Bölüm 31 "Senger"

2.3K 114 42
                                    

Ben evden hemen çıkarız diye beklerken, Yücel Levent beyin odasına uğrayacağının söyleyerek beni kapının önünde beklemeye mecbur etmişti. Bekletilmeyi her insan gibi ben de sevmediğim için tüm hoşnutsuzluğum ile kollarımı göğsümde birleştirmiş bir ayağım ile yerde ritim tutuyordum.

Birkaç dakika sonra Yücel beyefendi gelebildi. "Beni ağaç etmene değer bir konu muydu bari?"

Evin kapısına yürümeye başladık. "Abartma, sadece bir iki dakika bekledin. Üstelik dışarı çıkacağımızı haber vermem gerekiyordu." 

"Haber mi? O niye? Kaç yaşında insanlarız." Yücel nerden baksan 30'larına yaklaşmış bir adamdı Levent beye sürekli rapor mu veriyordu? Bu durumu garipsemeden edemedim.

"Niye şaşırdın? Benim manevi seninse biyolojik baban üstelik aynı evde yaşayınca bu gibi durumlarda haber vermek gayet normal."

Yutkundum. Ben hiç bu zamana kadar böyle bir şeye gerek duymamıştım. Baba bildiğim Bekir Korkmaz evde olup olmadığımı, nereye gittiğimi, kimle arkadaşlık kurduğumu pek umursamazdı. Zaten 18 yaşıma geldiğimde annemin bana kendi imkanlarıyla ev almıştı.

Belki kalabalıkta yalnız hissedeceğime kendi evimde yalnız hissetmemin daha doğru olduğunu düşünmüştü ya da kocasına karşı benim varlığım yüzümden mahcup hissediyordu ve bu nedenle reşit olduğum sene beni evden göndermek istemiş olabilirdi. Bunu sorabileceğim bir annem olmadığı için düşünmeyi kenara bıraktım ne zaman sorgulasam bir sonuca varamıyordum. Her şey belkilerden ibaretti.

Birkaç dakika sonra Yücel'in çalışandan rica ettiği arabası evin garajından çıkarılıp önümüzde durduğunda arabanın ön koltuğuna binmek için elimi kapıya uzattım ama dikkatimi sokak kapısının oradaki sesler çekti. Birileri yüksek sesle konuşuyordu hatta durum normal konuşmadan çok hararetli bir tartışma halinde gibiydi.

Yücel'in de dikkatini çekmiş olacak ki sürücü koltuğuna oturmaktan vazgeçip oraya yöneldi tabi merakıma yenilen ben de onun peşine takıldım.

Güvenlik kulübesine geldiğimizde araç girişinin yapıldığı demir kapının arkasında bir adamın güvenliklerden biriyle tartıştığını tüm o yükselen seslerin bu adamdan çıktığını anlamıştım.

"Ali nedir sorun? Ne bu gürültü?" 

"Abi bu adam patronla görüşmek için ısrar ediyor. İçeri girmesine izin vermediğimizden bir hayli sinirlendi."

Adamla aramızda iki üç metre vardı onun sinirden gerilmiş yüzünü bağırmak kızarmış cildini seçmem çok zor olmamıştı. Büyük demir kapının parmaklıkları arasından rahatlıkla seçilebilen bir yüzü vardı. Kırklı yaşlarda olduğu tahminini yürütebilirdim ama net bir şey söylemek güçtü.

"Demek gürültü he! Ben buraya hakkımı aramaya geldim, hakkımı! O Levent beyine söyle bu yüksek duvarların ardından çıksın bana hesap versin. Ben bunu hak etmedim!"

Güvenlik görevlisinin sabrının taştığını fark eden Yücel onu bir el hareketiyle susturup konuşmayı devraldı.

"Buyurun bana söyleyin ne probleminiz varsa ben Levent beye iletirim." Adama uzlaşıcı bir tavırla yaklaşıyordu.

"Neyi ileteceksin ulan? Hayatımı nasıl bitirdiğinizi mi? Sizin gibi para babası pezevenkler yüzünden hayatımın nasıl içine sıçıldığını mı ileteceksin?" Adam artık tükürükler saçarcasına konuşuyor kapının demirliklerine tutunmuş hiddetle kapıyı sarsıyordu. Büyük ihtimalle güvenliğe uzun süredir derdini anlatmaya çalışıp sonuç alamayınca çileden çıkmıştı.

"Bakın ben Levent beyin güvenlik müdürüyüm. Böyle davranmaya devam ederseniz polisi aramak durumunda kalacağım. Lütfen sakinleşin ve derdinizi düzgün kelimelerle anlatmayı deneyin." Yücel sabrının taşmasına az kaldığını belli eder nitelikte tonlamasıyla adamı uyardı ama polis lafı sanki adamı daha da çileden çıkardı.

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin