38. BÖLÜM

7.3K 291 74
                                    

(Multide Görkem var. Çünkü o bir tumblr girl😝🤗😍😋)

...Çünkü sevgi, uğruna yanmaya değecek en değerli şeydi. Çünkü sevgi, sevdiğin kadar beklemek, beklediğin kadar özlemek, özlediğin kadar yanmaktı. Çünkü sevgi, her yandığında ona daha da bağlanmaktı.

- Deniz Kaşdaş

Evin önüne geldiğimizde babamlar çoktan gelmiş, torbaları eve taşıyorlardı. Emre ve Ateş bizden önce arabadan inip torbaları taşımaya yardım ettiler. Cemre ve ben de arkalarından indik. Bizim sülale son poşetleri yukarı çıkardılar ve geri inmediler. Cemre yorulmuştu. Bana sarılıp hemen evine geçti. Ben de bizim apartmanın önünde Ateş ve Emre'nin çıkmasını bekliyordum.

Ateş çıktığında merakla arkasına baktım. Emre çıkmayınca dehşetle açtım gözlerimi. "Emre nerede?" diye sordum. Apartmanı işaret etti. "O, gelmiyormuş. Eve girdi." dedi. Sıkıntıyla elimi alnıma vurdum.

Yanıma yaklaşıp elimi tuttu. Etrafa baktım hemen. Başımı çevirmemle, elimi çekmem bir oldu. Ateş, gözlerini devirdi. "Yine kime yakalandık?" diye sordu. Cemre'nin oturduğu apartmanı işaret ettim. "Hacı amca, balkonda. Bize bakıyor." dedim. Düşünceli bir ifadeyle söze girdi. "Yarın seni uzak, ıssız, hacı amca ve komşuların olmadığı bir yere kaçırmayı düşünüyorum okuldan sonra. Aa bir dakika yarın olmaz. Başka zaman yaparız artık." dedi. Tek kaşımı kaldırıp merakla sordum. "Neden yarın olmaz? Ne işin var?" diye sordum. Sırıtmaya başladı. "Yarın esmer güzelimle takılacağız." dedi. Anında kaşlarımı çattım. "Emin misin, Ateş? Bir daha düşün istersen. Ateş, seni boğarım! Esmer güzelin, kim oluyor? Yolarım onu!" dedim yüksek sesle. Sırıtmaya devam ederken cevap verdi. "Kıyamazsın arabama, Görkem. Daha yeni kavuşacağız zaten onunla. Özlem gidermemiz gerek." dedi. Şaşkınlıkla sordum. "Ne yani, esmer güzelim dediğin, araban mıydı? Bu ne, o zaman?" dedim kırmızı, spor arabasını işaret ederek. İşaret ettiğim yöne baktı. "Kazadan sonra arabamın aynısından alacaktım ama siyahı yoktu. Ben de siyahı gelene kadar kırmızısını aldım. Aslında bu da fena değil. Bana seni, kızıl yârimi hatırlatıyor. Ama esmer güzelimin yeri ayrı." dedi. Hemen söze atladım. Net bir ifadeyle, "Ateş, esmer güzelin mi yoksa ben mi? Karar ver." dedim yüzüne bakmadan. Sırıtmaya devam etti. "Hmm, biraz düşünmem gerek." dediğinde koluna bir yumruk attım. Hacı amcanın balkonuna bakıp hızlıca dudaklarımdan öpüp geri çekildi. "Ne yapıyorsun sen? Yemin ederim, hacı amca bizi tüfekle vurur!" dedim. Söylediğim şeyi umursamadığı her halinden belli oluyordu. Gözlerimin içine bakarak söze girdi. "Sen. Her koşulda, sen. Hep sen, yine ve yeniden sen." dedi. Gülümsedim. Tam söze girecekken annem balkondan bağırdı. "Görkem, hadi kızım! Daha duşa gireceksin. Senden sonra da Ozan'ı yıkayacağım! Akşam oldu, hadi, yavrum!" dedi. Hızlıca Ateş'i yanağından öptüm. "Benim için de sen, hep sen ama şu an annem." deyip apartmana koştum. "Geliyorum, anne." diye bağırarak apartmana girdim.

Eve çıkıp hemen duşa girdim. Üstüm başım kum olmuştu zaten. Baya kirliydim ve yarın okul vardı.

Duştan çıkınca bornozumu üzerime geçirdim. Banyo kapısını hafifçe aralayıp etrafta birileri var mı diye baktım. Kimse yok gibiydi. Herkes salonda olmalıydı. Koşarak odama geçtim. Dolabımı açıp pijamalarımı çıkardım. Pijamalarımı ve panduflarımı giydikten sonra salona geçtim. Koltuğa oturmadan önce, saçıma doladığım havluyu çıkarıp omuzlarıma attım. Annem, Ozan'ı banyoya götürmeye çalışıyordu. "Ozan, hadi anneciğim, banyo yapman gerek. Çok kısa sürecek. Hadi, bir tanem, hemen banyo yapalım, sonra sen uyursun." dedi. Ozan, söylene söylene banyoya gitti.

Özge kaş göz işaretleri yapmaya başladı. Bir süre ne söylediğini anlamaya çalıştım. Sanırım beni odama çağırıyordu. Yani benim anladığım buydu. Ayağa kalkıp odama geçtim. Özge de peşimden geldi. Odama girir girmez merakla sordum, "Ne oldu?" diye. Yatağıma geçip oturdu. Ben de yanına oturdum. "Ateş'i de çağırsana nişana. O da bizimle gelsin İzmir'e." dedi. Bir süre ne söylesem diye düşündüm. Ateş, zaten gelecekti İzmir'e ama bundan kimsenin haberi olmayacaktı. Bunu Özge'ye söylemeli miydim, emin olamadım. Tereddütle söze girdim. "Imm şey, bilmiyorum. Yok, olmaz öyle. Babamlara ne diyeceğiz?" dedim. Gözlerini devirdi. Gülümseyerek cevap verdi. "Bu, benim nişanım. Kimin gelip gelmeyeceğine de ben karar veriyorum yani. Ne olacak? Annene, babana da Ateş'i benim çağırdığımı söyleyeceğiz çünkü ben çağırıyorum. Yani yalan da söylememiş olacağız." dedi. Düşündüm. "Bilmem, belki olabiliriz. Düşüneyim biraz." diyerek geçiştirdim onu.

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin