Bölüm 11 "Kürkçü Dükkanı"

3.9K 198 40
                                    

Tişörtümdeki ketçabı parmağımla silmeye çalışırken en sevdiğim kanepemde ayaklarımı uzatmış kendi özel tarifim olan sandviçimi yerken bir yandan da film izliyordum. Kısaca keyfim yerindeydi.

Sanki Ayaz ile hiç tanışmamışım gibi hayatıma devam ediyordum. Ona kızgın değildim ama söylediği cümleyi de unutamıyordum. Daha önce doğrular hiç bu kadar yüzüme vurulmamıştı. Gerçekten canımı yakmıştı ama şimdi iyiydim. Bir Ayaz vakası atlatmıştım.

İşte böyle güçlü ol. Hiçbir erkek yıkamasın seni.

Kalabalık olmasa da belli bir çevrem vardı ama onların yanına yakışmıyordum. Fazlalıktım, istenmeyen ottum. Uğraşılması gereken sorunlu kız kardeş, her yaz aile tatilinde başa bela olan kuzendim. Eğer kan bağımız olmasaydı bana katlanacaklarını düşünmüyordum.

Düşüncelerim yüzünden filmi unutmuşken kimsenin uzun süredir çalmadığı kapı zilimi gece yarısı çaldı.

Yayıldığım koltuktan merak içinde ama hiç istemeyerek kalktım. Hep yaptığım gibi kapı deliğinden bakarken geleni görünce kapıyı açıp açmamakla tereddüt ettim.

Ardından her şeyi göze alarak açmaya karar verdim.

Konuşmasını bekleyerek kaşlarımı kaldırıp soru sorar bir ifade takındım. Sonuçta bir haftadır eşyalarını bile almaya gelmeyen oydu.

Ela gözlerini kaçırarak pişman olduğunu belli etti.

"Kapıyı çalarsam açmazsın sanıyordum."

"Açmamamı mı isterdin?" derdi neydi bunun?

"Hayır tabi ki, neyse boş ver zaten berbat bir konuşma başlangıcıydı," dedi bir eli ensesini kaşırken 

"Kesinlikle öyleydi." 

"İçeri davet etmeyecek misin?" 

Kollarımı çözerek geçmesi için yol verdim.

Manken gibi fiziğiyle evime girdiğinde ben varken bomboş olan evim onun içeri adımını atmasıyla doldu. Tanışalı çok olmayan bu ela gözlü adamın evimdeki varlığı artık beni rahatsız etmiyordu ama kırgındım.

Her zaman oturduğu kanepenin köşesine otururken ben de kalktığım yerime oturdum. Kumandayla izlediğim filmi kapatırken yarım kalan ekmeğime acıklı bir bakış gönderdim. Sol bacağımı kırıp popomun altına aldım bu sayede bedenim koltukta Ayaz'a dönmüştü.

Söze yine o başladı. "Açıkçası beni kapıdan kovacaksın diye çok korktum," sessizliğimi koruyup devam etmesini bekledim. "Konuşacak birine ihtiyacım var ve o günden beri seni aklımdan çıkaramıyorum. Özür dilerim."

Gerçekten de üzgün görünüyordu. Aklıma kabuslarla boğuştuğum gece bana sarılması geldi. Kötüyken yanımda olmuş yapmak zorunda değilken bana destek olmuştu. Bunu unutup nankörlük yapamazdım. "Şansına iyi bir dinleyiciyimdir."

Gülümsedim.

Gülümsedi, derin bir nefes aldı. "Annemle babam hep onların istediklerini yapmamı istediler. İstedikleriyle arkadaşlık kurmamı hatta evlenmemi, tabi her zaman söz dinlediğim söylenemezdi ama beni hep seçtiğim insanlardan uzaklaştırmaya çalıştılar. Özellikle annem."

"Fark ettim." 

"Annem sana öyle davrandı çünkü seni benden uzaklaştırmaya çalışıyordu. O yanımda gördüğü her kıza böyle yapar. Ona bir şey söyleyemiyorum beni sevdiği için yapıyor ve seni tanımadığı için."

Sevmek asla bahane olamazdı.

"Annen ve baban bana karşı fazla ön yargılılardı."

"Haklısın ama kimse senin iç yüzünü bilmiyor. Hiçbir davete katılmadığından insanlar seni sadece arada sırada medyanın yazdığı kadar tanıyor. Neden böylesin?"

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin