44. BÖLÜM

6.3K 306 46
                                    

(Multide Ateş var.🔥😍😎😝🔥)

(Arkadaşlar, vote ve yorumlar çok az. Bu beni gerçekten üzüyor. Bu bölüme en az 30 vote 20 yorum bekliyorum. Yeni bölüm için sınır bu.)

Görkem'den...

Uçaktan inip hava alanında ilerlemeye başladık. Bavulunu peşimden sürüklüyordum. O sırada karşımdan koşarak gelen Ateş'i gördüm. Üzerindeki tişört kırışmıştı. Saçları darmadağındı. Onu gördüğüm anda olduğum yerde durdum. O da durdu. Yanımda annem ve babam olduğunu unutup bir çığlık attım. Ona doğru koşmaya başladım. O da bana doğru geliyordu. Boynuna atladım. "Geldin." diye fısıldadım başım boynumdayken. Bana daha da sıkı sarıldı. "Özledim." dedi.

Ateş, ilk kez bunu söylüyordu. Normalde bunu ben söylerdim. O an fark ettim ki Ateş, bana beni sevdiğini de hiç söylememişti. Söylediği her kelimesiyle bunu hissettirse de, hiç 'seni seviyorum' dememişti. O an önemli de değildi zaten.

Kollarından ayrıldığım anda aklıma arkamda bıraktığım annem ve babam geldi. Başımı geriye çevirip onlara baktım. Annem gülüyordu. Babam ise çok şaşkın gözüküyordu. Ateş'le fazla yakın olduğumuzu fark ettim ve onu göğsünden ittim hızla. Ateş kıkırdamaya başladı. "Yine basıldık." dedi.

Başımı kaşıyıp annem ve babamın yanına doğru yürümeye başladım. İkisinin de gözleri üzerimdeydi. Yanlarına geldiğimde birkaç dakika önce yere attığım bavulumu kaldırdım. Annemi bir şekilde geçiştirebilirdim. Zaten Ateş'le aramızdaki şeyi az çok biliyordu, hissediyordu. Ama babama ne açıklama yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. O sırada yanımıza Ateş geldi. Babamla tokalaştı. "Merhaba Semih amca." dedi. Babam biraz şaşkın, biraz gergin bir ifadeyle cevap verdi. "Merhaba." dedi. Ateş, benim yerime bir açıklama yaptı. "Siz gitmeden önce, Görkem'le görüşememiştik biz. O yüzden bir anda görünce heyecanlandı." dedi. Gerçekten çok güzel bir açıklamaydı(!) Beni yerin dibine sokmaya ne gerek vardı ki? Uyuzluğuna hemen başlamıştı. Gerçi o yokken, uyuzluğunu bile özlemiştim. Ukala tavırlarını, hiç susmayan egosunu bile özlemiştim.

Babam bir süre susup cevap verdi. "Evet, biraz fazla heyecanlandı sanırım." dedi bana bakarak. Ateş'le konuşurken bana bakması daha da utanmama sebep oluyordu. O sırada annem duruma el attı. "Neyse, Semih. Yoruldum ben. Hadi eve gidelim." dedi. Daha sonra da Ateş ve bana dönerek, "Siz de artık başka zaman özlem giderirsiniz." dedi. O an söyleyecek mantıklı bir şey bulamadığım için saçmalamaya başladım. "Anne, ben onun neyini özleyeyim? Öyle bir anda görünce şaşırdım ben. O yüzden öyle koştum yani. Yoksa özlediğimden değil." dedim. Söylediğim yalana ben bile inanmıyordum. Gerçekten yalan konusunda hiç iyi değildim.

Annem inanmadığını belli eden bir gülümsemeyle cevap verdi. "Tabi ki. Bence de öyledir. Eminim." dedi. Gözlerimi kaçırıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Ateş, sırıtıyordu. Onu uyarma amaçlı dirseğimle karnına vurdum. Zerre canı acımasa da gülmemek için kendini sıkıyor gibiydi. Bu da iyi bir gelişmeydi.

Ozan, annemin kucağında uyuyordu. Yol onu yormuştu. Annem, "Daha fazla oyalanmadan eve gidelim artık. Ozan da uyanacak birazdan." dedi.

Babam, Ateş'in kolunu sıvazlayıp, "Bir hafta sonu maç yapacağız. Unutma." dedi. Ateş de gülümseyerek cevap verdi. "Tabi. Ne zaman isterseniz, yapabiliriz." dedi.

Babam, onu başını sallayarak onayladı ve bavulunu sürükleyerek yürümeye başladı. Biz de peşinden ilerledik. Annem, ve babam önden yürüyorlardı. Ateş ve ben de peşlerinden ilerliyorduk.
Ateş, bavulumu aldı elimden. Hiçbir şey söylemeden yalnızca bavulu elimden çekti. Yaptığı şey aslında hoşuma gitmişti ama bunu yaparken birkaç güzel söz söylese daha da hoş olabilirdi. Mesela, 'Canım, balım, aşkım, meleğim, hayatımın anlamı, sen taşıma, ben taşırım bavulunu.' diyebilirdi. Aslında bunu demesi imkansızdı. Ateş'ten bahsediyorduk sonuçta. Bu kelimelerden yalnızca birini bile söylemezdi. O, benim yakışıklı dağ odunumdu.

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin