(Multide Görkem var. 😍🔥😝🌸)
Artık cidden üşümeye başladığımda yattığımız yerden kalktık. Ateş, "Beceremeyeceğini biliyordum. Hadi, sen gir içeriye. Ben arabayı düzgünce yıkayıp gelirim. Üzerini değiştir hemen. Saçlarını da kurut. Hasta olursun." dedi. 'Ne kadar da düşünceli bir beyefendi.' diye düşündüm kendi kendime.
"Madem beceremeyeceğimi biliyordun, neden bana bu kadar işkence ettin?" diye sordum kaşlarımı çatarak. Sırıtmaya başladı. "Kendin söyledin. Sana işkence etmek için şansımı denemek istedim. Beceremedin. Neyse hadi, içeriye gir." dedi.
Tam eve doğru yönelmişken durup yeniden ona döndüm. "Sen de ıslandın. Üzerini değiştirdikten sonra yıkarsın arabayı. Sen hasta olunca ben çorba yapmak zorunda kalıyorum." dedim. Her lafımda onunla uğraşmazsam rahat edemiyordum. Aslında sadece hasta olmasını istemiyordum ama böyle söylemek işime geliyordu. Çarpık bir gülüşle bana bakarken, "Onu da beceremediğin için zor geliyor bir çorba yapmak. Bir söz vardır bilir misin? Annen sana daha önce söylemiş olmalı bu sözü. 'Seni alan adam, üç gün sonra geri getirir, bırakır.' der anneler. Sana dedi mi hiç? Çünkü bu söz sana çok yakışırdı." dedi. Gözlerimi devirdim.
Aslında annem bu sözü bana sık sık söylerdi ama Ateş'in diline düşmeyi göze alacak değildim. Çemkirdim. "Hiç de söylemiyor, annem bana öyle şeyler!" dedim çatık kaşlarım eşliğinde. Biraz bozuldum. Aslında baya bozuldum ama belli etmemeye çalışıyordum. "Sence tahammül edilmesi bu kadar zor bir insan mıyım? Sence, çok mu beceriksizim?" diye sordum sanki umursamıyormuş gibi bir tavırla. Bir süre düşündü. Bu daha da sinirlerimi bozdu. "Aslında o kadar da çekilmez değilsin. Ben olsam, sana beş gün falan dayanabilirdim. Belki de bir hafta..." dedi. Bir süre ona çatık kaşlarla bakıp yere bıraktığım paspası yeniden alıp ona doğru yürüyecektim ki beynimde çakan şimşeklerle olduğum yerde durdum. "Benimle evlenmeyi düşünüyorsun demek, öyle mi?" dedim kaşlarımı kaldırarak. İlk kez o gözlerini kaçırdı. "Ben örnek vermiştim sadece." dedi.
Aslında bunun zaten farkındaydım. Sadece onunla uğraşmak için elime geçen fırsatları değerlendiriyordum. "Benimle sadece eğleniyorsun yani, öyle mi?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak sert bir ifadeyle. Bu kadar iyi oyunculuk yapabileceğimi hiç düşünmezdim. Bana doğru yaklaşıp elimdeki paspası aldı, yere attı, Gözlerini gözlerimden ayırmadan, "Seninle evlenmemi mi isterdin?" diye sordu.
Cevap veremedim. Aslında evliliğe karşıydım. Yani bir zamanlar öyleydim galiba. Belki de hâlâ öyleydim. Bilmiyordum. Ateş tüm dengemi alt üst etmişti. Tüm kurallarımı, tabularımı yıkmıştı. Bu soruya o an cevap veremezdim. Üstelik benim nefesim onun boynuna çarparken, onun nefesi benim alnımdayken düşünmek zordu. Kendi irademle cevap veremezdim ki bu haldeyken. "Üşüdüm. Ben içeriye gireyim." deyip hızla yürümeye başladım. Arkamdan sırıttığına adım gibi emindim. Hızlıca eve girdim. Ateş'in odasına çıkıp formamı giydim. Odadan çıkıp lavaboya doğru yöneldim. Çekmeceden fön makinesini bulup ıslak saçlarımı kurutmaya başladım.
O sırada içeriye Ateş girince korkuyla irkildim. Elini saçlarıma attı. "Hâlâ ıslak. Kurutamamışsın." deyip fön makinesini elimden aldı. Gözlerimi devirip kollarımı göğsümde bağladım. Ona döndüm. "Tabi, ben beceriksiz olduğum için bunu da becerememişim!" diye sitem ettim. Beni omuzlarımdan tutarak aynaya bakacak şekilde ters çevirdi. Saçlarımı kurutmaya başladı. Ne yapacağımı bilemedim. Bu, çok garip hissettirmişti. "Ben hallederim." diyerek dönmeye çalıştım ama beni omuzlarımdan tutarak sabitledi ve dönmemi engelledi. Artık teslim olmuşken, kıpırdamadan saçlarımı kurutmasına izin veriyordum. Saçlarım kuruduğunda fön makinesini kapatıp lavabodaki dolaba bıraktı. Onu oradan alıp yeniden çalıştırdım ve bu kez de ben onun arkasına geçtim. Sırıtmaya başladı. "Görkem, ne yapıyorsun? Bunu yapmak için boyun çok kısa." dedi alaylı bir tavırla. Haklıydı. Parmak uçlarımda yükselsem bile zor yetişirdim saçlarına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...