49. BÖLÜM

5.5K 264 57
                                    

(Multideki şarkı olmadan okumayın bu bölümü. Özellikle de son kısımlarını.😉😊❤️)

Ateş'ten...

Kafam darmadağındı. Ben daha dokuz yaşındayken bırakmıştı beni. Doğru olabilir miydi? Zaten beni unutmak istediği için gitmiş olmalıydı. Gerçekten unutmuştu. Bunca şeye rağmen yüzünün her köşesini hafızama kazıdığım kadın şimdi benden geriye hiçbir şey hatırlamıyordu. Daha fazla düşünecek durumda değildim. Merdivenleri inmeye başladım. Arkama bakmadan, konuşmadan indim.

Arkamdan bağıran Görkem'in sesini bile algılayacak durumda değildim. O bile etki etmiyordu. Hızla çıktım apartmandan. Arabama binip sürmeye başladım. Kafamdaki soruları cevaplayabilecek tek adam olan babamın yanına gidecektim. Onun anlatımına göre annem arkasına bakmadan, bir kez bile aramadan gitmişti. Ben ise onun piyano başında bıraktığı dokuz yaşındaki bir çocuktum. Babamın anlattığı şeye inanmaktan başka şansım var mıydı ki? Hiçbir yol bu kadar uzun, bu kadar yoğun geçmemişti. Bu yol geçmemiş, bitmemişti.

Şirketin önüne geldiğimde hızla arabadan inip büyük camdan binaya girdim. Asansör bekleyecek değildim. Merdivenlerden çıkmaya başladım. Üçer, beşer belki daha fazla...

Babamın odasının önüne gelip durdum. Ne düşünecektim ki? Kime öfkelenecektim? Derin bir nefes alıp içeriye girdim. Kapıyı sertçe kapattım. Babamın masasının önüne gelip sertçe masaya vurdum elimi. Masa sallanmıştı. Babam kaşlarını çatmış, biraz sinir, biraz şaşkınlıkla bakıyordu bana. Umursamadım. "Annem nerede, baba?" diye bağırdım. Nerede olduğunu biliyordum. Onun vereceği cevaptı önemli olan. Soruma cevap vermekten kaçınıyor gibiydi. "Ne oluyor? Nereden çıktı şimdi o kadın?" dedi. Yeniden masaya vurdum. "Cevap ver bana!" dedim. Gözlerini kaçırıp yutkundu. Bu ifadeyi biliyordum. Suçluluk vardı yüzünde, vicdan azabı...

"Ateş, bilmiyorum. On yıl önce gitti o. Yıllardır aramıyorum onu. Senin de böyle yaptığını sanıyordum." dedi. Gözlerime bakmıyordu. Yüzüme sahte ve sinirden bir gülüş ekledim. Gülmeyi bir anda kesip doğruldum. "Aramadım! Hem de hiç... Senin bana söylediklerine inandım. Seni değil, hep annemi sorguladım, suçladım! Ama o kadın hiçbir şey hatırlamıyor! Beni tanımıyor!" dedim. Babamın gözleri doldu. Ayağa kalkıp yanıma geldi. Ellerini omuzlarıma koydu. "Ateş, senin içindi. Yemin ederim, senin için yaptım. Seni benden alacaktı." dedi. Yeni bir şok daha... Açık konuşmuyordu. Devam etmesi için konuşmadım. Onun konuşmasını bekledim. "Biz o gün annenle tartışmıştık. Sen de duymuştun. Boşanmak istediğini söyledi. Seni alıp gideceğini söyledi. Senden vazgeçemezdim. O gün annen dışarı çıktğında bir trafik kazası olmuş. Annen hafızasını kaybetmişti. Hastaneye gittiğimde öğrendim." dedi. Tek kaşımı kaldırdım. "Sen mi yaptın? Ya da yaptırdın?" dedim şüpheyle. Bana muhtaç gözlerle bakıyordu. "Ateş, inan bana, doğruyu söylüyorum. Hastanede öğrendim. Kazadan haberim yoktu. Ben ne yapacağımı bilemedim. Eğer tedavi olup her şeyi yeniden hatırlarsa seni alıp gidecekti. Tedavi olmasını istemedim. Annen uyandıktan sonra ona bir arkadaşı olduğumu söyledim. Başka kimsesi olmadığını, İzmir'de yaşadığını söyledim. Zaten kafası çok bulanıktı. Söylediklerime inanmaya hazırdı. Ona İzmir'de bir ev aldım. Piyano dersi verebileceği bir müzik okulu açtım. İstanbul'da çok kalmadı zaten. İzmir'e gitti. Ona işiyle ilgili olduğunu söyleyerek boşanma belgesini imzalattım. Evli olduğunu öğrenseydi sana da bana da ulaşabilirdi. Zor olmadı. İlk iki üç yıl arada bir gidip onu ziyaret ettim. O kadar zaman boyunca hiçbir şey hatırlamadı." dedi. Gözlerim dolmuştu. En son ağladığımda da annem için ağlamıştım.

"Tedavi olmasına nasıl izin vermedin! Ben yıllarca ona öfke duydum beni bıraktığı için! Gözyaşı döktüm ben! Sen nasıl onu benden kopardın? Bana yıllarca yalan söyledin!" diye bağırdım. Gözlerime bakmıyordu. Biraz daha sakinleştiğimde yeniden ona döndüm. Her şeyi tam anlamıyla öğrenmem gerekiyordu. "Neden kavga ettiniz o gün? Neden beni alıp gitmek istedi?" diye sordum. Sustu. "Cevap ver bana!" diye bağırdım. "Şirkette çalışan bir asistan kız vardı o yıl. Bizim de annenle aramız çok kötüydü. Sürekli kavga ediyorduk." dediği anda sözünü kestim. "Onu aldattın mı?" diyerek bağırdım. Cevap veremedi bir süre. "Ateş, önemli bir şey değildi. Öylesine bir ilişkiydi." dedi. Karşımdaki insanın babam olduğunu unuttum o an. Gidip yakasına yapıştım. Onu sertçe salladım. "Sen nasıl bir adamsın? Bize nasıl yaptın bunları? Ben yıllar sonra ne diyeceğim o kadına? Nasıl anne diyeceğim? Bana, o kadına onca yaptıklarından sonra sana nasıl baba diyeceğim? Söylesene!" dedim. Cevap vermedi. Gözleri doluydu. Karşımda öylece duruyordu. Tepkisizce...

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin