(Multide Görkem'in partide giysidiği kıyafetler ve piyanoda çaldığı şarkı var.😊
Yeni bölüm için sınır 70 vote ve 40 yorum diyelim o zaman. 😉🤗😝 Bu kadarını hak ettiğimi düşünüyorum size güveniyorum.)
4 GÜN SONRA...
Sabah evden çıkarken defalarca tekrar tekrar odama dönmemin sebebi yaptığım gereksiz panikti. Aslında çok da gereksiz olduğunu söylemek yanlış olurdu çünkü annem benim birazdan okul gezisine gideceğimi sanıyordu. Oysa durum pek de öyle değildi.
Neyse ki annem birkaç saat önce işe gitmişti. Eğer ben hazırlanırken annem evde olsaydı sanırım onu atlatmak çok daha zor olabilirdi. Okul gezisine şık bir etek ve bluzla gitmeyeceğimi, beni tanıyan herkes bilirdi.
Son olarak dört gündür Ateş'e vereceğim hediye için dakika başı durmadan çektiğim ve Ateş'i bezdirdiğim fotoğrafları derleyip omuzdan askılı çantama yerleştirdim. Bugüne kadar Ateş'le pek fotoğraf çekilmediğimiz için şu son dört günü iyi değerlendirmek zorunda kalmıştım sadece. Odamdan çıkmadan önce çalışma masamda duran resmi aldım. Bu resmi Ateş'le sahile gittiğimizde bir ressam çizmişti. Haberimiz olmadığı için komik, rezil ve bir o kadar da sevimli gözüküyorduk. Resmi de elime alıp odamdan çıktım.
Deniz teyzenin Ateş'e hediyesi de, tam şu anda Ateş'in evine doğru yola çıkmış olmalıydı. Bu yüzden acele etmeliydim. Çünkü Ceyhun, Ateş'i evden çıkartmak için oldukça çaba harcamıştı. Eymen ise partide giyeceği palyaço kostümünü almayı unuttuğu için çarşı Pazar geziyor olmalıydı. Yani Deniz teyzenin hediyesini karşılayabilecek tek kişi bendim. Neyse ki dün Ceyhun'dan evin anahtarını almıştım.
Deniz teyze de bizleri okul gezisinde sandığı için hediyesini bir gün önceden Ateş'in evine göndermesini rica etmiştim ondan. Böylece Ateş, geziden döndüğünde annesinin hediyesini evde görebileceğinden bahsetmiştim ona. Aslında tek sebebi, Ateş'in, hediyeyi bu akşam partide görmesini istememdi.
Şimdilik deniz teyzenin durumu böyle bilmesinde bir sakınca yoktu. Çünkü yarın Ateş ve annesi için güzel bir akşam yemeği ayarlayacaktık zaten. Biz sadece biraz erken başlayacaktık kutlamaya.
Evden çıkmadan önce son kez aynada kendime baktım. Beyaz mini eteğim ve üzerindeki kolları geniş mor bluzum aslında oldukça hoş gözüküyordu. Derin bir nefes alıp kapıya yöneldim. On santimlik topuklularımla bile Ateş'ten kısa kalacak olsam da elimden gelenin en iyisini yapabilirdim. En azından omuzlarına kadar yetişebilsem yeterdi bana.
Ayakkabılarımı giyip kapıdan çıkmadan önce son kez Ozan'ı öptüm. Ozan, henüz dedektiflik konusunda annem kadar ustalaşamayacağı için kıyafetlerime falan takılmamıştı. Ozan'ın bu küçük yaşları bu yüzden çok kıymetliydi.
Selen'e sarılırken kulağına fısıldadım.
"Selen, annemi biliyorsun. Kıyafetlerimden falan bahsedersen her şeyi anlar. Aramızda..." deyip göz kırptım. Selen, durumu biliyordu. Bu konuda bana yardımcı olacağından şüphem yoktu.
Selen de başını sallayarak onayladı beni. Gülümsedi ve Ozan'ın elini tuttu.
"Merak etme. Bizden laf çıkmaz." derken Ozan'dan da bahsediyor olması komikti çünkü muhtemelen o ne söylediğimizi bile anlamamıştı. Kıkırdayarak merdivenleri inmeye başladım.
Apartmandan çıktığımda kapının önünde beni bekleyen bir taksi vardı. Ben taksiye doğru yönelmişken birinin adımı seslenmesiyle olduğum yerde durdum. Başımı çevirip sesin geldiği yöne baktığımda bana doğru gelen Deniz teyzeyi gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...