(Multide Özge var.
*Görkem'in halasının kızı* 😅😜)Merdivenleri çıkmaya başladım. Kapıda beni annem karşıladı. Kapıya yaslanmış, ellerini de göğüs hizasında bağlamış, bana bakarak gülümsüyordu. Onun bu halini görünce ben de gülümsedim. Merdivene oturup ayakkabımı çıkarırken, "Hayırdır, anne?" diye sordum gülümseyerek. O da bana aynı ifadeyle cevap verdi. "İçeriye geç de, konuşuruz." dedi. Başımı sallayarak onayladım onu. Oturduğum yerden kalkıp içeriye girdim.
Salona uğrayıp babama, "Merhaba." dedikten sonra odama geçip pijamalarımı giydim. Yeniden salona döndüm. Ben içeriye girerken babam ayaklanmıştı. "İyi geceler, kızım. Ben yatıyorum. Yorucu bir gündü benim için." dedi. Başımı salladım. "Tamam, babacığım. Git, yat sen." dedim ona sarılırken.
Babam salondan çıkarken ben de annemin yanına geçip oturdum. Annem yüzünü bana döndü. "Konuşalım mı biraz?" dedi sevecen bir tavırla. Biraz şaşkınlık biraz da merak içindeydim. "Tamam, konuşalım. Bir sorun mu var?" diye sordum kuşkuyla. Annem, başını sağa sola salladı. "Hayır, sorun yok. Sadece, senin büyüdüğünü görmek hoşuma gitti." dedi. Ne söyleyeceğimi bilemedim. "Nereden çıktı o şimdi?" dedim şaşkınlıkla. Annem bakışlarını kaçırdı. "Ateş'le nasıl gidiyor?" diye sordu. Kıpkırmızı oldum bir anda. Bu kez de ben gözlerimi kaçırdım. "Anne, Ateş ne alaka şimdi?" dedim kısık bir sesle, çekinerek. Gülümsemeye devam ederken, "Ateş, uzun bir süredir odak noktamız. Sen söylemiyorsun ama anlamak zor değil. Onu seviyorsun. Yıllardır 'Aşka inanmıyorum' görüşünü savunan kızımı böyle görmek garip geldi." dedi. Hala annemin yüzüne bakamıyordum. "Anne, deme öyle. Ben emin değilim, aşk çok ağır bir yük. Bu kadarına hazır mıyım bilmiyorum. Sanki bana birkaç beden büyük gibi." dedim.
Annem elimi tuttu. "Evet, aşk ağır bir yük, eğer tek taraflıysa. Ama Ateş'in sana nasıl baktığını gördüm. Seni zaten biliyorum. Tek başına değilsin. Bu yükü birlikte taşıyabilirsiniz." dedi. Şiir gibi konuşmuştu. Güzel konuşmuştu. Benim ise hala tereddütlerim vardı. "Haklısın ama ya o bir süre sonra bu yükü taşımak istemezse, ya ağır gelirse, ya beni yükümle yarı yolda bırakırsa, ne olacak? Bu yükü tek başıma taşıyamam ki." dedim tereddütle. Annem burukça gülümsedi. "Evet, taşıyamazsın. Düşersin, canın yanar, belki çok canın yanar. O zaman yanına ben gelirim. Elinden tutarım, seni düştüğün yerden kaldırırım. Yolun kalanını birlikte yürürüz. Yükün olmaz yanında, belki bir parçan eksik olur. Ama en azından hiç yola çıkmamış olmanın, ilk vazgeçen olmanın pişmanlığını yaşamazsın. Yaşayarak öğrenirsin. Acı çekerek büyürsün." dedi.
Annemin her zaman yanımda olduğunu bilmek bana güven veriyordu. "Beni yakmasından korkuyorum. Sonuçta o, Ateş. Yakmak doğasında var." dedim. Annem yine gülümsedi. "Unutma, insanlar değişebilir, onu değiştirebilirsin. Belki de çoktan sönmüştür ateşi. Belki de içinde çiçek bahçeleri açmıştır, tıpkı senin gibi. Ama eğer o seni yakarsa, ben de onu yakarım! Sen yalnız değilsin. Ben varım, baban var, Ozan var. Hatta yarın gelecek olan bir halan bile var." dediğinde kıkırdamaya başladım. Annem de bana eşlik etti ve kolumu sıvazladı. "Sabah erken kalkacağız. Çok işimiz var. Halanlar öğlen geleceklermiş. Yani sabah yedide uyanmış olacaksın, küçük hanım. Ayrıca bu kez kaçışın yok. Sarma sararken sen de yardım edeceksin." dedi sevecen bir tavırla.
Gözlerimi kapattım. Ellerimi, parmaklarım yukarıya bakacak şekilde birleştirip Japonlar gibi selam verirken, "Emrinizdeyim, sayın anne hazretleri." dedim. Annem kıkırdarken ben de ona eşlik ettim. Koluma hafifçe vurdu. "Hadi, deli kız. Kalk, yat. Gece yatmak bilmezsin, sabah kalkmak bilmezsin!" dedi. Yanaklarına birer öpücük bırakıp ayağa kalktım.
Kapıdan çıkmadan önce hafifçe dizlerimi bükerek annemin önünde eğildim. "Siz nasıl isterseniz efendim." dedim alaylı bir ifadeyle. Amacıma ulaşıp annemi sinirlendirmiş olacağım ki annem terliğini bana doğru fırlattı. Neyse ki kapıya çok yakındım ve hemen odama doğru koştum. Arkamdan bağıran annemin sesini duydum. "Bir de dalga geçiyor benimle! Kaç Görkem kaç! Yarın canına okuyacağım senin!" diyordu. Duymazlıktan geldim. Odama girip sessizce yatağıma uzandım. Uyku öncesi telefonda birkaç tur atmak için elime almıştım ki mesaj geldi. Mesaj Ateş'ten gelmişti. Hemen açıp okudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...