(Multide Deniz var. Henüz onun kim olduğunu bilmesek de önemli biri olduğunu biliyoruz. Şimdilik bu kadar. 😝😉)
Akşam yemeğinden sonra Ozan hemen uyudu. Halsizdi. Hasta olacak gibiydi. Annem ve babam salonda çay içiyorlardı. Cemre ve ben de benim odamdaydık. Piyano konusunu açmak için annem ve babamın keyifli bir anlarını bekliyordum. Artık beklemekten sıkılmıştım. "Off, ben gidiyorum, Cemre. Piyano dersi için konuşacağım onlarla. Zaten zor olacak öğrenmem. Bir an önce başlamam gerek derslere." dedim. Cemre sırıtmaya başladı. "Bence de bir an önce başlaman gerek. Kim bilir kaç yılda öğreneceksin?" dedi alayla. Yine benimle dalga geçiyordu. Kaşlarımı çattım. "Cemre, bir gün sıkacağım boğazını!" dedim. Beni ciddiye almıyordu. Omuzlarını silkti.
Onunla daha fazla uğraşmadan çıktım odadan. Salona girdim. Gülümseyerek annemin yanına oturdum. Anneme sarıldım. "Ee anne, keyfin nasıl?" diye sordum. Annem gözlerini dikip bana baktı. "Ne döktün?" diye sordu panikle. Hemen cevap verdim. "Anne, hiçbir şey dökmedim. Üzülüyorum ama bak." dedim. Annem şaşkınlıkla beni dinlemeye başladı. "Anne, biliyor musun yeni komşu çok tatlı bir kadın. Çok güler yüzlü. Hem de İzmir'den taşınmış." dedim. Annem bir süre boş boş yüzüme baktı. "Yani?" dedi soru sorar gibi. Omuzlarımı silktim. "Ay anne, sohbet ediyoruz işte!" dedim sitemle. Annem artık daha normal davranmaya başlamıştı. "Anne, bir de kadın piyano öğretmeniymiş. İzmir'de kendi müzik okulu varmış." dedim. Annem ellerini çırptı. "Bak, anlaşıldı senin derdin. Babanla konuş, Görkem." dedi. Ofladım sıkıntıyla. Bu kez de kalkıp babamın yanına oturdum. "Baba, bizim karşı apartmana yeni konşu taşındı ya hani," dedim hatırlatmak için. Babam, şaşkın ve alaylı bir ifadeyle yüzüme baktı. "Kızım, baştan anlatmana gerek yok. Az önce annene anlatırken de duydum ben." dedi. Salakça sırıtmaya başladım. O sırada salona Cemre girdi. "Aman, Semih amca, karşı komşu piyano dersi verebileceğini söylemiş de onun için izin istiyor senden. Bir saattir odada takla atıyor." dedi yanıma doğru gelirken. Ona, çatık kaşlarım ve kısık gözlerimle baktım. Omuzlarını silkti. "Ne var be? İşini kolaylaştırdım işte." dedi. Babam da Cemre'ye gülümsedi. "Ahh, Cemre, ben onun ciğerini de biliyorum, kızım. Daha kaç takla atabilir diye merak ettim." dedi. Cemre de babamın söylediği şeye güldü. Ne kadar da iyi anlaşıyorlardı böyle(!)
Babam dalga geçme faslı bitince bana döndü. "Tamam, olur. Annen tanışsın kadınla. Eğer gözü tutarsa git, öğren. Ben annene para bırakırım. Ödersin ders ücretini." dedi. Coşkuyla bağırdım. "Canım babam!" deyip boynuna atladım. Onu boğacak derecede sıkıca sarıldım. "Tamam, kızım bir izin ver. Nefes alayım." dedi. Hemen geri çekildim. "Evet, evet haklısın, babacığım." dedim ciddi bir ifadeyle. Babam yeni bir soru yöneltti. "Nereden esti bu piyano?" diye sordu bana. Omuzlarımı silktim. "Öyle heveslendim sadece." dedim. İnanmamış gibi bakıyordu. "Emin misin, başka bir nedeni yok mu yani?" dedi. Başımı olumsuz anlamda sağa sola salladım. "Hiçbir nedeni yok, baba." dedim.
Yalandan kim ölmüş ki?
Annem de bu söylediğime inanmamıştı. Sanki başka bir cevap bekliyor gibi yüzüme bakıyordu herkes. İyice gerilmiştim. Gerçekten yalan söylerken zorlanıyordum. "O zaman size iyi geceler." deyip koltuktan kalktım. Cemre'ye gözlerimle kalkmasını işaret ettim. Mesajı hemen aldı ve o da peşimden geldi. Annem ve babam da art ardına, "İyi geceler." dedi. Cemre ile birlikte salından çıkıp odama yöneldik. Ozan'ın üstü açılmıştı. Zaten hasta olacak gibiydi. Bir de deli deli yatıp üzerini açıyordu.
Bana çekmiş, çocuk.
Hemen Ozan'ın üzerine örttüm yorganı. Bir insanın en güzel, en masum hali uyurkenki haliydi bence. Uyurken bile kötü görünen bir insan olduğuna hiçbir zaman inanmamıştım. Uyurken insanların başında onları izleyen melekler olmalıydı. Belki de bu melek anneydi. Her gece başucumuzda beklemese de ateşlendiğimiz gecelerde beklerdi. Gece defalarca uyanıp bizleri emziren, üzerimizi örten, ateşimizi kontrol eden, defalarca öpen bir insan, melek değil de ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...