39. BÖLÜM: "JEALOUSY" PART 1

125 22 4
                                    

"Lütfen gözlerini çekme gözlerimden; gidersen kaybolurum, bırakırsan ellerimi yok olurum."

***

Gözlerimi kapatmış sakinleşmek için kendimi tekrar ediyordum, geçen gün Yeosang'ın yaptığı açıklamadan beri okulda dedikodular bitmiyordu. Daha da kötüsü sürekli Seonghwa'nın bana âşık olmasının şanssızlık olduğundan bahsediyorlardı, çocukluğumuzdan beri tanışmamız şansmış falan. İnsanlar resmen konuşmak için yer arıyorlardı, bu da benim canımı sıkıyordu. Neyse ki okul forumlarında Yeosang'ın Wooyoung'a âşık olmasını normal buluyorlardı, okulda Wooyoung'un sevilmesinin de bunun üzerinde büyük bir etkisi vardı tabii. Okulun tamamını mutsuz, somurtkan bir şekilde geçirip asla sevimlilik yapan benim aksime Wooyoung aegyo makinesiydi. Seonghwa dışında kimseye sevimli davranmazdım, benim sınırlarım vardı.

Sırtımı yasladığım soğuk duvar koridorda duyduğum adım sesleriyle oradan ayrıldı, gözlerim direkt koridora giren Seonghwa'yı bulurken giydiği beyaz gömlekle orada kaldı. Hırkası, hırkanın üzerine geçirdiği keten montu ve yorgun görüntüsü dikkatimi çekerken gözlerinin beni bulmasını bekledim. Gözleri odasının önüne, onu biraz yan tarafında duvarın yanında bekleyen bana çevrildiğinde dalgın görüntüsü dağıldı. Gülümsemesi yüzüne yerleşirken yanıma gelene kadar gözlerini üzerimden çekmedi, ona tamamen mutlulukla dolu bir gülümseme sunduğumda yanıma gelip elini saçlarımın arasına geçirdi. Dağıtmadan başımı okşadığında dayanamayıp etrafa bakındım ve kimsenin olmamasının verdiği rahatlıkla ona sarıldım, o da bana sarılırken gülüşü kulaklarımda yankılandı.

"Günaydın," dediğinde ondan uzaklaşıp kollarımı kendime çektim.

"Dün gece yine uyumadın, değil mi?" diye sorduğumda kaşlarını bıkkınlıkla kaldırıp indirdi. Onu umursamadan elini tutup odasının önüne götürdüm. "Aç hadi kapıyı!"

"Peki, majesteleri," diyerek cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. Anahtarı tekrar cebine yerleştirmesini bekleyerek içeri girip kapıyı kapattım.

"Üstünü çıkarıp otur koltuğa," dediğimde kaşlarını çattı. Odasında duvara yaslı koltuğu yeni getirmişti, bu isteğin babasından geldiğini bildiğimden keten montunu çıkartıp kendisini koltuğa bırakmasını yan gözle izledim.

"Ne yapacaksın, Rapunzel?" diye sorduğunda ona yandan baktım, aklıma aynı karakter üzerinden bana yaptığı espri geldi.

"Çok komik," dedim sahte bir şekilde gülerek.

Kitapların olduğu raflara gidip kendim yerleştirdiğim için binlerce kez şükrederek doğru yere uzandım, elime aldığım Merhaba bana göz kırparken kalbim sızladı. Kararlılıkla doğrulup koltuğa oturan Seonghwa'nın yanına gittim, koltuğun en ucuna oturduğumda gözleri beni buldu. Özellikle kitabı görmemesini sağlayarak elimle kucağımı gösterdim. Kaşlarını kaldırıp şaşkınlığını belli ettiğinde gülümseyerek kucağımı göstermeye devam ettim, sabır dilenircesine iç çekerek kendisini kucağıma bıraktığında kitabı alıp kucağına yerleştirdim. Kitabı gördüğü anda donakaldı ama onu umursamadım, kitabın ilk sayfasını açarak okumaya başladım.

"Merhaba. Her şey bir merhabayla başlar aslında. Sizlere, Dünya'ya, gökyüzüne ve evrene merhaba. İlk adımlarını atan bir çocuğun mutluluğuna merhaba. Dünya, merhaba demeye alıştığımızda daha güzel mesela. Çiçeklere, ağaçlara, sokaktaki hayvanlara, komşumuza, arkadaşlarımıza, ailemize, gökyüzündeki bulutlara ve güneşe dahi bir merhabayı borç bilemktir yaşamak. Nefes aldığını her an yeni bir şeylere adım atmaya hazırlıktır. Bugün, yarın, hatta dün bile merhaba dediğimiz şeyler olur. Yeni bir yemek, yeni bir ülke, yeni bir araba, belki de yeni bir insanla tanışmak... Zamanla hayatımızdaki yeniliklere merhaba demeye alışırız. İnsanlara, kendi içimizde yeşeren duygulara, sevmeye, sevilmeye, umutlara, hayallere, gerçeklere merhaba demeye başlarız. Yaşam, merhabayla başlar. Her merhaba yeni bir kapı açar hayatınıza. Ve bugün de size merhaba. Hayallerinize merhaba, gerçeklerinize merhaba, ailenize merhaba, yaşamınıza merhaba. Mutluluğunuza, heyecanınıza, sevincinize, başarılarınıza merhaba. Size merhaba. Her sabah aynada gördüğünüz kendinize merhaba. Gülen yüzünüze, hiç bitmeyen enerjinize, kendinize duyduğunuz sevgiye ve saygıya merhaba. Merhaba."

UNFORGETTEBLE | SANHWAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin