Bölüm 73 "Avcının Gözleri"

1.7K 158 46
                                    


Merhaba sevgili okuyucum, umarım keyifle okuyacağın bir bölüm olur. 

Sevgiler.

****

Levent Ersoy'un büyük evinin kapısına omzumda Yücel'in kolu bir elim beline sarılmış halde geldiğimizde sanki hayatımda yeterince sorunum yokmuş gibi gururum kendini ortaya çıkarmış benliğime baskı uyguluyordu. Bir daha gelmem dediğim evin önünde durmanın rahatsızlığıyla derince nefes alıp hemen solumda yürürken destek olduğum sevdiğim adama çevirdim bakışlarımı, değerdi. O iyi olduğu sürece bana güvenmeyen biyolojik babamın evinde diken üstünde durmaya değerdi.

Evin içerisine adımladığımızda bizi Doruk tüm güler yüzlülüğüyle karşıladı. "Hoş geldiniz"

Yücel'in pek konuşası olmadığını bildiğim için onun yerine ben konuştum. "Hoş bulduk"

"Abi nasılsın ağr-" Doruk Yücel'e yönelik konuşunca Yücel'in tepkisizliğiyle kırılmaması için "Ablacım arabada eşyalarımızın olduğu çantayı getirir misin?" diyerek devreye girdim.

Bir an o kadar çalışan varken ondan çanta getirmesini istememi garipsese de "Tamam abla" dedi ve az önce girdiğimiz kapıya yöneldi.

Biz de Yücel'in odasına çıkmak için merdivenlere yaklaştık ancak Yücel'in "Tek başıma yürüyebilirim" dediğini duyunca ne söyleyeceğimi şaşırdım.

Yürüyebileceğini zaten biliyordum. Aslında sadece benim ona değil onun da bana destek olduğunu görmüyor muydu?

Bu evde tek başıma adım atmak bile istemezken durumu kabullenip kolunu omzumdan indirmesine göz yumdum ve ondan bir adım uzaklaştım. Hastanede sana yetemiyorum naraları attığı için kendini yetersiz hissetmesin istedim.

Odasına girdiğimizde yaptığı ilk şey odadaki hava yetmiyormuş gibi pencereleri açıp nefeslenmek oldu. Ben bu sırada ne yapsam yatağa mı otursam diye düşünürken Doruk içeri elinde getirmesini istediğim çantayla geldi. Önce abisinin pencerenin önündeki haline ardından bana baktı. Endişelerini görebiliyordum bu yüzden gülümseyip tüm duyguları gözlerinden okunan kardeşimin yanına ilerledim ve benden uzun olsa da kolumu omuzuna attım. "Bir şeyi yok merak etme."

Omuzuna sardığım elimi kıvırcık saçlarına çıkardım ama bu seferki hareketlerim saçlarını dağıtmak için değil okşamak için gibiydi. "Samet abin yemek yapmış kontrol etseydin hastanelik etmeyelim yine abini"

"Merak etme abla hallettim ben o işi biraz burun kıvırdı ama senden çekiniyor" kaşlarım öyle mi dercesine havalandı. "Şimdi senin gözü karalığını bu evde bilmeyen yok ablam hoşlanmıyor deyince biber koleksiyonuna içi gide gide yaptı yemeği"

Anlatışı o kadar komikti ki gülmemi durduramadım başımı başına yasladım. Kafa tokuşturuyormuş gibi görünüyorduk.

"Samet'in hasta çorbasından yırttım desenize" Yücel pencereye dönük olsa da keyifli ifadesiyle sohbetimize katılınca daha da mutlu oldum Doruk da abisinin iletişime geçiyor olmasına sevinmişti.

Gülümseyerek Doruktan ayrılıp getirdiği çantaya yöneldim. "Ben yukarı çıkarken masa kuruluyordu gideyim de Samet abiye yardım edeyim siz de gelirsiniz" Evde o kadar çalışan varken masa kurmaya yardım etmesi ne kadar güzel yetiştirildiğinin göstergesiydi.

"Tamam ablacım biz de geliriz birazdan"

Doruk odadan çıkınca önce Yücel'in eşyalarını çantadan çıkardım zaten pek eşyası yoktu çünkü uyutulduğu zamanlar hastane kıyafetleri giyiyordu. Benim eşyalarımın olduğu çantayı alıp kapıya yöneldiğimde "Nereye?" sorusu beklediğim bir soru değildi.

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin