22. BÖLÜM

9.1K 372 14
                                    

(Multide Ateş var🔥😍❤🤗)

Zil çalınca herkes bir anda sınıfa doluştu ve oyun da burada bitti. Formalarımızı yeniden giymek için soyunma odasına gittik Cemre ile birlikte. Biz soyunma odasına girdiğimizde sınıfın tüm kızları içerideydi. Biz kapıyı açınca hepsi çığlık atmaya başladılar. Önce kulaklarımı ardından da kapıyı kapatıp dolabıma doğru yöneldim. Formam kurumuştu. Aynanın karşısına geçip saçlarıma baktım. Hala ıslaktı. Daha çabuk kuruması için tokamı yavaşça çekip saçlarımı serbest bıraktım. Ellerimle hafifçe sallayıp düzelttim saçlarımı. Daha sonra da üzerimdeki tişörtü çıkarıp yerine okul gömleğimi giydim. Daha sonra da eteğimi giyip, Cemre ile birlikte çıktık soyunma odasından. Sınıfa doğru yürümeye başladık. Sınıfa girdiğimizde henüz herkes gelmemişti. Sırama geçip oturdum. O sırada Ateş sınıfa girdi. Bana doğru yürümeye başladı. Yanıma geldiğinde sıraya oturması için kalktım. Geçip oturdu. Eymen bizim önümüzde oturuyordu. Ateş'in geldiğini görünce hemen bize doğru döndü. Sırıtarak Ateş'e baktı. "Kanka, Ceyhun bara gidelim diyor. Bizim mekana." dedi. Böyle sırıtarak söylediğine göre kesin bir şey vardı o mekanda. Ne olacak ki, kız vardır tabi! Tam onlara göre bir mekan, tabi dolayısıyla kızlar da onlara göre!

Hemen panikle söze atladım. "Olmaz! Gidemezsiniz." dediğimde Eymen şaşırırken Ateş sırıtmaya başladı. "Neden cici kız?" diye sorunca ne diyeceğimi bilemedim. Bir süre kendi kendime mırıltılar çıkardıktan sonra kuşkuyla söze girdim. "Çünkü, şey... ımm bizim Ateş'le çalışmamız lazım. Her istediğimde çalıştıracağını söylemişti. Hem hani bana gitar alacaktın?" dedim Ateş'e dönüp. Ateş düşündü bir süre. Sonra bana çarpık bir gülüşle baktı. "Oraya gündüz gidecek değiliz. Gece gideceğiz. Seninle okul çıkışında çalışırız." dedi.

Yuh! Bir de gece gideceklermiş. Neden gidiyorlar ki şimdi? Ne gerek var böyle şeylere?

Bu sözünün üzerine söyleyecek bir şey bulamadım. Biraz bozuldum aslında. Kaşlarımı çatıp önüme döndüm. Ateş ise sırıtıyordu. Ve şu an gerçekten gülecek bir şey göremiyordum nedense?

Hoca sınıfa girince hepimiz ayağa kalktık. Hoca "Oturabilirsiniz." deyince yeniden sıralarımıza yerleştik. Ateş'e dönüp "Şiirden anlıyorsun. Peki yazabiliyor musun?" diye sordum alaylı bir tavırla. Moralim biraz yerine gelmeliydi ve bunun tek yolu o an Ateş'le uğraşmaktı. "Neyi merak ediyorsun? Sana şiir yazmamı mı istiyorsun yoksa cici kız?" dedi bana ukala bir tavırla. Ava giderken avlandım yine! Pislik!

"Tabi tabi bir sen kalmıştın bana şiir yazacak zaten! Şiir okuyacak bir tipin yok ama şiirleri biliyorsun. Belki yazıyorsundur diye merak ettim!" dedim kaşlarımı çatarak. Daha sonra da önüme dönüp kollarımı göğüs hizamda bağladım. O sırada sessizce fısıldadı. "Eğer merak ettiğin buysa, bugüne kadar hiçbir kız için şiir yazmadım." dedi. Neden bilmiyorum ama duyduğum şey karşısında istemsizce tebessüm edip ona doğru çevirdim başımı. O ise tahtaya bakıyordu. Yeniden önüme dönüp gülümsemeye devam ettim.

Bana ne oluyorsa!

                                                                                                    
                                 ***

Çıkış zili çaldığında çantamı toparladım. Ateş ise kapıya yaslanmış beni bekliyordu. Beklesin uyuz! Eşyalarımı toparladıktan sonra ağır ağır onun yanına doğru ilerledim. Cemre'ye sarılıp eve geç gideceğimi söyledim. Ateş de bu sırada bizi izliyordu. Sıkılmış görünüyordu. Gözlerimi devirerek onun yanına geldim. "Sonunda! Çok yavaşsın, hayat kısa." dedi. Neydi ki şimdi bu? Sorgulamama fırsat vermeden beni geride bırakıp yürümeye başladı. Bir süre düşünüp, peşinden yürümeye başladım. O sırada koridorda birine çarptım. Hep o ego yığını Ateş yüzünden! Yok hayat kısaymış, yavaşmışım, palavra palavra... Ne diye bana acele ettiriyorsun ki!

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin