Bölüm 53 "Emanet"

2K 124 81
                                    

"Yücel! Yücel ne yapıyorsun çeksene şunu!" Adam transa geçmişti resmen bu sırada elindeki duş başlığını yüzüme doğrultmuş akan tüm su yüzüme geliyordu. Bir elim zaten %50'si zar zor gören gözüme siper olurken bir yandan da Yücel'i kendine getirmeye çalışıyordum.

"Hı? Pardon görmedim." Yalancı görmedim değil de şoka girdim desene sen şuna.

Kendine geldiği için suyu yine saçlarıma tutmaya başladı ve kaldığı yerden devam etti. Söylediklerime karşılık bir şeyler söylemesini beklemiyordum zaten karşılık bekleyerek söylememiştim o anki amacım içimden geçenleri ona aktarmaktı yine de hiçbir şey olmamış gibi saçlarımı yıkamaya devam etmesi sinirimi bozmuştu.

Saçlarımı yıkamayı bitirdiğinde hala sinirliydim. "Tamam git sen ben gerisini hallederim."

"Ne oldu şimdi? Yanımda ol demiştin." Her şeyden habersizdi. "Üstümü çıkarıp düzgünce banyo yapacağım buna rağmen kalmak istiyor musun?" Bilerek onu sıkıştırdığımda beklediğim tepkiyi aldım.

"Tamam ben çıkıyorum bekle." Aceleyle başucumda oturduğu yerden kalkıp banyonun Doruk'un odasına açılan kapısını kilitledi ardından bornozumu uzanabileceğim bir yere bırakıp kapıyı çekip çıktı.

Ayak parmaklarımla küvetin tıpasını çekip üzerimdeki ıslak tişört ve iç çamaşırlarından kurtuldum. Su hızla küveti terk ederken gözlerim oluşan küçük girdaba dalmıştı. Su korkumla da yüzleştiğime göre sırada karanlık sokaklarda korkusuzca yürümek vardı. Canan pisliğinin hayatımı etkilemesine, üzerimde kalıcı bir iz bırakmasına izin veremezdim. Tüm yaşamım boyunca birileri psikolojimde delik açmanın yolunu bulmuştu ben de öylece izlemiş delik deşik olmasına izin vermiştim ama nereye kadar?

Bu devran böyle dönmezdi. Birkaç ay sonra 23 yaşına girecektim benden küçük belki de beni örnek alacak bir kardeşim vardı ve saçlarımı elleriyle yıkayan bir adam vardı. Artık ayağa kalkma vaktiydi. Kuduz bir köpek gibi sudan korkup saklanamazdım ben bu değildim.

Kararlı ve sakince vücudumu yıkamaya devam ettim. Temiz olduğuma kanaat getirdiğimde durulanıp yakınımdaki bornozu üzerime giymiştim. Bornozun küvetle temas eden yerleri nemlense de bu durumda yapılabilecek bir şey yoktu Yücel'den beni çıplak kucaklamasını isteyemezdim sonuçta. Gerçi istesem bu sefer adama inme inebilirdi.

Bornozumun kuşağını sıkıca bağlayıp Yücel'e seslendim. Vakit kaybetmeden kapının ardından sesi geldi. "Müsait misin? Giriyorum bak."

Müsait olmasam niye çağırayım be adam? "Evet, gel." Kapıyı açıp içeri girdiğinde üzerinde eşofman ve tişört vardı ayağında ise bir ev terliği.

Sanırım benimle işi bittikten sonra uyuyacaktı. Yok yere adamın zamanını çalmıştım acaba sürekli benimle uğraşmaktan sıkılmış mıydı?

"Madem terliğin var neden evde ayakkabıyla geziyorsun?" Bu evde ayakkabıyla gezilmesi çok saçma geliyordu.

"O muhteşem takımlarımın altına ev terliği mi giyeyim? Olmaz öyle. Hem ben geldiğimden beri bu evin düzeni böyle Levent babam öyle rahat ediyor demek ki."

Uzanıp küvetin içinden beni kucakladığında bu sefer kötü kokma endişem olmadığı için ben de kollarımı omuzlarına sardım. "Dikkat et yerler hep ıslandı düşmeyelim." Daha önce banyoda düşme macerası yaşadığım için tedbiri elden bırakmıyordum.

Başını sallasa da cevap vermedi. Biraz sessizleşmişti sanki. Beni yatağına bırakana kadar yan profilden onu izledim. Kaşının kenarındaki yara izini yeni fark ediyordum. Şimdiye kadar beni çok kez kucağına almıştı ama ilk defa ona böyle dikkatli bakıyordum.

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin