Bölüm 60 "Özlemek"

2.2K 170 170
                                    


2 gün önce Levent beyin evinden kendi evime dönmek için çıkarken kapıda tıpkı benimkine benzeyen duvarlarla örülü gözlerle 'Yine gel kızım' demişti. Yücel'in aramızın iyi olması için uğraştığını bildiğimden 'Olur' demekle yetinmiştim ancak bir daha o evde kalabileceğimi düşünmüyordum. Güven sağlıklı ilişkiler kurabilmek için en önemli unsurdu ve bana güvenmeyen bir adamla nasıl iletişimde olurum bilmiyordum. Seneler önce aşık olduğu kadından kazık yemiş olabilirdi güven problemlerini anlıyordum ama benim bir suçum yoktu ben annem değildim. Neyse babaya ihtiyacım yoktu artık yaşamımı keyif aldığım rutinine oturtup hayat çizgimde öyle ilerleyecektim.

Uyanmamın üzerinden çok geçmemişti açlığımı bastırmak adına dolapta ne gördüysem ağzıma tıkıştırıp uykulu halimden sıyırılabilmek için de koltukta oturmuş etrafa boş bakışlar atarak kahvemi yudumluyordum. Telefonum titrediğinde gelen mesaja baktım.

'Ay sonu güvenlik raporları yüzünden toplantı uzadı. Bugün gecikebilirim.' Çok çalışıyordu. Sürekli her yere yetişmeye çalışması hoşuma gitmiyordu.

'Hiç gelme toplantıdan sonra direkt eve geç ben ilgilenirim.'

'Olmaz öyle, seni yalnız bırakamam.' Ben olur diyorsam olacaktı.

'Bana güvenmiyor musun? Bence iyi bir patron olduğumu hala Ela'yı kovmayarak sana kanıtladım.'

'İyi bir patron olduğunu zaten biliyorum. Neyse tamam dediğin gibi olsun ama bir aksilik çıktığında bana hemen haber vermeni istiyorum. Ela'yı da görmezden gel kız sadece işini yapıyor.'

'İşi Yücel yalakası olmaksa çok güzel yapıyor. Bir şey olduğunda Ela zaten sana anında haber uçurur merak etme.'

'Ela'dan değil senden duymak istiyorum.'

'Peki tamam.'

Hafta ortasındaydık ve az müşterimizin olacağını biliyordum tek başıma idare edebilirdim. Hala istediğim oranda müşterimiz olmasa da moral bozmadan yavaş yavaş işletmemizi büyütecektik.

Kapı zilimi duyduğumda merakla ayaklandım. Üzerimde hala uyurken giydiğim saçma sapan ev kıyafetleri olsa da gelen her kimse haber vermeden geldiği için bu görüntüme katlanmaktan başka çaresi yoktu.

"Burkay?" Kuzenimin neden geldiğini anlamasam da hali harap görünüyordu. Gözleri kızarmış üstü başı dağınık koskoca adam yıkılmış gibiydi.

"Selam kuzen." Konuştuğunda alkol kokusunu almıştım. Bu saatte içki mi içmişti bir de?

"Gelsene." Onu içeri davet ettiğimde büyük cüssesiyle ayakkabısını çıkarıp salona girdi. Çevremdeki en iri cüsseli adam oydu. Arada bizim kapıda bodyguard olan Tarık ile kapışsalar kim kazanırdı diye düşündüğüm oluyordu.

"Ben sana bir kahve yapayım." Beni sessizce onayladığına mutfak kısmına geçtim ama bakışlarım ondaydı öylece oturmuş halıyı izliyordu. Acaba Sedefle mi tartışmışlardı. Üstelik daha yeni nişanlanmışken bu adamın hali neydi?

Kahvenin olmasını beklerken salondaki Burkay'a hitaben konuştum. "Nişandan seni tebrik edemeden ayrılmak zorunda kaldım. Kusura bakma."

"Ayaz durumdan bahsetti." Ayaz zaten en yakın arkadaşına bir şeyi de anlatmasa olmazdı.

"Ablamla karşılaştık da beklediğim gibi geçmedi diyelim." Burkay'ın omuzları söylediklerimle iyice çökerken bakışlarını halıya dikmeye devam etti. Derdi neydi bu çocuğun?

Kahve kupasını alıp yanına oturdum. "Al iç biraz leş gibi viski kokuyorsun." Ne zaman baş edemeyeceği bir durumla karşılaşsa çareyi alkolde arıyordu. Üç sene önce Sedef ile kısa bir ayrılıkları olduğunda alkol komasının eşiğinden döndürmüştük.

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin