(Multide Görkem var😍❤🤗)
"Gözlerinde denizi gördüğünüz bir insana karşı yapabileceğiniz pek bir şey yoktur. Ya limanına sığınırsınız, ya da dalgasına kapılırsınız."
- Deniz KaşdaşGörkem'den...
Sabah alarmın sesiyle uyandığımda bir hafta sonra ilk kez uykumu aldığımı hissettim. Uyku gerçekten önemli.
Dün gece Ateş'in son attığı mesaja cevap vermedim. Ne diyecektim ki? Yaralı haliyle atıp tutuyor? Üstelik bana kızıl cadı dedi! Benim nerem cadı? Nerem kı- yok onu diyemem bildiğiniz kızıl saçlıyım yani!
Yataktan kalktığımda telefonuma baktım ilk iş olarak. Saat sabah, 08.00 olmuştu. Bir an önce hazırlansam iyi olurdu. Bugün okula gidecektim. Sonuçta Ateş artık iyiydi. Zaten bir haftadır gitmiyordum. Ygs mağduru olarak bir hafta devamsızlık, intihar gibi bir şeydi. Neyse ki yaz tatilinde, yaz kursuna gidip tüm ygs konularını bitirmiştik. Bu yüzden çok da panik yapmadım.
Telefonumdan ve yatağından ayrılıp mutfağa geçtim. Her sabah olduğu gibi kahvaltı sofrası hazırdı. Hemen geçip kendi yerime oturdum.
Annem ve babam gözlerini dikmiş beni izliyorlardı. Depresyona girdiğimi düşünüyorlardı son bir haftadır. Başımı kaldırıp onlara baktım. "Ben iyiyim. Öyle bakmayın. Kaza gözümün önünde oldu. Ondan çok etkilendim. Yoksa başka bir nedeni falan yok yani. Önemli bir şey değil." dedim. Rahatlamış gibiydiler.
Kahvaltıdan sonra hemen odama geçip formalarımı giyip hemen çıktım evden. Cemre kapının önünde beni bekliyordu. O da endişeli görünüyordu benim için. Gülümsedim. "İyiyim. Hadi okula, Cenk'in yakasına yapışma vakti!" dedim. Cenk kazayı birkaç çizikle atlatmışken Ateş bir hafta can çekişti orada! Cemre de sırıtmaya başladı. "Görkem geri döndü yani!" dedi coşkuyla. Sonra da boynuma atladı. Gülmeye başladım. Otobüs durağına doğru yürümeye başladık.
Okula geldiğimizde bir ordu toplandı etrafıma. Eymen ve Ceyhun, bugün de Ateş'in yanında kalacaklardı. Bu yüzden Ateş'le ilgili haberleri alabilecekleri tek insan bendim. Herkes her şeyi ne çabuk öğrenmişti! Herkes Ateş'i soruyordu bana. Ne diyeceğimi bilemedim. O sırada karşıdan bana doğru yaklaşan Cenk'i gördüm. Onu görmek bile sinirlenmeme yetiyordu artık. Kalabalığın içinden sıyrılıp ben de ona doğru yöneldim çatık kaşlarım eşliğinde. Kazadan beri ilk kez görüyordum onu. Bu olanların tamamı onun suçu olmasa da dolaylı yoldan o sebep olmuştu. Tam karşısına geldiğimde benden önce davranıp söze girdi. Üzgün görünüyordu. "Böyle olmasını istememiştim gerçekten ama bilmediğin şeyler var. Ateş'ten nefret etmek için yeterli sebeplerim var." dediğinde bağırarak susturdum onu. "Yeter! Seni dinlemek istemiyorum! Benden uzak dur! Eğer etrafımda dolanmaya devam edersen bu kez o hastanede can çekişen sen olursun!" deyip hızlı adımlarla uzaklaştım oradan. Tüm okul toplanmış bizi izliyordu.
Bunda bu kadar merak edilecek ne var!
Sınıfa girdiğimde boş duran sırama geçtim. Bugün Ateş olmadığı için yana kayıp onun yerine oturdum. O duvar kenarında oturuyordu. Yandaki duvara bir şeyler yazdığını farkettim. Onun yazdığı çok belliydi çünkü hepsinin altında imzası vardı. Kısa bir cümleydi.
'Gözlerinde denizi gördüğünüz bir insana karşı yapabileceğiniz pek bir şey yoktur. Ya limanına sığınırsınız, ya da dalgasına kapılırsınız.' yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...