(Multide Selen var.😊😝😉)
Deniz teyzenin evine girdikten sonra birlikte salona geçtik. "Sana ne ikram etmemi istersin?" diye sordu. Gülümsedim. "Aslında hemen derse başlasak daha iyi olur. Çünkü bu alet gerçekten çok karmaşık." dedim piyanoyu işaret ederek. Güldü. "Hayır. O kadar zor değil. Bir deneyelim o zaman. Hadi geç, otur bakalım." dedi piyanonun önündeki deri tabureyi işaret ederek. Gösterdiği yere geçip oturdum. O da gelip yanıma oturdu. Piyanonun kapağını kaldırdı. "Ne kadarını biliyorsun?" diye sordu. Çekinerek cevap verdim. "Yani notaları biliyorum. Notaların yerlerini biliyorum. Ama hiç çalmadım daha önce." dedim. Gülümseyip ellerini birbirine çırptı. "Zaten işin zor kısmını biliyorsun. Sandığından çok daha kolay olacak. İnan bana." dedi. Gülümsedim. "Ben de öyle olmasını umut ediyorum." dedim. Deniz teyze parmaklarını tuşlara yerleştirdi. "Tek elle başlayalım. Basit bir ezgiyle..." dedi. Kısa bir melodi çaldı. "Yapabilir misin?" diye sordu. 'Bilmem' dercesine dudaklarımı aşağıya doğru büzdüm. "Hadi dene." dedi. Parmaklarımı onun yaptığı gibi tuşlara yerleştirdim. Onun çaldığı ezgiyi çaldım. "Gayet iyiydi. Sandığımdan daha ileri seviyedesin. Seninle iki elle çalmak için çalışalım." dedi. Omuzlarımı silktim. "Olur." dedim.
Yaklaşık bir saat sonra dersi bitirmiştik. Parmaklarım benden bağımsız hareket ediyordu artık, uyuşmuşlardı. Tıpkı beynim gibi... Koltuklardan birine oturmuştuk. "Hadi ama, Görkem. Çok zorlandığını söyleyemezsin. Gayet iyi bir dersti." dedi sevecen bir tavırla. Gülümsedim. "Öğrenmem ne kadar sürer? Benim pek vaktim yok. Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi." dedim. Şaşırdı. "Yani bilemiyorum. Bu senin çalışmana bağlı. Yeterli derecede çalışırsan en fazla bir ayda halledersin. Profesyonel olarak çalmaktan bahsetmiyorum ama herhangi bir parçaya çalışıp çalabilecek seviyeye gelebilirsin." dedi. Sevinmiştim. "İstediğin zaman gelebilirsin buraya. Çalışırız. Zaten ben de yalnızım burada." dedi. Aslında merak ediyordum neden yalnız olduğunu. "İstanbul'da hiç tanıdığınız yok mu?" diye sordum. Biraz düşündü. "Bir akrabam yok. Zaten İzmir'den geldim. Burada eski bir arkadaşım vardı. En son yedi yıl önce görüştük. Zaten onu pek hatırlamıyorum." dedi. Bu da ne demekti? "Anlamadım. Aradan zaman geçtiği için mi hatırlamıyorsun?" diye sordum. Gülümsedi. "Hayır. Aslında öyle değil. Ben on yıl önce bir kaza geçirdim. Hafızamı kaybetmişim. Yani hayatımın yalnızca son on yılını hatırlıyorum. Hafızamı kaybettiğimde hiçbir şey hatırlamıyordum. Adımı bile... Sağ olsun Sinan hastanedeydi. Bir iş için İstanbul'da olduğumu, aslında İzmir'de yaşadığımı anlattı bana. Sonra İzmir'e yerleştim. Hayatıma kaldığım yerden devam ettim. Eksik bir şekilde..." dedi. Böyle bir şey beklemiyordum. Şaşkındım. "Ben çok üzüldüm. Peki, daha sonra hiçbir şey hatırlamadınız mı?" diye sordum. Düşündü. "Hayır. Çok zorladım kendimi ama hiçbir anı geri gelmedi. Bu yaşıma kadar nasıl geldiğim hakkımda pek bir fikrim yok yani." dedi gülerek. O, bu durumu kabullenmiş gibiydi. Ben ise çok üzülmüştüm. Çok zor olmalıydı.
"Ben artık eve gitsem iyi olur. Ozan, yani kardeşim evde." dedim. Gülümsedi. "Peki. Yarın seni derse bekliyorum yine. Tatil bitene kadar sıkı çalışalım. Senin için daha rahat olur." dedi. Başımı sallayarak onayladım onu. "Evet. Bence de." dedim kapıya doğru ilerlerken. Deniz teyze bana kapıyı açtı. Karşı apartmana geçmek için elbette o ayakkabı bağcıklarıyla uğraşmayacaktım. Ayakkabımın arkasına basarak merdivenleri inmeye başladım.
Apartmandan çıkıp bizim apartmana yöneldim. Anahtarım vardı yanımda. Ozan bu saatlerde uyuyor olabilirdi. Zile basmak istemedim. Çantamdan anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. Merdivenleri çıkmaya başladım. Bizim evin kapısının önüne geldiğimde anahtarı kapıya takıp kapıyı açtım. Ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim. "Ben geldim." diye seslendim. Selen yanıma geldi. "Hoş geldin." dedi. Yüzünde garip bir ifade vardı. Endişeli gibiydi. "Ozan nerede?" diye sordum. Odamı işaret etti. "Uzanıyor. Pek keyfi yok. Hasta galiba." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV ALEV
Teen FictionGÖRKEM'DEN... Ben aşka inanmayanlardandım. Belki azınlık gruptaydım. Belki beni aşka inandıracak biri çıkmadı karşıma. Belki bu yüzden o güne kadar hiç sevgilim olmadı. İhtiyaç da duymuyordum zaten. Onunla tanışana kadar... Onu böyle delicesine seve...