Bölüm 50 " Ev "

2.1K 127 60
                                    

Her zaman kendine güvenen bir kadın olmuşumdur. Yeri geldiğinde birini vuracak kadar gözüm dönebilir, çalışanlarımdan biri taciz edildiğinde adamın boğazına çakımı dayayıp tehdit edebilir hatta mafyatik adamlara silah bile doğrultabilirdim. Sadece bir canım vardı ve ben çoktan vazgeçmiştim bu sebeple böyle durumlarda cesaretim her zaman kendini gösterir yapılması gereken neyse yapardı.

Ama bir gecede tüm cesaretim ve özgüvenim paramparça oldu. Kendimi savunamamış boş çırpınışlarım hiçbir işe yaramamıştı. Bilincimin yerinde olduğu o kısa zaman dilimlerini hatırlıyordum aciz küçük ve ıslak sokak sıçanı gibi bir köşede yardım beklediğim anlar hafızamda kalıcı yer bırakmıştı. Bir daha korkmadan yaşadığım şehrin karanlık sokaklarında nasıl yürüyecektim?

Kendimden geçmeden önceki son düşüncelerim ise Yücel'in sağ salim eve gidip gitmemesi olmuştu. Ne garip? 

Yanımda rahatsız bir sandalyede uyuklayan Yücel'e çevirdim bakışlarımı ölmekten korkmuyordum ama ona bir şey olma düşüncesi beni korkutmuştu şimdi yanımdaydı ve ben bu hastaneden sırf bu adam rahat yatağına kavuşsun diye çıkmak istiyordum yoksa tek başıma evime dönecek olma düşüncesi beni rahatsız ediyordu.

Ah anne görüyor musun? 22 senelik ablam beni görmeye gelmezken bu adam bana elleriyle yemek yedirip ellerimi bile ısıtmak istedi.

Ah anne senin ihanet ettiğin adam benim saçlarımı okşadı. Hiç üzülmedin mi beni gerçek babamdan saklarken? Beni bu sevgiden mahrum ederken hiç yüreğin sızlamadı mı?

Anneme olan ahlarım neden bitmiyor? Yücel bu sızı neden geçmiyor?

Beni duymuş gibi yerinde kıpırdandığında onu izliyordum. Hala hareket edemesem de darbe alan sol gözüm biraz da olsa görme yetisini kazanmıştı.

Yücel sağ tarafımda oturduğu için rahatlıkla onu izleyebiliyordum. İnsanlar uyurken savunmasız olurdu ve uyuyan birini böyle izinsizce izlemek beni her zaman rahatsız ederdi ama bir süre Yücel'i izledim. Onu bir daha ne zaman uyurken görürüm bilemezken beyaz teni, siyah saçları, gevşemiş yüz hatları ve birkaç gündür tıraş olmadığı için kendini gösteren sakalları hatıralarımda yer edindi. Uyurken mantıklı, düşünceli o olgun adam gitmiş küçük bir çocuk masumluğu gelmişti yüzüne, uzanıp saçlarını okşamak istesem de acılarım izin vermedi.

Sabah kontrolleri yapmak için hemşire odama girdiğinde beni uyanık bulmayı beklemiyor olacak ki şaşırdı. "Günaydın Direnç hanım nasıl hissediyorsunuz?"

"Günaydın. Bir saat önce ağrılarım nüksetmeye başladı onun dışında iyiyim taburcu olmak istiyorum." İkimiz de sessiz konuşuyorduk.

"Kendinizi toparlamanız için yeni bir serum takacağım ağrılarınız da bu sırada dinecektir. Öğlen doktor bey durumunuza bakıp taburcu işlemlerini ona göre başlatır." Gözleri bir an Yücel'e takılınca ben de Yücel'e bakma ihtiyacı hissettim. Hala her şeyden habersiz uyuyordu.

"Beyefendi getirildiğinizden beri uyanmanızı bekleyip durdu. Çokça kez durumunuzu sormak için kapımızı aşındırsa da şu anki huzurlu uyuyuşu tüm bunlara değer olduğunu gösteriyor. Çok şanslısınız."

Hemşirenin sözlerine sadece gülümseyebildim. Şanslıydım çünkü 22 yaşımda yeni bir aile sahibi olma imkanım olmuştu.

***

İrkilerek uyandığımda Yücel odada yoktu ve kolumdaki serum da çıkarılmıştı.

Nereye gitmişti bu adam?

Birkaç dakikam huysuzca Yücel'i bekleyerek geçti. Aldığım ağır ilaçlar sürekli uykumu getiriyor beni pelteye çeviriyordu bu durum ise huysuzlanmama sebep oluyordu.

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin