17. BÖLÜM

9.8K 367 25
                                    


(Multide Görkem var❤️ Çok tatlı.😍 Mutlaka bakmalısınız.🤗)

Görkem'den...

Boynuma doğru yaklaştı. Elim ayağıma dolaştı yine. Tepki veremedim. Derin bir nefes alıp, "Benim kokum, sana çok yakıştı." diye fısıldadı. Sonra da sırıtarak çıktı lavabodan. Arkasından öylece bakakaldım. Parfümü gerçekten güzel kokuyordu. Ne yapmaya çalışıyordu? Kendini çok etkileyici sanıyordu. Evet, gerçekten yakışıklıydı. Hatta fazlasıyla... Gözleri çok güzeldi. Bakışları genellikle ukala olsa da bazen çok derin duygular saklıyordu. Saçları her zaman çok çekiciydi. Bu sabah hariç. Onu yastık fırlatarak uyandırmıştım. Bir hışımla uyanmıştı. Uyku sersemi olsa da çekiciydi. Ama saçları darmadağın olmuştu. Bu hali çok komikti. Bunları düşünürken istemsizce yüzümde bir gülümseme belirdi. Aynada gülümsememi görünce silkindim.

Ne oluyor Görkem, kendine gel! Ayaklı ego kendini fazla etkileyici sanıyor, ama bu numaralar bana sökmez canım! Avucunu yalarsın!


Saçlarım hafif nemli kaldı ama önemli değildi. Saçımı yandan örüp hemen çıktım lavabodan. Aşağıya indiğimde Eymen ve Cemre'nin sohbeti koyu olmalıydı. Ateş ise onlara tiksinerek bakıyordu. Emre uyuzu da yine telefona dikmişti gözlerini. Merdivenlerden inmeye başladım. "Hazırım ben. Çıkalım." dediğimde herkes dönüp bana baktı. Emre, "Tamam, olur." dedi. Kalkıp Ateş ve Eymen ile sarıldılar. Eymen, Ateş'in yanında kalacaktı. Bu sırada ben de kapıya yöneldim.

Biz kapıdan çıkarken, Ateş bizi geçirmek için kapıda bekliyordu. "Seni Emre mi getirecek yarışmanın yapılacağı yere?" diye sordu. Başımı sallayarak onayladım onu. Zaten biz baya kalabalık gidecektik. Annem, babam, Ozan, Emre ve Cemre gelecekti yarışmayı izlemeye. Eymen ve Ceyhun zaten gruptaydı. Heyecanlandım yine. Cemre yine cırlamaya başladı. "Ya hadi! Öğlen oldu, biz daha kuaföre gideceğiz!" dedi. Hepimiz hemen harekete geçtik. Emre'nin arabasına doğru yöneldik.

                                                                                      ***

Bugün, Pazar günü olduğu için annem izinliydi. Zile bastım. Kapı açılınca apartmana girip merdivenleri çıkmaya başladım. Merdivende Kıvanç ile karşılaştık. Konuşmak istedi. Bugün moralimi bozmak istemiyordum. "Kıvanç, bugün olmaz." dedim. Çok pişman gözüküyordu. "Lütfen konuşmama izin ver! Yıllardır bekliyorum ben seni. Sana hiçbir zaman zarar vermek istemedim. Yanımda olman, seni görmek yetiyordu. Ama seni beni hiç görmedin. Benim seni gördüğüm gibi hiç görmedin. Bu acı verdiği için taşındım buradan. Şimdi yine yanımdasın. Artık her şeyi biliyorsun ama sana dokunamıyorum, gözlerine bakamıyorum, konuşmama bile izin vermiyorsun. Lütfen bunu yapma!" dedi. Konuşması bitene kadar sessizce onu dinledim. O sırada annem kapıyı açtı. "Görkem?" dedi. Apartmanda, üst kata doğru seslendim. "Benim anne. Kıvanç'la sohbet ediyoruz. Hemen geliyorum. Sen gir içeriye." dedim. Bir süre sustu. "Tamam, geç kalma." deyip kapıyı kapattı. Kapının kapandığını duyunca söze girdim. "Sana kızgın veya kırgın değilim. Sadece... sadece şaşkınım ve bu olanları sindirebilmek için zamana ihtiyacım var. Sen benim kardeşim gibisin Kıvanç. Seninle birlikte büyüdük, birlikte oyunlar oynadık, birlikte düştük, birlikte kalktık. Ama daha fazlası, daha ötesi değil.

Hiçbir zaman daha ötesi olmadı. Seni üzmek, kırmak istemiyorum. Lütfen anla beni. Bir dost, kardeş olarak her zaman yanındayım. Ben bunları unutmaya hazırım. Sen de unutmalısın. Farz et ki, sen hiçbir şey söylemedin, ben de duymadım. Böylesi daha iyi olacak. Şimdi gitmem gerek." dedim. Umutsuzca başını salladı. Merdivenleri çıkmaya başladım. Kapının önüne gelince zile bastım. Annem kapıyı açtı. Heyecanlı gözüküyordu. Gülümsedi. Kapıda kısaca sarılıp içeriye geçtik.

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin