PAST BÖLÜM 2: "LIE"

265 37 29
                                    

"Gözlerimin içine bakarak söylediğin yalanları kalbine sığdırabiliyor musun?"

***

Akadaşlarımın konuşmalarını dinleyerek yürüdüğüm kaldırımda sakin adımlarım onları takip ediyordu, üniversiteden tanıdığım birkaç kişiydi ama bana onlara eşlik edip edemeyeceğimi sorduklarında sorgulamadan onaylamıştım. Annemin klasik aile yemeklerinden birisine bu gece katılmam gerekmemişti. Normalde Mingi'yle Hongjoong'un yanına gidip annemden sıyrılırdım ama ikisinin işi olduğundan kendimi seçeneksiz bir şekilde onlara mahkûm halde bulmuştum. Kardeşimin asla sorgulamadan katıldığı akşam yemeklerini sevmiyordum, annem kardeşimle sürekli derslerinden konuşurdu. Babam annemle işi hakkında konuşmayı tercih ederken masada sadece sorulan sorulara cevap veren kişi olurdum, resmen gereksiz eleman gibiydim. Evde varlığımın pek belli olmadığını fark ettiğimde üniversitede yurtta kalmaya karar vermiştim ama orada da peşime bir zombi takmıştım.

Aklıma gelen San'la derin bir nefes alarak yanaklarımı şişirdim, kesinlikle onunla oda arkadaşı olmak şanssızlığımdı. Başlarda sürekli beni görmezden gelir, ailem gibi yok sayardı. Onunla konuşmak bile imkânsızdı, tabii bir süre sonra bana alışmaya başlamıştı. Onunla konuşabildiğim ilk sefer aklıma gelirken nefesimi verdim, resim defterine çizdiklerinden konu açtığımda hiç konuşmayan San'ın içinden susmayan bir papağan çıkmıştı. Konuşmayan San'ı, konuşan San'a tercih etmeye başladığımda da ben onu görmezden gelmeye başlamıştım. Çoğunlukla mutsuz, kendi kendisine takılan yurttaki oda arkadaşım aklımda gezerken gözlerimi sokakta gezdirdim. Karşı kaldırımda yürüyen arkadaş topluluğunun arasında dikkatimi çeken Hongjoong'la Mingi adımlarımı yavaşlatırken aniden durdum. Şaşkınlığımı gizleyemeden onların karşı sokaktaki bir binaya girmeleriyle gözlerimi kırpıştırdım, bana işlerinin olduğunu söylediklerinde sorgulamamıştım bile ve bana işlerinin dışarıda olduğunu söylememişlerdi.

Arkadaş grubundan birisi, "Gelmiyor musun?" diye sorduğunda başımı çevirip ona baktım. İçimi kemiren merakı dingizlemeye çalışıp başaramadığımda güldüm.

"Tanıdık birilerini gördüm de," dedim tamamen samimi bir şekilde. "Siz gidin, ben arkanızdan yetişirim."

Başlarını sallayarak yürümeye devam ettiklerinde derin bir nefes alırken kendimde cesaret toplamaya çalıştım. Boğazımı temizleyip gelen arabaları kontrol ederek karşı kaldırıma geçtim, yürüyen insanların arasından ilerleyerek Hongjoong'la Mingi'nin girdiği binanın ikinci katına asılı tabelada yazanları okumak için gözlerimi kıstım. Okuduğumda gözlerim yavaşça irileşirken gözkapaklarım üzerlerine örtülerek sakinleşmem için bana birkaç saniye tanıdı, gözlerimi açarak içimi kemiren merakı gidermek için binanın içine doğru ilerledim. Merdivenlerle çıkılan ikinci kata yavaş adımlarla ilerlerken etrafım sadece erkeklerle çevriliydi, içeriye çift olarak giren birilerini gördüğümde sakin kalmak için kendimi telkin ettim. Gözlerim ikinci kata çıktığımda etrafta gezindi, loş ışığın aydınlattığı normal bir bar gibiydi ama tabelada okuduğum şeyden dolayı burasının diğer insanlara pek normal gelmeyeceğini biliyordum. Yanlış görmüş olabileceğimi umarak gözlerimi etrafta gezdirdiğimde beş yıllık arkadaşlarımın bana yalan söyleme ihtimali uzaktan göz kırptı.

Gözlerim önce arkadaş grubunu, sonra da onlarla gülerek konuşan Hongjoong'la Mingi'yi bulurken olduğum yerde donakaldım. Ne hareket edebildim, ne yanlarına gidebildim, ne de tepki verebildim. Kalbimin atışları hızlanırken birkaç kişinin beni süzdüğünü fark etsem de boş vererek onların diğer arkadaşlarıyla konuşmalarını izledim, içimde garip bir duygu kol gezerken buna inanmak istemedim. Hongjoong ve Mingi bana bu konuda yalan söylemezlerdi herhalde. Aslında ikisi birlikte yaşıyordu, birbirlerine karşı çok iyilerdi. Geldikleri yerse... Aklımda dolaşan ihtimale dur demeye çalışarak derin bir nefes aldığımda Mingi'nin başını çevirip aniden durduğum yere bakmasıyla gözlerim irileşti, beni fark etmelerini beklemiyordum. Onlar beni fark etmeden gitmeyi planladığımdan Mingi'yle göz göze geldiğimizde hiçbir şey yapamadım, Hongjoong Mingi'nin şaşkınlıktan donakalmış yüz ifadesini fark ettiğinde gözleri onun gözlerinin odaklandığı yeri takip ederek beni buldu. Hongjoong da şaşkınlıkla donakaldığında bulunduğum yerde daha fazla kalamadım.

UNFORGETTEBLE | SANHWAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin