- Yüzünü görmek, yüzümü güldürmek için bir sebep.- Deniz KAŞDAŞ
Kahvaltıdan sonra babam, Ozan'ı da alıp salona geçmişti. Annem ve ben de sofrayı topluyorduk. Annem yüzüme bakmadan gülümsedi.
"Baban, berbere Ateş'i de götürecekmiş ha?"
Bu biraz soru gibiydi. Yaramı deşiyordu annem. Derin bir nefes alıp sıkıntıyla ofladım.
"Evet. Kendisi kız babası olması gerekçesiyle böyle bir şey yapacağını söylüyor! Anne, bu çok saçma! Ateş'i tanımak istiyormuş. Ben tanıyorum ya, yetmez mi?"
Annem, bu kez yüzünü bana çevirdi. Cevap vermek için hazırlanıyordu. Kesinlikle babamın tarafını tutacaktı. Tanıyordum onu. Elini beline koyup güldü.
"Tabi ki de yetmez. Söz konusu olan senin hayatın, Görkem. Bu konuda sana bile güvenemeyiz. Çünkü sen hata yapabilirsin. Yanlış insanlara güvenebilirsin, pişman olabilirsin. Ateş, senin hayatının merkezi gibi şu aralar. Senin hayatının bu kadar içinde olan bir insanı bizim de tanımak istememiz gayet doğal."
Kısa bir nutuk gibiydi bu. Bıkkınlıkla gözlerimi devirdim.
"Anne, sen de babam da tanıyorsunuz Ateş'i. Daha önce karşılaşmıştınız. Bir insanı tanımak için doğru yer sence berber mi?"
Olumsuz bir yanıt bekleyerek sorduğum bu soru annemi güldürdü.
"Tamam, haklısın. O biraz garip kaçtı. Bu da babanın düşünce yapısı, kızım. Onu anlayabileceğini sanmıyorum. Ama rahat ol biraz. Babanı tanıyoruz. En fazla ne yapabilir ki Ateş'e? Zorla saçlarını mı kestirecek sanki?"
Annemin beni rahatlatmak için söylediği bu avuntu cümlelerini biraz düşündüm. Haklı olabilirdi. Ne olurdu sanki yanlarında ben de gidebilseydim? Ama bu çok daha tuhaf kaçardı. Ne işim vardı sonuçta berberde? Traş mı olacaktım sanki?
Sofrayı topladıktan sonra annem bulaşıkları yıkamaya koyulmuştu. Bu süre içinde ben de salona geçtim. Babam televizyonda basketbol maçı izliyordu. Geçip yanına oturdum. Gergin de tedirgindim. Ve üstelik bu halimin babama keyif verdiğini de biliyordum.
"Baba, öğlen olmak üzere. Hazırlan istersen."
Bu cümlem yalnızca konuya girmek için bir adımdı. Babam ise gözünü televizyondan ayırmadı.
"Maç bitince hazırlanırım. Yoksa Ateş'i bekletirim diye mi endişeleniyorsun?"
"Hayır. Bunun Ateş için sorun olacağını sanmıyorum."
"Güzel."
Gözlerini yeniden televizyona dikti. Halbuki benim ona rahat vermeye niyetim yoktu. Ben bu kadar gerginken o neden bu kadar rahattı ki sanki?
"Baba, eminim çok güzel vakit geçirirsiniz Ateş'le. İyi anlaşacağınıza eminim."
Asla emin değildim bundan. Sadece babama zarf atıyordum. Aslında birbirlerinden hoşlanmamalarından oldukça endişeleniyordum. Daha önce karşılaştıklarında bir kez maç yapmışlardı. Güzel bakit geçirmişlerdi ama bu süre birbirlerini tanımaları için yeterli değildi.
"Bilmem. Anlaşırız herhalde." derken hâlâ televizyon ekranına bakıyordu. Bu hali iyice öfkelenmeme sebep oldu. Hemen yanımda duran televizyon kumandasına uzanıp televizyonu kapattım. Başımı yeniden çevirdiğimde babamın sinsi sinsi sırıttığını gördüm. Kaşlarımı çatıp gözlerimi kıstım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...