19. BÖLÜM

9.4K 406 46
                                    

(Multide Görkem var😜😍)

Ateş'ten...

Sabah uyandığımda kimin ayağı kimin neresinde belli değildi. Üst üste uyumak zorunda kalmıştık. Her tarafım tutulmuştu. Babam demir parmaklıkların arkasından çatık kaşlarla bana bakıyordu. Polis memuru parmaklıklardaki kilidi açtı. "Serbestsiniz." dedi. Gözlerimi ovuşturarak polis memurunun açtığı kapıdan dışarıya çıktım. Hatırı sayılır derecede zengin bir babanın oğlu olmanın sonucuydu bu. Sanırım gerçekten tutuklanmak için cinayet falan işlemem gerek. Karşımda duran masadan içinde eşyalarımın olduğu şeffaf poşeti aldım. Babamın yüzüne bakmadan ilerlemeye başladım.

Karakoldan dışarıya çıktığımızda babam çatık kaşlarını bana çevirdi. "Bu sefer ne yaptınız?" dedi sert bir ses tonuyla. Gözlerimi devirdim. "Merak etme, kimseye zarar vermedik." dedim. Babam umutsuzca söze girdi. "Sen hiç akıllanmayacak mısın?" dedi. Gözlerimi devirdim. "Yarışmaya gelseydin eğer bilirdin neden bunu yaptığımızı." dedim.

Annem, yani şey... o kadın bizi terk ettikten sonra babam kendini işe verdi. Tek hayatı işiydi. Kötü bir baba değildi ama ilgisizdi. Yine de ihtiyacım olduğunda, zorda kaldığımda onu yanımda gördüm hep. Gece geç saatlere kadar çalışırdı. Bu durum canımı sıktığı için ayrı eve çıkmıştım.

Babam cevap verdi. "Önemli bir proje üzerinde çalışıyordum, Ateş. Küçük bir çocuk değilsin. Yarışmada yanında olmam gerektiğini düşünmedim." dedi. Oysa konu yarışmaya gelmemiş olması değildi. Gelse de gelmese de değişen bir şey olmazdı benim için. Ama hem yarışmaya gelmeyip, hem de hesap sorması canımı sıkıyordu. Merak ediyorsa bu kadar gelseydi!

"Bence de haklısın, baba. Küçük bir çocuk değilim. Bu yüzden küçük bir çocukmuşum gibi hesap sormayı, ders vermeye çalışmayı bırakmalısın." dedim. Şoför karşımda duruyordu. Arabanın kapısını açmıştı. Arabanın yanından geçip gittim. Eymen ve Ceyhun da beni takip ettiler. Babam arkamdan seslendi. "Nereye gidiyorsun? Arabayla gelmeyecek misin?" dedi. Ona döndüm. "Yardım ettiğin için teşekkür ederim babacığım." dedim biraz yapmacık, biraz umursamaz bir şekilde. Çaresizce oflayıp, arabaya bindi. Ben de yoldan bir taksi çevirdim. Eymen ve Ceyhun'la birlikte bindik taksiye.

Cebimden, karakoldan aldığım, eşyalarımın olduğu poşeti çıkardım. Poşetin içinde telefonum ve param vardı. Onları alıp poşeti taksinin penceresinden dışarıya attım. Telefonumun ekran kilidini açtım. Cevapsız aramalar vardı. Emre aramıştı. Hemen ben de Emre'yi aradım. Telefon açılır açılmaz konuşmaya başladı.

- Kardeşim neredesin ya? Dünden beri arıyorum. Bir şeyler öğrenebildin mi?

- Öğrendim. Beren yaptırmış.

- Beren kim be?

- Uzun hikaye, sonra anlatırım. Görkem nasıl?

- Çok ateşi çıktı. Hastaneye gittiler. Yanında Semra teyzem var.

- Off. Tamam. Bana haber ver, bir şey olursa.

- Veririm.

Yanına gitsem ayıp olurdu. Yanında annesi vardı. Beren'e ne yapacağımı düşünmeye başladım. Gidip dövsem olmaz. Erkek olsa onun ebesini... Bugün pazartesiydi. Okulda olmalıydı. Önce eve gidip, üstümü değiştirmeliydim.

Eve geldiğimizde hemen odama çıktım. Önce duşa girdim. Üzerimi giyinip alt kata indiğimde koltukta uyuyan Eymen ve Ceyhun'u gördüm. Yanlarına gidip onları dürttüm. "Kalkın lan! Okul çıkışına gideceğiz." dedim. Ceyhun huysuzlandı biraz. "Abi, senin kafan güzel mi? Nereden geldi bu okul sevgisi?" dedi. Hemen cevap verdim. "Lan ne sevgisi? Aslı'yla Pınar'ı alıp hastaneye gideceğiz. Görkem hastanedeymiş. Ben tek gidemem, yanında annesi varmış." dedim. Eymen ayağa kalktı. "Aşkım yaa. Ne olmuş kankama?" dedi. Kaşlarımı çattım. "Bana bak Eymen, yemin ederim çakacağım ağzının ortasına, göreceksin aşkını! Yılışık yılışık konuşup sinirlerimi zıplatma!" dedim. Eymen teslim olur gibi ellerini havaya kaldırdı. "Sakin ol kardeşim, Görkem kardeşim dünya ahiret bacım olur." dedi garip bir şiveyle. İstemsizce güldüm. "Zevzek." dedim. O da sırıtmaya başladı.

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin