(Multide Görkem'in partide giydiği kombin var. 😜😊)
Ateş'in seçtiği kıyafetleri hızlıca üzerime geçirip lavaboya geçtim. Saçlarımı ellerimle hafifçe salladım. Son kez ellerimle düzelttikten sonra salona döndüm. Ateş yine beni baştan aşağıya süzdü. "Seni bütün akşam yanımdan ayırmayacağım! Kurtlara yem olman an meselesi" dedi kaşlarını çatarak. Eteğimin boyundan hala memnun değildi. Şirince gülümseyerek karşılık verdim. "Tabi ki. Bence bana tasma takmalısın. Hadi, geç kalmayalım." dedim. Sırıtarak ayağa kalktı. Birlikte kapıya doğru yürümeye başladık. Ozan ve Selen de peşimizden geldi.
Ateş çoktan hazırlanıp apartmana çıkmışken ben hala ayakkabı seçmeye çalışıyordum. İşim uzun sürünce duruma yine Ateş el attı. "Siyah olan." diyerek tercihini koydu ortaya. Söylediği ayakkabıya baktım. Babet tarzında, sivri burunlu, bilekten tek bantlı siyah bir ayakkabıydı. Ayakkabıya son bir kez bakıp kararımı verdim. Ateş'in söylediği ayakkabıyı alıp kapının önüne bıraktım. Ayağıma geçirip merdivene oturdum ve hızlıca bilek kısmını bağladım.
Daha sonra yeniden ayağa kalkıp kapıya yaklaştım ve yere bıraktığım, siyah, omuzdan askılı, dikdörtgen çantamı alıp tek omzuma taktım. Son bir kez üzerime bakıp hazır olduğuma karar verip kapıda bizi bekleyen Ozan'ı öptüm. Selen'e döndüm. "Annem gelince çıkarsın her zamanki gibi. Olur mu?" diye sordum. Gülümsedi. "Merak etme." dedi. Ozan'a el sallayıp merdivenleri inmeye başladım. Ateş de peşimden iniyordu. "Sana hayatın ne kadar kısa olduğunu söylemiştim. Hala çok yavaşsın. Benim hazırlanmam en fazla 15 dakika sürer. Seninki 15 saat!" dedi. Kendimden emin bir tavırla cevap verdim. "Tabi ki! Aramızda bir fark var! Unutuyorsun sanırım! Sen erkeksin, ben ise kızım. Senin şekle sokulması gereken uzun saçların yok! Elbise mi etek mi diye düşünmek zorunda değilsin! Ayakkabı, topuklu mu yoksa düz mü olsun diye kararsız kalmazsın! Yeterince açıklayıcı oldu mu?" diye sorduğumda gözlerini devirdi. "Söylemedim say." dedi. Yeniden kaşlarımı çattım. "Dinlerken bile seni yoran o işleri, ben hergün yapıyorum!" dedim. "Kolay gelsin sana. Ben uğraşamam. Giyeceğim alt tarafı bir pantolon ve tişört. Saçlarıma da maşa yapacak değilim." dedi arabaya binerken. Ben de kendi koltuğuma geçip oturdum.
Arabaya bindiğimizden beri yaklaşık 20 dakika geçmişti. Hala gideceğimiz yere gelememiştik. "Daha yolumuz var mı? Çok sıkıldım." dedim. Sırıttı. "Biraz daha var. Kendine bir oyuncak bul, cici kız." dedi.
Beklediğim cevap!
Arabanın torpido gözünü açtım. İçini karıştırmaya başladım. Şarj aleti, kulaklık, parfüm ve güneş gözlüğü vardı. Baya havalı bir güneş gözlüğüydü. Hemen onu çıkardım ve gözüme taktım. Sonra da tepedeki adını bilmediğim gözü indirip aynaya baktım. Ateş de sırıtarak bana bakıyordu. "Git gide benim olan her şeye göz dikiyorsun." dedi. Gözlüğü kaldırıp saçlarıma taktım. "Bana daha çok yakıştı. Gözlüğün artık benim." dedim. Sırıtarak ofladı. "Oyuncağını sevdin demek ki." dedi. Başımı sallayarak onayladım onu.
Bir evin önünde durduğumuzda geldiğimizi anladım. Ateş'e bakıp, "Burası mı?" diye sordum. "Evet, hadi in bakalım, cici kız." dedi. Arabanın kapısını açıp indim. Ateş'le birlikte büyük bahçe kapısından içeriye girdik. Zile bastık. Kapıyı bize Ceyhun açtı. Ateş'le kısaca sarıldılar. Biz de hemen içeriye geçtik. İçerisi gerçekten kalabalıktı. Tüm okul orada gibiydi. Biz içeriye adımımızı attığımız anda birkaç kızın bize doğru geldiğini gördüm. Anında gerildim. Ağzı kulaklarındaki kızlar bize doğru gelirken Ateş de onlara doğru yürümeye devam etti. Ben de hemen peşinden gittim. Sarışın bir kız Ateş'in dibine kadar girip, "Ne zamandır göremiyoruz seni? Pek çıkmıyorsun geceleri. Bir mekanda olmasa diğerinde karşılaşırdık hep. Özlettin kendini." dedi. Kızın üzerine atlamamak için kendimi zor tutarken derin bir nefes aldım. Ateş'in elini sıkıca kavrayıp bir adım geri çektim onu. Dolayısıyla kızdan da uzaklaşmış oldu. Ateş dönüp önce sırıtarak bana baktı. Sonra da kıza dönüp, "Vakit ayırmam gereken daha değerli insanlar var. Belki başka bir gece karşılaşırız." dedi. Son cümleyi söylemese daha mutlu olabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...