(Bu bölüm biraz sınırları zorlayalım. Öyleyse 50 vote 30 yorum diyelim mi?)
Görkem'den...
İki haftalık tatilden sonra yeniden okula gideceğim gerçeği hâlâ inandırıcı gelmese de annemin bağıran sesi bunun en açık kanıtıydı.
"Görkem, kalk artık! Geç kalacaksın okula!"
Annemin sesi o an tatlı uykumun arasında duymak isteyeceğim en son şeydi.
Yastığı kafama bastırıp birkaç dakika boyunca sokluksuz kalmayı göze alarak uykumla vedalaştım. Bunlar son çırpınışlarımdı.
Artık ciğerlerim oksijen isteğiyle dolup taştığında başımı havaya kaldırıp derin bir soluk aldım. Yerdeki yatağımda doğrulup etrafıma bakındım. Emre, kolu yataktan sarkmış, yüz üstü bir bir halde yatıyordu yatağımda.
Ozan ise yatağında değildi. Çoktan kalmış olmalıydı. Bugünlerinin kıymetini bilemeyen bir çocuktu o. Öğlene kadar uyuma fırsatı varken uyumadığı bu günler için ileride çok pişman olacağına adım kadar emindim.
Ben yatağımdan kalkarken annem konuşarak odadan çıkıyordu.
"Görkem, çabuk ol. Hızlıca bir şeyler atıştır sonra da baban bırakacak seni."
Annemin bu söyledikleri aklıma yalnızca Ateş'i getirmişti. Hızla annemin peşine takıldım.
"Peki Ateş?"
Annem bana umursamaz bir tavırla cevap verdi.
"Ateş, gideli çok oldu. Sabah erkenden evine gitti. Herkes senin kadar çok uyumuyor. İnsanların hazırlanması gerek."
Eğer aralarda bana laf sokmazsa rahat edemezdi, annem. O iğnenin ucu mutlaka değecekti bana!
Mutfağa girdiğimde yine benim için hazırlanmış bir tost vardı.
Sürekli uykuma, beceriksizliğime laf etse de, bir arkadaşımda kalmama izin vermek için önce sicil kaydına kadar istese de, beni korumak için keskin sınırlar çizse de çok seviyordum annemi.
Tostumu ayakta hızlıca yedikten sonra sonra başımı kaldırıp mutfaktaki saate baktım. Evden çıkmak için yaklaşık on dakikam vardı. Hala giyinmemiştim. Saçımı bile taramamıştım.
Hızla odama gidip üzerimi giyindim. Aynanın karşısında saçlarımı ellerimle düzeltmeye çalışırken arkamdan annem geldi ve elindeki tarağı bana uzattı gözlerini devirerek. Gülümseyip anneme öpücük attım.
"Anne, çantamı hazırlamadım daha. Sen saçımı tararken ben de çantamı hazırlasam?"
Bu önerim annemin hoşuna gitmese de kabul etti. Ben çantama kitap ve defterlerimi yerleştirmeye çalışırken annem de bir yandan saçlarımı tarıyordu.
Bir anda saçımın dolaşık yerine denk gelmiş olacak ki acıyla inledim.
"Anne!" diyerek daha dikkatli olması için uyardım onu. Annem ise yalnızca oflamakla yetindi.
Ben kapıya dopru yönelmişken tarağı annemin elinden alıp bir kez de kendim taradım saçlarımı.
Kapının önüne geldiğimde tarağı annemin eline verdim ve ayakkabılarımı giymek için eğildim.
Hızlıca ayakkabılarımı giyip saçlarımı yüzümden uzaklaştırmaya çalıştım.
Babam çoktan hazırlanmış, kapının önünde beni bekliyordu. Hızlıca annemin yanaklarını öpüp yerden çantamı aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...