20. BÖLÜM

10.6K 400 25
                                    

           
(Multide Görkem var 🤗😝😍)

Eve geldiğimizde kapıyı Emre açtı. Bu uyuz çocuk belki de ilk kez benimle uğraşma girişiminde bulunmadı. Bizi gülümseyerek karşıladı. Hep birlikte salona geçtik. Koltuklardan birine oturdum. Ateş gelip ayaklarımı yerden kaldırıp koltuğa doğru uzattı. "Buna gerek yok. Ben iyiyim." desem de beni umursamadı. Karşımda duran koltuğa geçip oturdu. Emre salonun kapısına geldiğinde konuşmaya başladı. "Ben Cemre'yi arayıp haber vereyim. Sabahtan beri başımın etini yedi. Her saniye arayıp seni sordu." dedi. Güldüm. "Tabi soracak. Kız kardeşim sonuçta." dedim. Emre, Ateş'in yanına geçti. Cemre'ye eve geldiğimi söyledi telefonda. Telefonu kapattıktan sonra hemen söze girdi. "Suratıma kapattı. Muhtemelen birazdan zil çalacak ve bilin bakalım kim gelecek?" dediğinde hepimiz güldük.

Gerçekten de çok geçmeden kapı çaldı. Emre gözlerini devirerek kapıyı açmaya gitti. Cemre koşarak salona girdi. Hemen yanıma gelip boynuma atladı. "Kanka yarın okulda Beren'i pencereden atmayı düşünüyorum. Ama eğer daha iyi bir planın varsa her türlü işkence stili bana uyar." dediğinde şaşırdım. Çünkü bunu yapanın Beren olduğunu kimseye söylememiştim. "Sana kim söyledi Beren'in yaptığını?" diye sordum hemen. Cemre, bakışlarını Emre'ye çevirdi. "Bana Emre söyledi." dedi. Ben de Emre'ye döndüm. "Sen nereden biliyorsun?" dedim. O da Ateş'e çevirdi bakışlarını. "Bana Ateş söyledi." dedi. Bu kez de Ateş'e döndüm. Bu döngü ne zaman bitecekti! Ateş sessizce bir küfür mırıldandı. "Güvenlik kameralarından baktık biz." dedi. Elbette bu kadar kısa bir cevabı kabul etmeyecektim. "Yoksa yarışmanın yapıldığı binayı mı taşladınız? Bugün Eymen'in bahsettiği bina orası mıydı?" diye sordum şaşkınca. Ofladı. "Kurcalama, cici kız. Seni aşar bu durumlar. Küçüksün daha." dedi sırıtarak. Gözlerimi devirdim. "Aynı yaşta olduğumuzu düşünüyorum! Sen kendini otuz yaşında falan mı hissediyorsun yoksa?" dedim. Hemen cevap verdi. "Ben 18 yaşındayım. Bildiğim kadarıyla sen 17 olmalısın." dedi. Tekrar gözlerimi devirdim.

Bir gün gözlerim tersine falan dönerse onun suçu!

"Yani bir yaş bu kadar önemli mi senin için? Abi falan dememi de ister misin?" diye sordum ukala bir tavırla. Kaşlarını çattı. "Ne abisi ya! Anamız babamız bir mi bizim?" dedi. Neden bu kadar sinirlendiğini anlayamadım. Ama kurcalamayacaktım. Ne de olsa ben cici kızdım!

O sırada Ateş ayağa kalktı. "Ben gidiyorum. Eğer yine ateşin falan çıkarsa haber verin!" dedi. Beni önemsiyor mu bu?

O kalktıktan hemen sonra ben de kalktım. Onu kapıya kadar geçirmeliydim ev sahibi olarak.  Kalktığımı fark edince kaşlarını çattı ve işaret parmağını bana doğru sallamaya başladı. "Kalkma! Dinlen ve çabuk iyileş cici kız." dedi. Sanırım bu isme alışmıştım artık. Cici kız...

Emre de ayağa kalktı. Gelip boynuma sarıldı. "Ben de gidiyorum artık. Cemre burada. Eğer bir şey olursa Ateş'i ararsın." dedi sırıtarak. Ateş de salon kapısının önünde Emre'yi dinliyordu. O da sırıtmaya başladı, Emre'yi duyunca. Daha sonra birlikte kapıdan çıktılar. Ben de arkalarından bağırdım. "Uyuz! Eğer bir şey olursa, ikinizi de aramam! Burada, tek başıma, ateşler içinde ölmeyi tercih ederim!" dedim. Büyük ihtimalle beni duymadılar bile.

Dış kapının kapandığını duyunca Cemre ışınlanarak yanıma geldi. "Ateş mi getirdi buraya? Onun ne işi vardı yanında, ne zaman geldi? Görkem cevap versene!" dedi art ardına sıralayarak. "Off Cemre, motora bağladın yine! Ne işi olacak benim yanımda? Eymen, Aslı, Ceyhun, Pınar falan hepsi hastaneye ziyarete gelmişler. Annemin de işi çıkınca Ateş getirdi." diyerek açıkladım. Gülümsedi. "Resmen ukala çocuğu ayağına getirttin." dedi. Bir süre düşündüm. "Ayağıma falan getirtmedim. İçine biraz insanlık dolmuş her halde. Hasta ziyaretine gelmişler. Belki de onu Eymen zorlamıştır." dedim. Cemre'ye de mantıklı geldi bu söylediklerim. Gülümsedi. "Eymen, tatlı çocuk. Eğlenceli, komik, biraz da saf." dedi.

ALEV ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin