İnsanlar neden zorla beni sosyalleştirmeye çalışıyordu? Kimseyi yanımda istemiyordum. Bu kahvaltıda olmak masadaki boş muhabbetleri dinlemek istemiyordum. Sırf Duygu için tüm bunlara katlanıyordum.
Duygu'nun kocası Hakan'a karısını fazla yalnız bıraktığı için bir güzel sövüp açlıktan bayılmamak adına iştahım olmasa da bir şeyler yemeye çalıştım ve duyduğum isimle elimden bardağın kayıp masaya düşmesi bir oldu. Ben hızla peçeteyle üstüme sıçrayan çayı silerken herkesin bakışları bana çevrilmişti.
Beklenmedikti. Ben masada düşüncelerimle boğuşurken bu ismi duymak beklediğim bir şey değildi.
Tepkim yüzünden biricik ablam kızdığımı sanmıştı ve bana masum bakışlar atıyordu aslında herkes kızdığımı düşünüyordu hatta bu yüzden kimseden çıt çıkmıyordu. Yanlış düşünüyorlardı ben sadece şaşırmıştım.
Güneş benim annemin ismiydi. Duygu'nun bu ismi seçmesi beni kızdırmaz aksine çok mutlu ederdi çünkü hayatımızdan bir Güneş zamansızca çıkmışken şimdi başka bir Güneş dahil olacaktı. Yeğenime Güneş diye seslenmek oldukça hoşuma giderdi.
Benden sesli bir tepki bekliyorlardı. Boğazımı temizleme ihtiyacı hissettim ve yavaşça sağımda oturan Duygu'ya döndüm tam gözlerine bakıyordum.
Gözleri tıpkı anneminkilere benziyordu.
"Ben çok sevindim," dedim sesimi olabilecek en içten şekilde çıkarmaya çalışmıştım. Duygu'nun samimiyetime inanmasını istiyordum hamile haliyle bir de bunu dert edinmemeliydi.
"Annemin ismi en çok senin kızına yakışırdı zaten ne iyi etmişsiniz düşünmekle," sözlerime devam ederken ablam rahatlamış bir gülüş gönderdi. Duygusallaşmıştı. Sol kolunu zor da olsa omuzuma sardığında kısa süreli bir sarılma yaşadık. Masadaki herkes böylece rahatlamıştı.
Kahvaltının geri kalanı ise normaldi Sedef bizden aldığı taktiği uygulamış olacak ki Burkay ile balayı çifti gibilerdi mutlulukları yüzlerinden okunuyor ara sıra herkesin içinde fısıldaşıyorlardı. Ben kendi cehennemimde acı çekerken ailemin mutlu olması beni de mutlu ederdi. Sırf ben mutsuzum diye benimle mutsuz olacak halleri yoktu ya.
Duygu bana bir ara bebek için alışveriş yapacağını ve onunla gelip gelemeyeceğimi sorduğunda kalabalıktan, alışveriş merkezlerinden bunalsam da onu kırmak istemedim. Böyle zamanlarda kocasının yoğun çalışmasına lanetler okuyordum. Karnı burnunda karısı tek başına ailesiyle görüşüyor, geziyor ve tek başına alışveriş yapıyordu.
Daha fazla böyle sürerse cidden bir gün Hakan'a fena patlayacaktım. Tamam iyi biri olabilirdi ama Duygu'yu ihmal etmesi yüzünden Hakan hakkında düşüncelerim gittikçe yön değiştiriyordu.
Hafta içi olduğundan Burkay şirkete uğraması gerektiğini söylemişti hepimiz ayaklanırken Duygu'yu evine o bırakacak biz de Ayaz ila eve geçecektik, vedalaşıp ayrıldık.
Eve dönerken hiç konuşmadık belki de benim sessizliği bozmamı bekliyordu, bilmiyordum.
Birkaç gündür ruh halim berbattı, uyuyamıyor yemek yiyemiyor ve bu yüzden hep yorgun hissediyordum odamdan çıkmak istemiyordum. Hepsi gördüğüm kabus yüzündendi sürekli aynı kabusu görmekten kafayı yiyecek kıvama gelmiştim. Ne zaman hayatım rahatlamaya başlasa moralim düzelse beynim benimle dalga geçercesine en kötü günlerimi hatırlatıyor ve düşünceler, kabuslar beni mahvediyordu. En son dün gece dayanamayıp çığlıklarla uyandığımda ilk defa yanımda biri olsun istedim. Kimin olduğu önemli değildi dayanak olacak birilerine ihtiyacım vardı ve Ayaz tam da o an yanımdaydı. Kendime bir kerelik izin vermiştim her zamanki dik durmaya çabalamamın aksine bir gecelik birine yaslanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENGER
Narrativa generaleAilesi için her şeyi göze alabilecek, zekası ve cesaretiyle kendine hayran bırakan toprak gözlü bir kadının prangalarından, maskelerinden ve acılarından kurtulmasının hikayesi.