43. BÖLÜM: "PLAN"

91 18 2
                                    

"Geçmişi görmezden gelmeye çalıştıkça kayboluyordum geleceğimde."

***

Tedirgin bir şekilde koltukta oturan Wooyoung'un Yeosang'ın yüzündeki yaralara pansuman yapmasını izliyordum, ellerimi kucağımda birbirine bağlamış otururken içim içimi yiyordu. Ben kaçırıldığımda kurtulmam için kendi giysilerinin aynısını bana veren Wooyoung'u izlerken suçluluk duygusunu üzerimden atamıyordum. Ayakta kalıp onları izleyen Seonghwa'ya baktığımda aynı şeyi hissettiğinden emindim, Kang Hansol kendi oğluna bile acımamıştı. Nasıl bir baba oğlunu sevdiği kişiyle tehdit eder, onunla uğraşırdı ki? Boşu boşuna kendimi yemiyordum, bu adam iflah olmazdı; durdurulması gerekiyordu ve bunun için ihtiyacımız olan neydi bilmiyordum. Yeosang'ın kaşına pansuman yapan Wooyoung'u izlerken konuşmak istedim ama kendimi durdurdum, Yeosang canı yansa da pek belli etmiyordu. Bazen yüzü acının etkisiyle buruşuyordu, çoğunlukla da Wooyoung'u izliyordu.

İç geçirdiğimde içeri giren Seojun Ajusshi, Yeonhwa Ajushhi ve tanımadığım bir kadınla gözler onlara çevrildi. Seojun Ajusshi hemen onlara dönerek, "İyi misiniz?" diye sordu.

"İyiyiz," dedi Yeosang gülümseyerek.

Seojun Ajusshi nefesini vererek her zaman oturduğu koltuğa yöneldi, Yeonhwa Ajusshi ayakta kalırken deri ceketinden gözlerimi alamadığım sert surat hatlarına sahip kadın da onun yanında kaldı. Aşırı derecede birisine benzettiğim anda, "Yeonah noona?" diye sordum aniden. Adını söylememle kadın bana döndü ve sert surat hatları yumuşarken gülümsedi.

"Merhaba, San," dedi beni selamlayarak.

Gözlerimin dolmasına engel olamadığımda Seojun Ajusshi boğazını temizleyerek dikkatleri kendisine çekti. "Hansol ne yaptı tam olarak? Wooyoung?"

Gözler Wooyoung'a çevrilirken elleri havada kaldı, ne diyeceğini bilemediğinde ellerini kucağına yerleştirdi. "Beni kafese kapattı, başıma da beş tane köpek dizdi."

"Onlar sıradan köpekler değil," dedi Yeosang kremlerden birini alıp eline sıkarken. "Özel yetiştirildiler, babam ve ben onların dinlediği tek kişileriz." Wooyoung'un ellerinden birini eline alıp bileğini kendisine çekti, özenle kremi momaran bileklerine sürerken burada değil gibiydi. "Adları Fransa, İtalya, Kore, Rusya ve Hollanda. Babam onlara özel olarak bu adları verdi, birbirlerinden üstün olmamaları için."

"Ve üç adam vardı," dedi Wooyoung dalgın bir şekilde.

"On tane de dışarıda vardı," dedi Yeosang onun söylediklerini özellikle açıklayarak.

"Peki, senden ne istedi?" diye sordu Seojun Ajusshi.

Yeosang bir an durup ona baktı, sonra Wooyoung'un bileğine dönerek kremi masaj yaparak yaydırmaya devam etti. "Söylediğine göre ona savaş açtım, o da bana bir ders vermek istedi."

Seojun Ajusshi donakalarıken zar zor kendisini toparladı, başını sallayarak derin bir nefes aldı. "Sana, Chain'e davrandığı gibi davranıyor." Herkes Seojun Ajusshi'ye dönerken tepkisini görmek için Seonghwa'ya baktım, dalgın bir şekilde Yeosang'ı izliyordu. Düşünceli hali beni meraklandırırken Seojun Ajusshi devam etti. "Zamanında Chain'i vazgeçirmek için, ona ders vermek için beni kaçırıp durduğu gibi Wooyoung'u hedef aldı. Onu hapsetti. Peki, sonra ne yaptı?"

UNFORGETTEBLE | SANHWAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin