Bölüm 57 "Deli Fırtına"

2.1K 126 81
                                    


Taksiden indiğimde az önce telefonla konuştuğum adam kapıdaydı. "İçerde mi?"

Başını usulca salladığında "Kimsenin haberi olmayacak. Aramızda." Dedim. Adam beni onayladığında içim rahatladı sonuçta boşuna anlaşmamıştım ben mafyayla.

Kapanmak üzere olan neredeyse bizimkinin 3 katı büyüklüğündeki mekâna girdiğimde ellerim sinirden titriyordu ve tüm gözleri üzerime çekmiştim. Avım ise orada tam karşımda önünde yarılanmış viski şişesi ile demleniyordu. Masasının önüne adımlayana kadar bakışlarını şişeden çekmedi.

Sonunda mavi gözleriyle kahverengi gözlerim buluştuğunda bakışlarımdan anlamış olacak ki başıyla bir hareket yaptı ve mekânı kapatmakla uğraşan çalışanlar teker teker ortadan kayboldu. Saat çok geçti ve ben hala Yücel'e eve vardığımı mesaj atmamıştım çünkü ona yalan söylemek istememiştim. Adamlardan Ahmet Avcı'nın adını duyduğum an anlaşma gereği onunla çalışan adamlarımızdan birisini arayıp yerini öğrenmesini istemiştim ve işte şimdi tüm öfkemle buradaydım.

Neden geldiğimi biliyordu çoktan adamları ona haber vermiş olmalıydı. Önündeki şişe her ne kadar yarıya inmiş olsa da bu adamın bu kadar içmeyle sarhoş olmayacağını biliyordum. Yüzündeki sarı ton bile alkol eşiğinin ne kadar yüksek olduğunu belli ediyordu.

"Vay Direnç hanım hoş geldiniz. İadeyi ziyaret mi yapmak istediniz?"

Uzatmak istemediğim için direkt lafa daldım. "Hoş gelmedim. Adamlarınız peşimde ne arıyor?" İçimde fırtınalar esse de sözlerim son derece duygusuzdu.

"Yardımımı kabul etmediniz ben de sizi kor-"

"Size mi düştü beni korumak? Siz kimsiniz de beni korumayı görev biliyorsunuz?" Sözlerim bıçak gibi konuşmasını kestiğinde bu hareketime sinirlendiğini biliyordum ama gülmekle yetindi.

"Sizin kendinizi koruyamadığınızı açıkça gördük. Hala gece vakti sokakta tek yürümeniz de akıllanmadığınızı gösteriyor." Söyledikleri beni çileden çıkarırken ses tonumu ayarlayamadım.

"Ne o Ahmet Avcı belindeki silaha mı yoksa babana mı güveniyorsun? Bak bana! Ben de ikisi de yok ama sokakta tek yürüyecek kadar gelip senden hesap soracak kadar da mertim!" Sizli bizli konuşmayı artık geride bırakmıştım.

"Evet görüyorum." Hala yüzüme bakıp nasıl gülebiliyordu? Beni ciddiye almıyorsa almayı öğretirdim.

Derin bir nefes alıp ses tonumu düşürdüm. "Seni insan yerine koyup yüzüne güldüğüm için kendini ne sandın bilmiyorum ama" hızla masasına yaklaşıp çakımı masanın tam ortasına sapladım. "Haddini aşma!" Bu hareketi beklemediği için bir süre dondu kaldı.

Arkamı döndüğümde geldiğim gibi hızla orayı terk ederken Ahmet Avcı'nın kahkahaları kulağımı doldurdu. Sorunlu herif.

Karanlık sokağa adımımı attığımda ellerim az önceki adrenalinden dolayı sabit duramıyor titriyordu ancak zor da olsa bir sigara yakabildim. Sigaramdan derin nefesler çekerken kendime küfürlerimi sıralıyordum. Adama resmen racon kesmiştim ve bu yaptığım anlaşmayı bitirebilirdi. Orada çekip beni vursa kimsenin ruhu duymadan bir yere gömebilirdi. Yaptığım deliceydi ama bu yaşa kadar kimseye ihtiyacım olmadan gelmiştim bundan sonra da kimsenin korumasına ihtiyacım yoktu. Bir erkek sadece ben istersem yanımda olabilirdi ve ben zaten Yücel'e izin vermiştim. Ahmet Avcı kendi kafasına göre benim hayatıma dahil olamazdı ancak ben istersem onu hayatımda var ederdim.

Sigara bittiğinde bir yenisini daha yaktım sakinleşmem gerekiyordu. Aptal gibi iki adam beni takip ediyor diye korkmuştum. Neredeyse kaçıp gidecektim böyle korkmuş olmak kendime sinirlenmeme neden oluyordu.

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin