Bölüm 2 "Durun bu nikah kıyılamaz!"

9.5K 378 30
                                    

Yaklaşık 1 saat boyunca ormandan ana yola çıkmaya çabaladım. Dizimin üstüne tüm ağırlığımı veremesem de elimdeki dal parçasından destek alarak yürüdüm açtım, susuzdum her an kan şekerim düşüp ormanda baygınlık geçirmeme sebep olabilirdi. 

Bayılmadan ana yola çıkmayı başarabildiğimde göz ardı ettiğim diğer gerçek sinsi bir zehir gibi beynime yayıldı. Bacaklarım ve sütyensiz memelerim gözler önündeydi. Dünyadaki iyiliğe pek inancım olmadığı için art niyetli bir sürücüye denk gelme olasılığım yüksekti. Ayakta bile duramıyorken kendimi koruma şansım yoktu, kötü insanlar yaralı halime bakmaz ömür boyu kapanmayacak yaralar açardı. Şansım varsa öldürüp bir kenara atarlardı.

Kapa çeneni 

Kapa çeneni

Kötü düşünme sus.

Şansımın yaver gitmesini umarak düz yolda gördüğüm ilk arabaya elimi kaldırdım. Araç yaklaştıkça dikkatli bakışlarla sürücünün cinsiyetini belirlemeye çalışıyordum. Araç yarım metre yakınıma geldiğinde hiç olmadığım kadar şanslı hissettim. Arabayı kullanan kişi kadındı ve yanında da başka kimse yok gibi duruyordu. Eğer organ mafyası değilse, silahı da yoksa sanırım kurtulmuştum.

Kadın panikle aracından indi. Benim için paniklemesini görünce organ mafyası ihtimalini kafamdan sildim.

Şok olmuş bir ifadeyle beni incelemeye başladı. "Aman Allahım iyi misiniz? Size ne oldu?"  Yüzümde bana vuran adamın el izi vardı bacaklarım yara bere içinde saçlarımın da ayrı bir telden çaldığı söylenebilirdi.

Sakince karşımdaki 30lu yaşlarındaki kumral kadına baktım ve gülümsedim. Gülümsediğimi gördüğünde kafayı yemişim gibi baksa da iyi birine benziyordu.

"Ben iyiyim merak etmeyin sadece ormanda kayboldum ve yolu bulmaya çalışırken yaralandım. Siz sormadan söyleyeyim tecavüz ya da tacize uğramadım. Şehir merkezine gidiyorsanız beni de bırakır mısınız?"

Kadın bana hala endişeyle baksa da fazla sorgulamadı. "Pekala arabaya geçelim isterseniz hastaneye gidebiliriz."

Başımı hayır anlamında sallayıp arabanın ön tarafına doğru yürüdüm. Kapıyı açıp koltuğa otururken o da sürücü kısmına oturmuştu. Bana döndü tedirgindi anlattığım hikayeye inanmamıştı ama yine de "Bu arada ben Mine peki siz? " Dedi. 

"Ben de Direnç memnun oldum." Kısaca sorusunu yanıtlarken bir taraftan emniyet kemerini vurmaya çalışıyordum. Gözüm arka koltuktaki sağlık çantasına kaydı. Şüpheyle yanımdaki kadına bakarken organ mafyası fikri tekrar gündemime düşmüştü. 

"Sağlıkçı mısınız?" 

Gülümsedi. "Evet veteriner hekimim civar köyde bir aşılama işim vardı oradan dönüyordum."

Bu saatte neden bu ıssız yolda olduğu ve daha yeni fark ettiğim büyükbaş hayvan kokusu anlaşılıyordu. 

"Peki ya siz ne iş yapıyorsunuz?" Diye bir soru yöneltti o da sohbeti devam ettirmek adına. Durumumuz hiç anormal değilmiş gibi sohbete girişmesi bana macera seven bir kadın olduğunu düşündürttü. 

Belki de sıklıkla otostopçuları arabasına alıp fark yaşam hikayeleri dinlemek gibi bir tutkusu vardı.

"Mimarlık öğrencisiydim ancak bazı sebeplerden okulumu dondurdum." Okulumu dondurma sebeplerim aklıma sıralanınca üstüme bir hüzün çöktü konuşmaya devam edecek enerjim kalmamıştı.

Mine ses tonumdan her zaman karşılaştığı neşeli otostopçulardan olmadığımı fark etmiş olacak ki başka soru sormadı ve yola sessiz bir şekilde devam ettik. 

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin