"İnsanlar doğdukları an zirvede olurlardı, büyümek zirveden düşmeye başlamaktı."
***
Koridorda yürürken öğrencilerin selamlarına karşılık başımı eğip duruyordum, bugün okulda gerçekleşecek yıllık seminerden dolayı herkesin üzerinde tatlı bir gerginlik vardı. Babam ilk defa bu seminere hazırlandığından amacı sahnede ağlamamaktı, okulun kurucularını anan seminerin amacı yıllık bağışlara göre ödüller dağıtıp öğrencilerin ders içi notlarını yükseltmekti. Hem bağış yapan velileri onurlandırmak, hem de öğrencilerin notlarını yükseltmek için iyi bir yoldu ama benim için buraya katılmak zordu. Öğrencilere gülümsemek, orada profesörlerin arasındaki yerimi almak zordu. Gözlerim öğrencilerin arasında gezerken seminerin yapılacağı tiyatro salonuna yaklaştığım için gerginliğimi üzerimden atmaya çalıştım, neyse ki San orada olacağı için gerginliğim yerini ufak bir heyecana bırakıyordu.
Tiyatro salonuna girdiğimde öğrencilerin oturduğu koltuklarda gözlerimi gezdirip bana selam verenlere gülümsedim, Yunho'yla Jongho'nun arasına oturan San'a gözlerim kaydığında durgunlaştığımı hissettim. Gülümsemem anlık bir şekilde yüzümden silinirken başını çevirip gözlerimin içine baktı, dudaklarım aniden yana kıvrılarak gülümsememi yüzüme yeniden yerleştirdi. Ondan aldığım güçle gözlerimi profesörlere kaydırıp başımla hepsine selam verdim. Babam birkaç veliyle oturmuş sohbet ediyordu, geldiğimi fark etmemişti bile. Onun biraz uzağında bana ayrılan yere oturup derin bir nefes aldım, öğrencilerin toplanmasını beklerken yanımdaki profesörlerin konuşmalarını dinledim. Bazıları buraya son senesi olmasına rağmen ilk defa gelen öğrencilerden bahsediyordu, arada San'ın ismi geçtiğinde şaşkınlıkla onlara baktım.
Modern Dans dersine giren profesörlerden birisi, "Onu ilk defa burada görüyorum," dedi yanındaki vocal eğitmenine. "Geçen sene de, ondan önceki seneler de hiç gelmemişti. Bedava not istemiyor diye düşünüyordum ama bu sene gelmesi beni şaşırtmadı da değil."
Vocal eğitmeni mırıldanarak başını salladı. "Belli ki ders içi notlarını yükseltmek istiyor."
Onlar başka öğrencilerden bahsetmeye başlarken dudaklarımı birbirine bastırarak gülmemeye çalıştım, nedense içimden bir ses sebebinin bu olmadığını söylüyordu. Kendi kendime sahneyi izleyerek vakit geçirmeye çalıştım çünkü profesörler de dâhil herkes buraya geldiğinden beş dakikaya seminere başlayacaklardı. Dirseğimi koltuğun kenarına yaslayarak yanağımı elime yasladım, sıkıcı seminerlerden hoşlanmazdım. Üniversite hayatım boyunca da sıkıncı bulduğum hiçbir aktiviteye katılmamıştım ama şimdi profesör olduğumdan katılmak zorundaydım. Üniversitede açılan sergilere gider, müzikallerde mutlaka bulunur, tiyatro oyunlarını asla kaçırmazdım. Şimdi burada oturup sunuculuk yapacak kadının konuşmalarını, zaten bildiğim okul tarihini dinleyecektim. Okulun bağış toplayan kurumunun başkanı önümden geçip babamın yanına doğru yürüdüğünde dikkatim dağıldı. Forumlarda yeterince dedikodum yapıldığından arkamı dönüp San'ı da izleyemediğimden sıkıntıyla başkanın babamın yanına oturmasını seyrettim. İlgim çok çabuk dağılıyordu, sıkıntıdan ölecekmişim gibi hissettiğimde ışıklar kapandı.
Sonunda diye düşünerek arkama yaslandım, sunucu kadın gülümseyerek sahneye çıktığında beyaz ışık onu takip etti. Tiyatro oyununda rol aldığım zamanlarda üzerime beyaz ışığın yansıtılmasından hoşlandığımı hatırladım, bize ders veren profesörler bile sahne ışığından çoğunlukla hoşlanmadıklarını söylerlerdi ama ben insanların dikkatinin üzerimde olduğunu bilmekten hoşlanırdım. Kadın gergin bir şekilde kürsüye çıkıp herkese gülümsedi. Konuşmaya başladığında kuruculardan, yani annemin ailesinden bahsetmeye başladı. Sakin bir şekilde annemin ailesini, kurucuların okul için yaptıklarını, Kore'de açılan sanat okullarına nasıl destek olduklarını anlatan kadını dinlerken uykumun geldiğini hissettim. Kadın kürsüye babamı çağırıp on yılın en iyi bağışcısına ödülünü vermek için yerine geçti. Babam kısa bir konuşma yaparak en yakın arkadaşlarından birisine ödülünü verdi, oğlu bir tiyatro bölümünden mezun olduktan sonra dramalarda yer alarak ünlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNFORGETTEBLE | SANHWA
FanfictionSan sanat okulunda okuyan normal bir üniversite öğrencisidir. Ana dalı müzik olmasına rağmen bir gün Drama dersi zorunlu hale getirilir. Ayrıca Drama dersine kendisinden yalnızca 2 yaş büyük bir profesör giriyordur. Hem son sınıf olmasının getirdiği...