyerek. Ben de başımı sallayarak onayladım onu. Daha sonra Eymen koşarak sınıfa girince ben de hemen yanına gittim. "Ne oluyor yakalandın mı?" diye sordum panikle. Soluk soluğa kalmıştı. "Neredeyse yakalanıyordum. Ateş geliyor. Merak etme görmedi beni. Anlatacağım birazdan." dedi sırasına doğru ilerlerken.
Ben de kendi sırama geçip yerleştim. Eymen'i dürttüm. O bana döndüğünde söze girdim. "Cemre, bugün çıkışta onu eve bırakmanı rica etti. Tabi ki benim de katkım oldu." Dedim sırıtarak. Eymen'in ağzı kulaklarına çıktı. "Ya sen bir tanesin. Kardeşlerin en güzeli!" dedi bana. O sırada Ateş de sınıfa girdi ve yanıma geldi. O da yanıma oturdu. O gayet normal gözükürken ben çok gergindim. İçim içimi kemiriyordu. Aslında sormak istiyordum, Beren'in ne söylediğini ama soramazdım. Öyle hemen ilk günden kıskançlık krizine girmiş gibi, görgüsüz gibi olurdu. Ateş bana dönüp sırıtmaya başladı. "Sor hadi." dediğinde ona sanki hiç anlamamış gibi bir bakış attım. Halbuki ne dediğini gayet iyi biliyordum.
Bu tavrım karşısında o yeniden söze girdi. "Merak etmiyor musun Beren'in ne söylediğini?" dediğinde gayet sakin ve net bir ifadeyle, "Neden merak edeyim ki?" dedim, içimi kemiren merakımı gizlemeye çalışarak. Dirseklerini oturduğumuz sıranın sırt kısmına yerleştirip ukala bir tavırla, "Hm anladım. Yani Beren orada beni öpmüş olsa bu senin umurunda olmayacak. Öyle mi?" dediğinde kan beynime sıçradı. "Yapamaz öyle bir şey!" diye bağırdım. Tüm sınıfın bana baktığını fark ettiğimde utanıp sakinleştim ve gözlerimi kaçırdım. Eliyle çenesine dokundu. Ukala bir tavırla sırıtarak, "Çok kıskanıyorsun beni." dedi. Ben de ona tehditkar bir bakış eşliğinde, "İstersen ben de gidip Cenk'i öpebilirim. Ödeşmek gerek değil mi?" dediğimde kaşlarını çattı. "Dene istersen. Ben de gelir Cenk'in dudağını patlatırım! Ödeşmiş oluruz!" dediğinde ona kendi sözüyle cevap verdim. "Çok kıskanıyorsun beni." dedim sırıtarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...